Barış İçin Kadın Girişimi (BİKG) geçtiğimiz Cumartesi günü Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlediği Barış İçin Kadın Konferansı'nın sonuç bildirgesini Cezayir Lokantası'nda düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Farklı inançlardan, etnik gruplardan, sendikalardan, meslek örgütlerinden, siyasi partilerden, femisnistlerden, LGBT kadınlardan ve Demokratik Özgür Kadın Hareketi üyesi kadınlardan yaklaşık 200 kadınının katılımıyla gerçekleştirilen konferansın sonuç bildirgesinin açıklandığı salona, "Biz kadınlar barış sürecinde aktif yer alıyoruz" pankartı asıldı. Toplantıda ilk konuşan BİKG aktivisti Melek Taylan, kadınların çözüm sürecinde tüm taraflarla görüşeceğini ve gözlem grubu oluşturarak süreci izleyeceklerini söyledi. 4 Mayıs'ta gerçekleştirdikleri konferansla çözüm sürecinde kadınların nasıl yer alacaklarının yol haritasını oluşturduklarını belirten Taylan, "Türkiye'de barış mücadelesi yeni değil. Biz kadınlar savaşın sürdüğü yıllar boyunca savaşın bize nasıl erkek şiddeti, yoksullaşma, dilsizleşme, kimliksizleşme, dışlanma ve haklarımızdan mahrum edilme olarak geri döndüğünü yaşadık, gördük, anlattık. Militarizm ve milliyetçiliğin erkekliği nasıl kışkırttığını teşhir ettik, barış taleplerimizi ısrarla vurguladık" dedi.
'BM kararı bizim için pusula'
Kadınların bu süreçte aktif yer almasının gerekliklerine değinen Taylan, şeffaf bir sürecin işlemesinin ve barış anlaşmalarında kadınların taleplerine mutlaka yer verilmesi gerektiğini vurguladı. Taylan'ın ardından konuşan Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Esra Mungan ise konuşmalarında BM Güvenlik Konseyi'nin 1325 nolu kararına değindi. Kadınların barış süreçlerine aktif katılımını öngören kararı kadınlar olarak kendilerine pusula olarak kabul ettiklerini ifade eden Mungan, "Türkiye'nin de imzacı olduğu karara ilişkin hükümetin ulusal bir planı ise hala yok. Bu konudaki eylem planının bir an önce oluşturulması gerekiyor. Bizler bu 'ulusal planın' oluşmasını elzem buluyoruz. Meclis'teki tüm kadın vekilleri bu eylem planının oluşturulması için baskı kurmaya çağırıyoruz" dedi. Konferansta temas grubu ve gözlemci grupların oluşturma kararının alındığını belirten girişim aktivistlerinden Banu Vardar ise, barış ve müzakere süreçlerinin hem büyük olanakları hem de kadınlar açısından çeşitli riskleri taşıdığını söyledi.
'Kadınların katılımı şart'
Kadınlar olarak resmi ve gayri resmi müzakere süreçlerinde aktif rol alacaklarını sözlerine ekleyen Vardar, "Müzakere süreçlerinin tüm taraflarıyla; Meclis'teki siyasi partilerden kadınlarla, kadın bakanlarla, kadın gerillalarla, tüm bölgelerdeki kadınlarla ve kadın örgütleriyle şeffaf ve açık görüşmeler yapacağız. Bu görüşmelerin sonuçlarını kadınlarla paylaşacağız" dedi. Gözlemci grubun müzakere sürecinin sürdürülebilir olması için tarafları izleyeceğini ifade eden Vardar, yaşanacak hak ihlalleri konusunda tarafları uyaracaklarını ve kadınların eşit ve nitelikli temsiliyetini ısrarla vurgulayacak, eleştirilerini kamuoyu ile paylaşacak ve raporlar hazırlayacaklarını duyurdu.
Basın toplantısında konuşan yazar Oya Baydar ise, kadınların uzun ve zorlu bir yolu olduğunu ifade ederek, "PKK'nin sınır dışına çekilmesi yarın başlayacak. Bu süreç kazasız belasız atlatılmalı. İktidara göre her şey oldu bitti. Ama gerçek öyle değil. Kadınların devreye gireceği süreçtir asıl olan barış" dedi. Son olarak konuşan CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden istifa eden Gülseren Onanç ise, "Kadınların bu sürece aktif yer alması gerekiyor. Ankara'da sürece kadınların aktif katılımı şart. Ben de bu süreçte kadınlarla beraber mücadele yürüteceğim" şeklinde konuştu.
Basın toplantısı konuşmaların ardından son buldu. DİHA
'Kadınların katılımı şart'
'Kadınların katılımı şart'
Yüksekova Güncel Yüksekova Güncel
Genel
Barış İçin Kadın Girişimi tarafından geçtiğimiz Cumartesi günü gerçekleştirilen Barış İçin Kadın Konferansının sonuç bildirgesini açıklayan kadınlar, çözüm sürecine aktif katılacaklarını ve sürecin tüm taraflarıyla önümüzdeki günlerde görüşmeler gerçekleştireceklerini duyurdu.