Çelik, 40 güne varan açlık grevlerinde bedenlerin üzerinde kalıcı etkilerin kaldığını belirterek, 40. günden itibaren tehlikenin de başladığını ve ölüme doğru gidildiğini söyledi.
Türkiye cezaevlerinde 12 Eylül tarihinden itibaren başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi 42. gününe girdi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının yaratılması ve anadil üzerindeki baskıların son bulması amacıyla başlatılan açlık grevine katılımlar her gün yeni grupların katılımları ile devam ediyor."Hayata dönüş" operasyonunu protesto etmek amacıyla 22 gün boyunca açlık grevinde kalan 1. Barış Grubu üyesi Hacı Çelik, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla 29 Ekim 1999 tarihinde Avrupa'dan Türkiye'ye gelen 8 kişilik "Barış Grubu" içerisinde yer aldı. Çelik, tutuklu bulunduğu Kandıra 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nden bir ay önce tahliye edildi. İstanbul DGM'de eski TCK'nin 168/2 maddesinden yargılanan "Barış Grubu" üyelerinden Haci Çelik ile Haydar Ergül'ün hapis cezaları bittiği için 6 Ağustos 2009 yılında tahliye edilmeleri beklenirken, cezaevi yönetimi tarafından verilen disiplin cezaları nedeniyle infazları yakılmıştı.
'Biz sessiz kalırsak cezaevinden cenazeler çıkar'
Çelik, Öcalan'ın F Tipi denilen odalarda kaldığını ve büyük bir tecrit altında olduğunu aktararak, F Tipi'nde kalmanın başlı başına bir tecrit olduğunu söyledi. Çelik, Öcalan için açlık grevlerinin giderek yaygınlaştığını belirterek, açlık grevine girenlerin durumunun kritik bir sürece girdiğini ifade etti. Çelik, cezaevindeki direnişe ses verilmesi gerektiğini sözlerine ekleyerek, "Biz sessiz kalırsak cezaevinden cenazeler çıkar. Cenazeleri omuzlarımıza almamamız için onların sesine ses katmalıyız" dedi.
'Kalıcı etki bırakıyor'
Çelik, kendisinin de "Hayata dönüş" operasyonu sırasında 22 gün boyunca süresiz-dönüşümsüz bir şekilde açlık grevinde kaldığını ifade ederek, "Uzun süreli olarak bir kez açlık grevine girdim. Onun dışında süreli olarak çok kez girdim. Uzun süreli açlık grevine girenlerde baş ağrısı, mide rahatsızlığı, halsizlik oluyor. Göz üzerinde büyük etkisi oluyor ve bedende kalıcı etki bırakıyor. Açlık grevi ne kadar uzun sürerse etkisi de o kadar artıyor. Kalıcı bir etki bırakıyor. 12 Eylül'de açlık grevine giren onlarca arkadaşımız uzun süre açlık grevinde kaldıkları için birçok hastalıkla boğuşuyorlar" diye konuştu.
'Kritik aşamaya gelindi'
Çelik, 40 güne varan açlık grevlerinde, bedenlerin üzerinde kalıcı etki bıraktığını aktararak, bu süre zarfından sonra kanamaların başladığını ve su, çay bile zorla içildiğini söyledi. Çelik, 40. günden itibaren tehlikenin de başladığını ve ölüme doğru gidildiğini ifade ederek, şu an kritik bir aşamada olunduğunu belirtti.
Cezaevlerinin kendisi bile psikolojik bir baskı aracına dönüştüğünü dile getiren Çelik, şöyle devam etti: "F Tipinde kalan bir insan psikolojik bir baskı altında kalıyor. Görmediğin bir baskı var aslında. Tamamen tecrit altında kalıyorsun. Birçok şey keyfidir. Cezaevinde keyfi ceza almayan hiç kimse yok. Bazen aramızda cezalardan dolayı 2-3 yıl boyunca ailesi ile görüştürülmeyen arkadaşlarımız oldu." / Diha
'40. günden sonra ölümler olabilir'
'40. günden sonra ölümler olabilir'
Yüksekova Güncel Yüksekova Güncel
Genel
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla Türkiye'ye gelen 1. Barış Grubu üyesi Hacı Çelik, 13 yıl tutuklu bulunduğu cezaevi süresi boyunca 22 gün boyunca süresiz dönüşümsüz açlık grevinde kaldı