Yüksekova Güncel

Yüksekova’nın karla sarmalanan sessizliği: Bir kentin bekleyişi

Genel

VEHBİ ÇORUH/YAZDI

Yazar Vehbi Çoruh 'Yüksekova’nın karla sarmalanan sessizliği: Bir kentin bekleyişi' adlı yazısını okuyucuları için yayınladı.

Vehbi Çoruh'un yazısı şöyle:

Türkiye’nin en doğu ucunda, dağların arasına saklı bir vadi gibi uzanan Yüksekova, her kış yeniden bembeyaz bir örtüye bürünür. Bu beyazlık, yalnızca mevsimsel bir örtü değil; coğrafyanın kaderle kurduğu kadim ilişkinin bir yansımasıdır. İlçeyi çevreleyen Cilo ve Sat dağları, karın ilk taneleriyle birlikte yeniden sessizliğe gömülür. Sokaklar, evler, çocukların sesleri ve esnafın telaşı bu beyazlığın içine karışarak adeta başka bir zamana taşınır.

Ne var ki, bu masalsı görüntü bu yıl farklı bir anlam taşımaktadır. İlçede doğal gaz hattı bulunmasına rağmen, sorumlu şirketin kombilere gazı henüz vermemesi, kışın güzelliğini sert bir gerçeklik duvarına çarptırmıştır. Bacalardan yükselmesi gereken sıcak dumanın yerini, insanların nefesinden çıkan buğu almış; evlerdeki sobalar ise geçmişten kalan bir anı gibi özlemle hatırlanır olmuştur. Soğuk, Yüksekova’ya her gelişinde olduğu gibi, bu kez de güçlü, ağır ve kemiklere işleyen bir misafir olarak yerini almıştır.

Bu durum, yalnızca fiziksel bir zorluk değil; aynı zamanda toplumsal ve duygusal bir mesele hâline gelmiştir. Kentin insanları, yıllardır zorlu coğrafyanın şartlarını deneyimlemiş olmanın sabrıyla beklemeye alışkındır. Ancak doğal gaz hattının mevcut olduğu hâlde gazın verilmemesi, bu sabrın sınandığı yeni bir eşik yaratmıştır. Evlerde, yaşlıların elleri battaniyeler içinde ısınmayı beklerken; çocukların yüzünde soğuğu yenme çabasıyla karışık bir merak ve huzursuzluk okunmaktadır.

Yüksekova, tarihin ve coğrafyanın iç içe geçtiği bir yerleşimdir. Genellikle “coğrafyaların dayanıklılığı” veya “sınır kentlerinin sosyo-ekonomik hassasiyeti” gibi kavramlarla ele alınır. Ancak bu kavramlar, burada yaşayan insanların günlük yaşamda taşıdığı yüklerin yalnızca teknik bir tasviri olarak kalır. Gerçek olan, insanların soğuğu her yıl yeniden yenmeye çalıştığı, buna rağmen umutlarını diri tuttuğu bir yaşam mücadelesidir.

Bu nedenle, doğal gazın verilmemesi yalnızca bir teknik aksaklık değil; Yüksekova’nın yıllardır sürdürdüğü bu ince dengeyi bozan ciddi bir müdahaledir. İnsanların sıcak bir yuvaya dair beklentisi, yalnızca fiziksel ihtiyaçlara değil; psikolojik dayanıklılıklarına da dokunur. Çünkü sıcaklık, bu coğrafyada yalnızca bir konfor unsuru değil, bir güven duygusudur.

Bugün karla kaplı Yüksekova sokaklarında yürüyen her birey, başını kaldırıp beyaz dağlara baktığında bir yandan bu toprakların haşmetli güzelliğine hayran olurken, diğer yandan yaşadığı soğukla, eksiklikle, geciken hizmetle yüzleşmektedir. İlçenin sert iklimine rağmen insanlarının sıcaklığıyla bilinen bu yer, şu günlerde devletin ve yetkili şirketlerin daha duyarlı adımlarını beklemektedir.

Çünkü Yüksekova’da kış, bir manzara değil; bir yaşam mücadelesidir. Ve bu mücadelede insanların yalnız bırakılmaması gerekir.

Yüksekova’nın karla kaplanan sokaklarında dolaşan bu sessiz bekleyiş, aslında tek bir cümlede özetlenebilir: Sıcaklık bir haksa, bu hak bir an önce teslim edilmelidir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.