Yüksekova Güncel

Akçakale'de Roboski provası mı?

Güncel

Akçakale ilçesine bağlı ve çoğunlukla Arap yurttaşların yaşadığı Gemreddin (Buket) köyünde askerlerin sınır ticareti yapan köy sakinlerine Roboski benzeri katliam girişimin de bulunduğu iddia edildi.

 Sınır ticaretinden başka geçim kaynakları olmadığını söyleyen köy sakinleri, askerler tarafından sınırda tarandıklarını, kaçıp köye sığındıklarında da köyün tank ve zırhlı araçlarla basıldığını belirtti. Köylüler, en son biri ağır 4 kişinin askerler tarafından darp edildiğini söyledi. 

Şırnak'ın Uludere (Qilaban) ilçesi Roboskî (Ortasu) köyünde sınır ticareti yapan çoğunluğu çocuk 34 Kürt yurttaşın TSK'ye ait savaş uçakları tarafından 28 Aralık 2011 tarihinde bombalanarak katledilmesi olayı hafızalarda taze iken, Urfa'nın Akçakale ilçesine bağlı ve çoğunluğunu Arap yurttaşların oluşturduğu Gemreddin (Buket) köyünde de benzer bir katliam girişimine maruz kaldığı iddia edildi. Rojava sınırının sıfır noktasında yer alan köylüler, topraklarının verimsiz olduğunu, devletin herhangi bir yardımda bulunmadığını, bu yüzdende sınır ticareti yaptıklarını; ancak Akçakale 5'inci Piyade Hudut Bölüğü'nün sürekli köylerini tanklar ve zırhlı personel taşıyıcıları ile basarak, köylüleri öldürmeye teşebbüs ettiğini ileri sürdü. Köy sakinleri, sınır ticareti yapan yurttaşların sürekli sınırda tarandığını taramanın ardında askerlerin tanklar ve zırhlı araçlarla köyü bastığını ifade etti. Askerlerin köylerine girmesini engellemek için direndiklerini söyleyen köy sakinleri, askerlerin sapanlar ile köylüleri darp ettiğini dile getirdi. 5 Mayıs'ta köye gelen askerlere direnen köylülerden Halil Yarkataş'ın sapanla kafasından aldığı darbe sonucunda halen Urfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi'nde tutulduğunu söyleyen köylülerden Mehmet Yaruk, aynı gün Feno Yaruk ve Mustafa Yaruk ile Suriyeli Mehmet Elabdurrahman isimli sulama işçisinin de baş ve ayaklarından yaralandığını anlattı.

Sınırda ölü, felçli ve yaralı köylüler


Köyün geçim kaynağının tarım olduğunu; ancak su olmadığı için verim alınamadığını ve bundan dolayı tarım yapamadıklarını belirten Yaruk, köyün sınıra sıfır noktada olduğunu bu yüzden de sınır ticareti yapıldığını aktardı. Yıllardır sınır ticareti yaptıklarını dile getiren Yaruk, ancak sürekli askerler tarafından darp edildiklerini belirtti. Yaşadıklarını örneklendiren Yaruk, "20 yıl önce bir akrabamız, askerlere ayran götürürken öldürüldü. Mayınlı sahaya cenazesi atıldı ve sınırı geçerken vurulduğu iddia edildi" dedi. Halil Yaruk ise, "Bir yıl önce köyün çobanı Salih Yarkataş koyunları sınıra yakın yerde otlatırken, karnından kurşunla vuruldu ve şimdi evde felç yatıyor. Devlet hiçbir şekilde sahip çıkmadı" dedi. Salih Yaruk adlı köy sakini de bir ay önce Suriye yurttaşı Mehmet Elabdurrahman'ın sığınmacı olarak sınırı geçmek isterken askerler tarafından vurulduğunu ve Elabdurrahman'ın halen Antep Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi altında olduğunu dile getirdi.

'Askerler biri ağır olmak üzere 4 kişiyi yaraladı'

Askerlerin 5 Mayıs'ta köyü tanklarla bastığını aktaran köy sakini Salih Yaruk, "2 mülteci geçmiş ve köye sığınmıştı. Askerler tanklar ve zırhlı araçlarla köyü sardılar ve ellerinde sapanlar ile köylüleri taşlamaya başladılar. 3'ü köylü biri sığınmacı 4 kişiyi yaraladılar. Tanklar köye girdi. Bu baskılar nereye varacak bilmiyoruz. Nereye şikayet ettiysek sonuç alamadık" diye konuştu. Kaymakam'a müracaat ettiklerini söyleyen Halil Yaruk, yaşadıklarına ilişkin şunları dile getirdi: "Kaymakam 'Ben köyde neler olduğunu biliyorum. Ben bir şey yapamam gidin başınızın çaresine bakın' diyor. Köyde ne oluyor ki, sınır ticareti oluyor. Ne yapalım, açlıktan ölelim mi? Köyün öbür tarafındakiler de bizim akrabamız. Biz akrabalarımızla alış veriş yapıyoruz. Sınırda sınır ticareti yapmayan köy yoktur. Akrabalarımızla ilişkimizi kim, ne hakla engeller. Tankla çocuk ve kadınların üzerine yürüyor, köye giriyorlar" dedi.

'Çoluk çocuk demeden hepinizi tarayacağız!'

Suriye'deki olayların sınır ticaretini arttırdığına işaret eden Mehmet Yaruk, "Askerler artık adaleti tahsis etmeye başladılar. Çünkü başta alıp, mahkemeye sevk ediyorlardı. Mahkemede serbest bırakıyordu. Askerler bunun üzerine gözaltına alma, mahkemeye sevk etme yerine kendi yöntemlerini kullanmaya başladı. Askerler sınırda vurmaya başladı. Köyü basıp taşlarla kafamızı yarmaya başladılar. Yakaladıklarına işkence ediyorlar. Mesela birkaç gün önce komşu köyden iki genci yakalamışlar. Öldüresiye dövüp, getirip hastaneye atmışlar. Savcı yok, mahkeme yok. Dolayısıyla kim vurduya gittiler. Tanklarla köye gelince yollarına çıkan arabalarımızın üstünden geçiyorlar. 5 arabamızı bu şekilde ezdiler. 70'li yıllara döndük" dedi. Askerlerin köyün önünde sürekli sapan yaptığını söyleyen Salih Yaruk, "Rütbeli askerler 'Sabırsızlıkla vur emrini bekliyoruz, hepinizi tarayacağız' diyorlar" derken, Halil Yaruk ise, bir Yarbay'ın "Çoluk çocuk demeden hepinizi tarayacağız" tehdidinde bulunduğu ileri sürdü. Halil Yaruk, hakim, savcı ve kaymakamın askerlere, "Öldürün, ne yapıyorsanız yapın ama bize getirmeyin" diye talimat verdiğini ileri sürerken, Salih Yaruk da "Onlar saldırıyor. Biz direnince fotoğraflarımızı çekiyorlar ve dava açıyorlar. Bizim hiçbir şikayetimiz karşılık bulmazken, onların çektiği her fotoğrafa dava açılıyor" dedi.

Şikayete gittiler gözaltına alındılar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Suriyeli sığınmacılara yardımcı olun" sözlerini hatırlatan Mehmet Yaruk, "Piyadeler her tür hakareti yapıyor. İşkence yapıyorlar. Köylülere 'Gelin siz nöbet tutun biz gidelim analarınızın, bacılarınızın yanına' diye küfrediyorlar. Jandarmaya bildirdik, jandarma komutanı 'Gelin topluca şikayet edin, savcıya bildirelim' dedi. Biz de 16 köylü şikayet etmeye gittik. Gittiğimiz karakolda gözaltına alındık ve 2 gün gözaltında tutulduk. Yerel basını çağırdık, kimse korkudan gelemiyor. Basın gelemiyor, biz şikayet edince gözaltına alınıyoruz. Başka ülkenin mi yurttaşıyız. Suriyeli olsak bile söz hakkımız olması lazım. Bu zulüm nasıl bitecek bilmiyoruz. Ciddi şekilde korkuyoruz. Önceki yıllarda mayından bacağı kopan akrabalarımız var. Devletin bize hizmeti değil, zulmü gösterildi" diye konuştu.

İHD ve BDP'ye başvurdular 

Köylüler son çare olarak geldikleri Urfa'da İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) müracaat ederek, hukuki yardım talep ederken, BDP'ye de müracaat ederek yanlarında olmalarını istedi. İHD ve BDP yetkilileri de yaptıkları açıklamalarda, köyü ziyaret edeceklerini ve köylülerin yanlarında duracaklarını belirtti.DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.