Yüksekova Güncel

'Tecrit açlık grevini olumsuz etkiler'

Genel

İTO Yönetim Kurulu üyesi Fethi Bozçalı açlık grevi yapan kişinin tecrit edilmesinin çok olumsuz etkileri olduğunu belirterek, Adalet Bakanlığı'nı dikkatli davranmaya çağırdı. Bozçalı, "İletişimin koparılması ve tecrit ortamları kişiyi çok olumsuz etkilemektedir.

Çünkü açlık grevlerinin en büyük yıkıcı etkisi aslında ruhsaldır. Dolayısı ile açlık grevcilerinin bir arada bulunmaları onların ruh sağlığı ve daha çok hayatta kalmaları açısından değerlidir" dedi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması ve Kürtlerin demokratik haklarının anayasal güvence altına alınması amacı ile bir çok cezaevinde 300'ün üzerinde tutsak tarafından 12 Eylül'de başlayan her geçen gün yeni katılımların yapıldığı açlık grevlerini İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu üyesi Dr. Fethi Bozçalı, tıbbi açıdan değerlendirdi. 

"Açlık grevi süreci grevin başladığı andan itibaren vücudu tüketmeye başlar. İnsanların kendi metabolizması, vücut yapısına göre göstereceği tepki farklıdır" diyen Bozçalı, genel olarak insan vücudunun uzun süre açlıkla mücadele etmek için kendisine koruma mekanizması geliştirdiğini ifade etti. Bozçalı, "O koruma mekanizması içerisinde olabildiğince hayati organlarını korumaya çalışır, mümkün mertebe organlara daha az besin gider, enerji tüketimini en asgariye indirmeye çalışır. Dolayısı ile ilk başta özellikle kas grupları erimeye başlar" diyerek kronik rahatsızlığı bulunan kişilerde metabolizmanın koruyucu gücünün daha az olduğuna dikkat çekti. 

'Geri dönüşsüz noktalara gider'

Bozçalı, risk gruplarında açlık grevinin olumsuz etkilerinini daha hızlı ortaya çıktığını belirterek "Genelde 48 saat içinde metabolizma değişiklik arz eder. Kas gruplarının erimeye başlamasının ardından en son hayati organlara kadar tüketici bir noktaya kadar gider" değerlendirmesinde bulundu. Karaciğer, böbrek , pankreas gibi organların yavaş yavaş iflas edebileceğini ifade eden Bozçalı, "En son en önemli yaşam organı olan beyin de etkilenir. Enerji tüketimi olmaması sebebi ile beyinde protein eksikliği başta olmak üzere bir tüketim başlar. Yavaş yavaş vücut koruyucu refleksini ve direncini yitirir ve geriye dönüşsüz noktalara gider" dedi. 

Bozçalı, uzun süren açlık grevleri ve ölüm oruçlarında Korsakof gibi geri dönüşü olmayan haslalıklar görüldüğünü belirterek " Kimi zaman 50-60 güne kadar bu süreçler sürebilir. Özellikle vitamin ihtiyacı karşılanmadığı için ciddi olarak kalıcı beyinsel hasarlar oluşuyor. İflas sistemi hayati organlara ilerleyen bir seyir gösteriyor. Bu anlamda açlık grevi gerçekten tüketicidir" diye konuştu. 

'Kişinin iradesi dışında yapılan tedavi sonuç vermez'

Türk Tabipler Birliği ve İTO olarak açlık grevlerini kişinin kendi iradesi ile gerçekleştiğine inandıklarını belirten Bozçalı "Biz kendisine açlık grevi dolayısı ile neler yaşayacağının bilgilendirmesini yaparız ama onun özgür iradesi ve onayı ile tedavi sürecini başlatabiliriz. Onun onayı olmadan tedavi sürecinin başlatılmaması konusunda bir çok uluslararası kuruluşların yayınladığı bilgiler var. Dolayısı ile kendi özgür iradesiyle böyle bir protesto eylemine girişen kişinin her türlü tedavi ihtiyaçları şahsın kendi onayı ile gerçekleştirilmelidir. Bu konuda hekimlerin duyarlılık göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Zaten zorla yapılan tedavilerin de hiçbir şekilde yararlı olmadığı da görülmüştür" dedi.

'Sicilimiz bozuk'

Geçmişte ülkede ölüm oruçları ve açlık grevlerinde ölüm ve sakatlanmaların yaşandığı hatırlatan Bozçalı "Bu konuda sicilimiz bozuk. Hangi günde biterse bitsin bir kayıp oluşturacaktır. Daha kolay bir ortamda bu grevin yapılması sağlanmalıdır. Hiçbir şekilde baskı yapılmaması gerektiğine inanıyoruz. Biz doktorlar ve sağlık çalışanları bu karara saygı göstermek zorundayız. Ama tabii biz açlık grevlerine karşıyız. Açlık grevlerinin tüketici olduğunu, insan sağlığını tehdit ettiğini söylüyoruz ve protesto yöntemi olarak kullanılmaması gerektiğini düşünüyoruz, ama biz yine de saygılıyız. Kişinin özgür iradesine bağlıdır ancak biz açlık grevlerinin olmamasına inanan bir meslek örgütüyüz" diye kaydetti. 

'Tecrit ve yalnızlaştırma olumsuz etkiler'

Bozçalı, cezaevi yönetimlerinin açlık grevindeki tutuklu ve hükümlülerin sağlık ortamlarını, protesto ettikleri ortamı daha özenli, itibarlı hale getirmeleri gerektiğini belirterek "Özellikle bu dönemlerde iletişimin koparılması ve tecrit ortamları çok olumsuz etkilemektedir. Çünkü açlık grevlerinin en büyük yıkıcı etkisi aslında ruhsaldır. Ruh sağlığı üzerinde çok olumsuz etkileri vardır. Dolayısı ile açlık grevcilerinin bir arada bulunmaları onların ruh sağlığı ve daha çok hayatta kalmaları açısından değerlidir" diye konuştu.

'Şeker vermemek öldürmektir'

Yapılan tecritler ve yalnızlaştırmaların daha çok tahribata yol açtığını belirten Bozçalı, "Organizma bir bütündür ruh sağlığı etkilenirse, diğer sistemler de etkilenir. Yani tecrit söz konusu olunca bir bütün olarak olumsuz sonuçlar daha çok artıyor. Bu konuda Adalet Bakanlığı'nın dikkatli davranması gerektiğini düşünüyoruz" dedi. Bozçalı, grevdeki tutuklu ve hükümlülere şeker verilmemesi gibi durumlara ilişkin de uyarılar yaparak "Açlık grevindeki mahkuma şeker vermemek onu resmen öldürmek demektir. İnsan haklarına aykırıdır" diye konuştu.DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.