Büyük bedeller ödeyen bir aile
Büyük bedeller ödeyen bir aile
Bitlis'in Hizan ilçesinde 1991 yılının Eylül ayında Mele İbrahim Döner isimli imamın Cuma namazı kıldırırken JİTEM üyeleri tarafından "PKK propagandası yaptığı" gerekçesi ile taranarak katledilmesi üzerine ailelerinden 18 kişinin PKK saflarına katıldığını belirten Edibe Döner, bunlardan 7'sinin çatışmalarda yaşamını yitirdiğini söyledi. Döner, "Benim annem çok ağladı, artık kimse ağlamasın" diyerek PKK lideri Abdullah Öcalan'ın attığı adımların karşılıksız bırakılmamasını istedi.
1994 yılında diğer amca da katledildi
Amcası öldürüldükten sonra doğru dürüst cenazeyi görmelerine bile izin verilmediğini belirten yeğeni Edibe Döner (43), amcasının katledilmesinin aile bireyleri üzerinde büyük bir nefret ve intikam duygusu uyandırdığını belirtti. Amcasının ölümünden sonra Hizan'da yatılı okula giden 3 kuzeninin beraber dağa gittiğini söyleyen Döner, 1994 yılının Mart ayından itibaren kendileri üzerinde baskıların inanılmaz bir boyuta ulaştığını ve en sonunda diğer amcası Hurşit Döner'in de JİTEM üyeleri tarafından evinde 25 kurşunla öldürüldüğünü söyledi.
'Ya korucu ol ya da köyü boşalt!'
Döner, amcası Hurşit Döner'in de Hizan'da gazetecilik yaptığını, imam olan amcasıyla aynı nedenden dolayı katledildiğini belirtti. Her gün askerler tarafından evlerinin basıldığını söyleyen Döner, "Bize ya korucu olacaksınız ya da bu köyü boşaltacaksınız dediler" diye kaydetti. Baskınlardan dolayı köydeki gençlerin PKK'ye katıldığını söyleyen Döner, devlet güçlerinin özellikle PKK'ye katılanların evlerine baskın yaptıklarını belirtti. Birebir karşı karşıya kaldığı baskıları da anlatan Döner, 1991 yılında köylerini ablukaya alan askerlerin kucağında bebeği olduğu halde kendisini evin damına çıkardıklarını belirterek, "Bana PKK'ye hakaret etmezsen seni damdan atarız dediler. Beni damdan atın dedim ve canım pahasına bile olsa ihanet etmeyeceğimi söyledim" dedi. 1994 yılında ilkin çocukları PKK saflarına katılan ailelerin evlerinin askerlerce yakılmaya başlandığını ifade eden Döner, bu evlerin yakılmasından sonra sırası ile diğer evlerin de yakılıp köyün boşaltıldığını ve yaklaşık 50 hanenin batı illerine göç etmek zorunda kaldıklarını kaydetti. Köylerinin boşaltılmasından sonra kendilerinin de Van'a yerleştiğini söyleyen Döner, Van'da yaşadıkları ağır ekonomik sorunlar yüzünden geçinemedikleri için aynı yıl içerisinde İstanbul'a göç ettiklerini dile getirdi.
Yaşanan baskılardan dolayı 18 kişi PKK saflarına katıldı
Yaşadığı travmayı anlatmakta zorlanan Döner, devletin bu baskı, yıldırma ve zor yöntemlerinden dolayı ailesinden 18 kişinin değişik tarihlerde PKK saflarına katıldığını söyledi. PKK saflarına katılan akrabalarından 7 kişinin değişik tarihlerde yaşamlarını yitirdiğini dile getiren Döner, yaşanan bu acıların biran önce son bulmasını isteyerek, "Benim annem çok ağladı, artık kimse ağlamasın" dedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Diyarbakır Newroz'unda okunan mesajına da değinen Döner, "Ben kardeşimin mezarını ziyaret ettiğim zaman 'Kardeşim diyorum sana müjde olsun Kürdistan özgürlüğüne kavuşuyor' diyorum" diye konuştu.
'Gerillalarımıza bir teminat verilmeden silahı bırakmalarını istemiyoruz'
1994 yılında PKK saflarına katılan ve 2011 yılında Amanos bölgesinde 7 arkadaşı ile beraber yaşamını yitiren Devrim Sipan kod isimli Bülent Döner'in annesi Cevahir Döner, Bülent'in kendini tanımaya başlar başlamaz mücadeleye merak saldığını söyledi. Oğlunun gitmemesi için çok çaba sarf ettiğini ifade eden anne Döner, "Kürt yayınlarını dağıtmaya başladı. Kaç defa polisler tarafından darp edildi. Evin tek erkek çocuğuydu. Eşim olaylı 2009 Van Newroz'unda tutuklanınca çocuklarımla ortada kaldım. Koruyamıyordum çocuklarımı. Karınlarını bile doyuramıyordum. Göç etmiştik, yoksulduk. Oğlum okula gidiyordu. Van'da evimize baskın yaptıklarında evde Ahmet Kaya'nın bir posteri vardı, onu buldular. Bir kadın polis beni iterek yere düşürdü. Bu sırada kulağımda küpem kırıldı. Her tarafım kanlar içinde kaldı. Ellerimi bağlayıp dışarı çıkardılar. Hala da başıma yediğim darbelerden dolayı kendime gelemedim" diye aktardı. Bütün bu yaşadıklarına rağmen halen barış istediğini söyleyen Döner, "Ben barış istiyorum. Hiç kimse ölmesin artık. Bu kan dursun. Önderliğimiz özgür olmadan, gerillalarımız dönmeden, zindandaki tutsaklar bırakılmadan, bir barış sağlanamaz. Kürdistan'ın her avuç toprağında bizim bir canımız ve çocuklarımızın kanları var. Önderliğimizin doğum gününü kutluyorum. Gerillalarımız bir teminat verilmeden silahı bırakmalarını istemiyoruz" dedi. DİHA