5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun ilgili maddesinde, "Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nca uygun görülecek kıymetli madenlerin alım ve satımı hariç olmak üzere, ticaret amacıyla emtianın alım ve satımı bankalar yapabilir" düzenlemesiyle bankaların alım satım işine girmesi kuyumcuları rahatsız etti.
Türkiye'de geçen yıl yaklaşık 200 ton, bu yılın ilk yarısında ise 100 ton hurda altın dönüşü olduğu tahmin edilirken, yıllarca kuyumcuların tekelinde olan hurda altın toplama sürecine bankaların dahil olması, kuyumcular tarafından sektöre indirilen bir darbe olarak nitelendiriliyor. Bankaların altın bankacılığı uygulamaları çerçevesinde müşteriler, "yastık altında'' tuttukları Cumhuriyet altını, külçe altın ya da kolye ve bilezik gibi ürünleri şubelere getiriyor, eksperler bu altınlara değer biçiyor ve karşılığında bir hesap açılıyor. Bu hesaplar üzerinden altın ya da TL karşılığında getiri elde edilebiliyor. Ancak kuyumculuk sektörü bankaların takı altınları da toplamak istemesinden oldukça rahatsız.
'Bu olanağı bankalara AKP hükümeti verdi'
Diyarbakır Kuyumcular ve Sarraflar Odası Başkanı Mustafa Akkul, bankaların, altın alım satımını yapabileceği kıymetli madenlere Cumhuriyet altını ve ziynet altınlarının da eklenmesine imkân veren uygulamaya ilişkin görüşlerini dile getirdi. Akkul, bankaların sözlü olarak cazibe yaratmaya çalıştıklarını, kâğıt üzerinde de kendi bankalarına çektikten sonra, yurttaşın elinde olan altını bozmaya teşvik etiklerini belirten Akkul, "Bu uygulamayla bankalar, halk arasında yastık altı olarak bilinen altını kendi hesaplarına almak istiyor. Bu fırsatı, bu olanağı bankalara AKP hükümeti verdi. Bizler Oda ve de Türkiye Kuyumcular Birliği olarak, en son hazine müsteşarı ile bir görüşmemiz oldu. Müsteşarlığa sıkıntılarımızı dile getirdik. Kuyumcular olarak bu uygulamanın sektöre zarar vereceğini ilettik" dedi.
'Altınlarınızı bozduracağınız zaman kuyumculara danışın'
Yurttaşların altınlarını bozdurmak istediklerinde mutlaka kuyumculara sormaları önerisinde bulunan Akkul, bankalarda altın alış fiyatının 910 milyem (alaşımdaki altın oranını belirler) olduğunu, kuyumcularda ise bunun 916 milyem olduğunu açıkladı. Arada 6 milyemlik bir farkın bulunduğunu ve yurttaşların buradan zarar edeceklerinin dile getiren Akkul, bir bileziği kuyumcuda 20 yıl sonra dahi istediğinizde, bozduğunuz bileziğin aynı modelini, markasını ve gramını bulma şansımızın olduğunu; fakat bankalarda bunun mümkün olmadığını söyledi. Bu konuyla ilgili yurttaşları bilgilendirmelerinin boyunlarının borcu olduğunu kaydeden Akkul, kuyumcular olarak mücadelelerine devam edeceklerini belirtti.
'Kuyumcular iflas ederse başka bir iş yapamazlar'
Diyarbakır'da 250 kuyumcunun olduğu bilgisini veren Akkul, "Bu uygulamadan dolayı, kuyumcular iflas ederse, başka bir iş yapamazlar. Amelelik bile geçmez ellerine" diye kaydetti.
Dağkapı Meydanı'nda Kuyumcular Çarşısı'nda dükkanı bulunan Selime Tuncay, bankaların altın alış-satışından fazlasıyla etkilendiklerini dile getirerek, "Kuyumcular kendi işlerini yapsın, bankalar da kendi işlerini yapsınlar. Bankalar kendi sektörü olmayan bir sektör içine giriyorlar. Biz kuyumcu olarak banka işine karışmıyoruz, onlar da bizim işimize el atmasın" dedi. Yaklaşık 12 yıldır kuyumculuk yapan Metin Arslan, bankaların kendi işlerinde çıkmaza girdiklerinden dolayı kuyumculuğa ve yurttaşın yastık altındaki altınına el atmaya çalıştığını söyledi. Arslan, devletin bankaları aracı olarak kullanıp yastık altındaki altınları yüzeye çıkarmak için bankaların altın alış-satışı için yasa çıkardığını dile getirdi.
Kuyumcu Vedat Altan, yurttaşın bankada bozacağı yüz gram altınla kuyumcuda bozacağı altın arasında 300 TL'lik fark olduğunu belirterek yurttaşın zarar edeceğini dile getirdi.DİHA
'Bankalar yurttaşın yastık altındaki altınına da el attı'
'Bankalar yurttaşın yastık altındaki altınına da el attı'
Yüksekova Güncel Yüksekova Güncel
Ekonomi
Diyarbakır Kuyumcular ve Sarraflar Odası Başkanı Mustafa Akkul, bankaların yurttaşın yastık altındaki altınlarına da el attığını belirterek, "Bu olanağı bankalara AKP hükümeti verdi" dedi.