Adana'da 'derin devlet' konuşuldu
Adana'da 'derin devlet' konuşuldu
Derin devletin anayasa ve yasalara göre kurulmuş devletin hukukuna uymama hakkını kendinde gören ve gücünü devletin kurum ve kuruluşlarından alan bir yapı olduğunu söyleyen eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, derin devletin varlığının ilk kez Kıbrıs Harekatı sonrası dönemin Başkanı Bülent Ecevit tarafından fark edildiğini söyledi.
'1993 yılında yaşananlar adı konmamış bir darbedir'
1993 yılı 24 Ocak günü Uğur Mumcu'nun öldürülmesi ile bir sürecin başladığına dikkat çeken Sağlar, "17 Şubat'ta Eşref Bitlis'in uçağı düşüyor. 17 Mart'ta Özal ölüyor. Sonra Mayıs ayında 33 er öldürülüyor. O sırada çatışmasızlık kararı var, PKK saldırı yapmıyor. Arkasından 2 Temmuz'da Madımak katliamı yapılıyor. O gün bir başka olay oluyor. 24 erin şehit edildiği bir karakol baskını daha var aynı gün. Hemen iki gün sonra Başbağlar'da 33 köylü öldürülüyor. Sonra Mehmet Sincar öldürülüyor. Sonra Cem Ersever ve arkadaşları öldürülüyor. Bu kadar can kaybı oldu. Ne oldu diye bilirsiniz? Adı konmamış bir darbe oldu. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün yapısı değişiyor. Başbakan Cumhurbaşkanı oluyor. Cumhurbaşkanı ölüyor, el değiştiriyor. Yeni bir hükümet kuruluyor. 1991 yılında Kürt sorununu yani bölünmeyi engellemek doğrultusunda önemli adım atan hükümet böylelikle dağılıyor. Tabi Turgut Özal vefat ettikten sonra Cumhurbaşkanlığı görevini devralan Süleyman Demirel, göreve gelir gelmez ilk beyanı 'Taşlar yerine oturmuştur' sözleridir" diye konuştu.
'Kontrgerillanın devletle ilk resmi teması 1974'dür'
Kullandığı argümanlar ile derin devletin kontrgerilla yapılanmasının ispati olduğunu söyleyen Sağlar, "Kontrgerillanın varlığı tartışılmaz. Kontrgerillanın varlığını ilk kez Bülent Ecevit tespit etmiştir. Daha doğrusu tespit etmek zorunda kalmıştır. 1974 Kıbrıs Harekatı sonrasında ABD'nin koymuş olduğu ambargo sonrasında, dönemin Genel Kurmay Başkanı Selim Sancar'ın Bülent Ecevit'e gidip örtülü ödenekten Türkiye'nin yan kuruluşu olan kuruluşu ile ilgili para istemiştir. Ecevit'te 'eğer yan kuruluşu ise bütçeden bunun mutlaka payı vardır' demiştir. O da, 'Devletin kayıtlarında yer alan bilinen resmi organı değildir' demiştir. Ve dolayısı ile bunu bu güne kadar parayı CIA veriyordu. Ama şimdi ambargo koyduğu için dolayısı ile kaynağı yok. 'Ama bu ülke için son derece önemlidir' demiş. Böylelikle ilk kez resmi ama yasadışı bir örgütün varlığı bir siyasi tarafından anlaşıldı" diye konuştu.
'Gündem Gazetesi havaya uçuruldu'
Kontrgerilla yapılanması içerisinde kimin elinin kimin cebinde olduğu, kimlerle bu işin yapılıp yapılmadığının düzenli olarak söylenmesinin mümkün olmadığına işaret eden Sağlar, şunları ifade etti: "Faili meçhul cinayetler nasıl oluyor. Bu Kutlu Savaş'ın hazırladığı bir rapordur. Behçet Cantürk'ün öldürüldüğü ile ilgili kısımda, kim olduğu ve ne olduğu aşikar olmasına rağmen devlet Cantürk ile baş edememiştir. Yasal yollar yetmemiş neticede Özgür Gündem Gazetesi'ni plastik patlayıcılar ile havaya uçurmuş, Cantürk'ün devlete biat etmesi beklenirken adı geçenin yeni bir kriz kurmak için harekete geçmesi üzerine Türkiye Emniyet teşkilatı tarafından öldürülmesi kararlaştırılmış ve karar infaz edilmiştir. Böylece yüz kişiye yakın olduğu tahmin edilen ve zamanın başbakanının ifade ettiği, PKK finansörü işadamlarının elde olan listesinden bir kişi eksilmiştir deniliyor." DİHA