MERVAN TEKİN - ESAD TEK - YÜKSEKOVA GÜNCEL
Yüksekova ilçesinde, umutların ve hayallerin kesiştiği bir nokta olan Esendere Sınır Kapısı, hem bir yaşam kaynağı hem de bir keder abidesi. Yüksekova Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Vedat Çoğaç'ın sözleri, bölge halkının ve küçük esnafın çaresiz feryadını yankılandırıyor: "Açız, fakiriz. Bu gümrük bizim gümrüğümüz ama yararlanamıyoruz." Bu cümleler, yalnızca ekonomik bir sızlanma değil, aynı zamanda yıllardır süren mağduriyetin, haksızlık ve hayal kırıklığının yürek burkan bir özeti.
"Gümrük Kapısı Değil, Duvar: 40 Yıllık Hasret"
Yaklaşık 40-50 yıldır var olan bu gümrük kapısı, Yüksekova halkı için bir umut kapısı olmaktan çok, aşılamaz bir duvara dönüştü. Vedat Çoğaç, bu durumu "acı bir tablo" olarak nitelendiriyor. Sınır komşusu olmanın getirdiği potansiyel refah, Yüksekova halkı için bir hayalden öteye geçemedi. Diğer sınır kapılarındaki esneklik ve ticaret kolaylıkları, burada bir lüks, neredeyse bir hayal olarak görülüyor. Halkın ve esnafın yaşadığı çaresizlik, bölgenin ekonomik kalbi olması gereken bu kapının atıl kalmasıyla daha da derinleşiyor.
"Yaşlı Annelerin Gözyaşı ve Kota Engeli"
Gümrük kapısının en acı verici manzaralarından biri, yaşlı kadınların yarım kilo çay veya şeker yüzünden ağlayarak kapıdan dönmek zorunda kalması. Çoğaç, bu duruma isyan ediyor: "Yarım kilo çay, yarım kilo şeker fazla geldiyse onları ağlatmaya kimsenin hakkı yok." Bu küçük kısıtlamalar, aslında büyük bir insani dramı gözler önüne seriyor. Küçük esnaf ve günlük ihtiyaçları için alışveriş yapan vatandaşlar, bürokratik engellerin ve katı kuralların kurbanı oluyor. Bu durum, sadece bir kota meselesi değil, aynı zamanda insan onurunun ve emeğinin hiçe sayılması. Yüksekova, diğer bölgelerde uygulanan "kota esnekliğinin" kendi halkı için de tanınmasını talep ediyor.
"Bireysel Suçlar Toplumsal Cezaya Dönüşmesin"
Başkan Çoğaç, gümrükte yaşanan bazı olumsuz olayların tüm halkı cezalandırmasına da tepki gösteriyor. Özellikle tırda yakalanan uyuşturucu olaylarının ardından sınırın ticarete kapanması, masum ve ekmeğinin peşinde olan insanları mağdur ediyor. Çoğaç, "Cezalar kişiyi bağlar. Anneler, babalar, yaşlılar, küçük esnaf günübirlik ticaret yapmak için sınırı kullanıyor. Onlara yasak olmamalı" diyerek bu haksızlığa karşı çıkıyor. Bu insanlar, günübirlik ticaretle sadece evlerine ekmek götürme, çocuklarına bakma mücadelesi veriyor. Bu masum çabaların engellenmesi, hakkaniyetin ve adaletin bir kez daha sorgulanmasına neden oluyor.
"LPG'li Araçların Engeli ve Ekonomik Darlık"
Diğer gümrük kapılarında LPG'li araçların geçişine ve hatta gaz getirmesine izin verilirken, Yüksekova'da bu durumun yasaklanması, halkın yaşadığı bir diğer büyük sıkıntı. Çoğaç, bu durumu "Esnaf aç, halk perişan" diyerek özetliyor. Bu çifte standart, bölge halkının ekonomik olarak daha da sıkışmasına neden oluyor. Yüksekova halkı, ülkenin diğer bölgelerinde uygulanan kolaylıkların kendileri için de geçerli olmasını, gümrük kapısının nihayet kendi halkı için de çalışmasını istiyor.
Yüksekova'nın bu çaresiz feryadı, sadece bir ekonomik krizin değil, aynı zamanda bir yaşam ve onur mücadelesinin habercisi. Seslerinin duyulmasını, durumlarının tekrar değerlendirilmesini ve adil bir çözüm bulunmasını istiyorlar. Çünkü onların gözünde "bu gümrük bizim gümrüğümüz" ve hak ettikleri şekilde yararlanmak en doğal hakları.