Yüksekova Güncel

Bahçeli: Yeter ki terör hayatımızdan kalıcı olarak sökülüp atılsın, bizim sonumuz varsın dar ağacı olsun!

Genel

TBMM Süreç Komisyonu heyeti, PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için dün İmralı Cezaevi'ne gitti. Heyette AKP, MHP ve DEM Parti'den üç üye yer aldı. MHP lideri Devlet Bahçeli, İmralı'daki görüşmenin ardından ilk kez açıklama yapıyor.

Bahçeli'nin partisinin grup toplantısında açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Ne mutlu bizlere ki MHP, saha çalışmalarını inanmışlık ve olağanüstü bir gayret eşliğinde sürdürmektedir. 24 Ekim 2025 tarihinde başlattığımız 'Hayırlı günler komşum' ziyaretleriyle derdin derdimizdir sohbet toplantılarını yurt genelinde azim ve heyecanla devam ettiriyoruz. 

MHP varsa huzur vardır, hedef vardır, güvenlik vardır, çözüm vardır, çare vardır, merhamet ve muhabbet vardır. Bugün ayrıca partimizin kurucusu merhum başkanımız Alparslan Türkeş'in doğumunun 108. yıl dönümüdür. Onu daha iyi anlamak, anlatmak ve tanıtmak için kurduğumuz Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı'nın faal bir şekilde varlığını muhafaza etmesi de ayrıca bilinmesi ve üzerinde durulması gereken mühim bir husustur. Çok şükür merhum Türkeş Bey'in iki emaneti yani MHP ve Ülkü Ocakları emin ellerdir, layıkıyla temsil edilmektedir. 

Hangi cihet ve niyetten bakarsanız bakınız Türkiyemizin ve aziz milletimizin tarihi bir eşikte olduğunu fark etmeniz mümkün ve müesserdir. Hayat ve hadiselerin iç yüzüne nüfuz ettiğimiz takdirde görürsünüz ki hiçbir başarı, hiçbir gelişme külfetsiz ve zahmetsiz nasip olmamıştır. İnanç ve itikat aydınlığımız, nice lütufların doğacağını bu kutlu doğuşla birlikte hüzünle bezenmiş güz mevsiminin huzurla bereketlenmiş gül bahçesiyle yer değiştireceğini müjdelemektedir. İçi akrep dolu altın kabın etrafında el ovuşturup pay kapmanın telaşına düşen , iç alemi tanımadan dışıyla alakadar olan, içeriye değil de görülen ve gösterilenle ilgilenen yağmacı aymazların mu müjdeye uzak ve yabancı kalacağı çok açıktır. Testinin içinde ne varsa dışarıya o sızar. 

20. yüzyılın parlak düşünce insanlarından birisi şöyle demiştir; "Hareket halindeki cehaletten daha korkunç bir şey yoktur." Ülkemiz bir yandan yeni yüzyıla barış, huzur ve kardeşliğin haklı mücadelesini sürdürüyorken hareket halindeki cehalet ve melanetle biteviye meşgul olmakta, daha doğrusu meşgul edilmektedir. 

Bir kaşık suda fırtına koparan seviyesiz zihniyetlerin Türkiye'nin önünü kesme faaliyetleri dikkatle tevkif edildiğinde ne demek istediğim anlaşılabilecektir. Siyasi hayatları boyunca devamlı istasyon değiştirerek ne kemiksiz menfaat düşkünü olduklarını belgeleyenler fitnenin silahına sarılmışlardır. Terörsüz Türkiye hedefine cephe açan düzenbaz, fitnebaz ve madrabaz siyaset cambazlarının haysiyetlerindeki zaafı, hüviyetlerindeki zayıflığı görüyor, bunların alayının beş para etmez ciğerini biliyoruz. 

Atanamayan tek bir öğretmen kalmasın. Mülakatlarda elenen öğretmenlerin hakkının iade edilmesi gerekiyor. AGS'de 10 bin kadro verilmesi mağduriyet yaşatıyor.

Türkiye kendi içine kapanarak, kabuğuna sığınarak küresel ve bölgesel gelişmeleri yedek kulübesinden izleyerek yeni yüzyıla istikamet çizemez. Hep bir adım önde olmak, dünyayı Türkçe okumak, başkent Ankara merkezli politik dinamiklere sıkı sıkıya bağlanmaz vazgeçilmez değer ve önemdedir. Asıl mesele değişen dünyaya edilgen bir şekilde ayak uydurmak değil, yeni bir dünya mimarisinin taşıyıcısı fikriyle öne çıkmak, öncü rol oynamaktır. 

Tarih şuurundan yoksun kişi ve toplumlar kendilerini ancak bir vasıta, bir alet, bir gölge, nasıl ortaya çıktıklarını bilmeyen bir paça sanacaklardır. Bundan dolayı da kendi varlıklarının devamını, hatta mutluluklarını başka yerlerde, başka milletlerin coğrafyalarında arayacaklardır. Bizim bölgesine ne bir arayışımız ne de bir düşüncemiz vardır. Bugün yaşadığımız an, yüzyıllar boyunca sürmüş mücadelelerin heyecanla ve bedel ödeyerek çizilmiş olan haritaların yeni bir geleceğe açılan kapısıdır. Bundan mülhem diyebilirim ki tarih yalnızca keşfolunan ve yalnızca seyredilen kuru olaylar resmi geçidi değil, aynı zamanda önümüze konan ve bir bakıma hala tekamül etmemiş yaşayan bir hayattır. Bizi köksüzlükten kurtarıp ebediyete akıp giden coşkun bir nehre dönüştüren aynı kaderi paylaşan diğer milletlerin arasında bize varlığımıza duyuran sahip olduğumuz tarih şuurudur.  İstikbalimizden zerre kadar taviz vermeden planlayıp hayata geçirmemiz için de tarih şuuruna ihtiyacımız vardır. Tarih şuurunun eksikliğinden dolayı gelişmelerin değerlendirilmesi, sağlıklı analiz yapamayan yapamayan muhalefet zihniyeti her müspet gelişmeyi karalayarak daha demokrat olacağını sanma gafletine düşmüştür. Tarihten ders ve sonuç yerine husumet çıkaranların mazide kalan vakaları bilmediklerinden ya da fark etmediklerinden olsa gerektir ki bugünkü benzerlikleri de göremedikleri ortadadır. Geçtiğimiz yüzyılın başlarında Balkanlar'da yaşanan acı ve talihsiz olaylar bugün içinde bulunduğumuz dönemle büyük benzerlikler göstermiyor mu? Birbirinden acı olaylar sonucunda topraklarımız elimizden çıkmadı mı, sınırlarımız gerilemedi mi? Ne zaman birlik ve beraberliğimizi kaybettiysek, ne zaman birbirimize düştüysek bunun vahim sonuçlarına katlanmadık mı?

Balkanları kaybettiysek bunun yegane nedeni birbirimize girmemizdir. 

Üzerimizde oynanan oyunlara, aramıza sokulmak istenen fitnelere rağmen al bayrağımızı yükseltmedik mi, istikbal onurumuzu yüceltmedik mi? İstiyorlar ki birbirimize küselim ve birbirimizden kopalım. Bekliyorlar ki evlatlarımızın bayrağa sarılı tabutlarını omuzlarda taşıyalım. Diyorlar ki analarımız ağlasın, nasıl olsa ağlayanlar onlarda değil. Diyorlar ki eşkıya dağlarımızda gezsin, fidan gibi kınalı kuzularımız toprağın koynuna girsin. Bölücülüğün kaynağı kuruyor bundan korkuyorlar. Terörün bitişiyle eş zamanlı olarak barış ve huzur kuşağının dış cephemizi saracak olmasından da rahatsızlık duyuyorlar. Türk ile Kürt'ü düşman etmek üzerine kurulmuş bir buçuk asırlık emperyalist komplo yerle yeksan ediliyor,  bundan dolayı uyuşmuş vicdanlarıyla son kozlarını oynuyorlar. 

Tarih boyunca yurduna alçakları uğratmamak uğruna göğüslerini siper eden bütün şehitlerimizle övünüyoruz. Hiç kimse şehitlerimiz üzerinden istismar parantezi açmaya kalkmasın. Hiç kimse minnet duygumuzla boy ölçüşmeye yeltenmesin. Terörsüz Türkiye Türk milletinin ve Türk devletinin tavizsiz kararıdır. Bu karar ve kararlılığı sekteye uğratmaya hiçbir hamaset siyasetçinin takati yetmeyecektir.

Neymiş bizi yargılayacaklarmış. Neymiş bizden hesap soracaklarmış. Neymiş Anayasa ve kanunlara göre suç işliyormuşuz! Siz yargılasanız yargılasanız çantacı pespayeliğinizi ve cukka düşkünlüğünüzü yargılarsınız. Şu yaşımda mertçe ve dürüstçe haykırıyorum. Yeter ki barış, huzur ve sukünet bulsun, yeter ki terör hayatımızdan kalıcı olarak sökülüp atılsın, bizim sonumuz da varsın dar ağacı olsun!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.