17 kişinin iddianamesinde "örgütsel" toplantılara katıldıkları iddia edilen BDP'lilerin yaptıkları toplantının ayrıntılarına ulaşamayan savcının, toplantılardan sonra yapılan eylemlerden toplantıya katılanları sorumlu tutması dikkat çekiyor.
Türkiye geneli 13 Ocak 2012'de İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talimatıyla 17 ilde "Önderlik Komitesi" içinde yer aldıkları ve mail adresleri üzerinden örgütsel faaliyetlerde bulundukları iddiasıyla 39 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlardan DİHA muhabiri Murat Çiftçi, Eğitim Sen Diyarbakır Şube üyesi Gülsüm Çelik, Doğubayazıt Belediye Meclis Üyesi Nazan Bağlan Söğüt ve Oktay Kanat tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, aralarında BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Fatma Kurtulan, BDP MYK üyesi ve DEHAP eski Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, BDP PM üyeleri, BDP'li belediye meclis üyeleri, BDP ilçe başkanlarının da bulunduğu 31 kişi ise, "örgüt üyeliği" ve "örgüt yöneticiliği" iddiasıyla tutuklanmıştı. Tutuklamaların ardından ortaya çıkan savcılık sorgusu tutanakları ise operasyonun ne kadar zorlama olarak gerçekleştirildiğini ortaya koymuştu. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla yaptığı görüşmeler bütün basın yayın organları tarafından haber olarak servis edilmesine rağmen bu notların operasyon kapsamında tutuklanan kişilerin maillerine gelmesi suç olarak değerlendirilmişti.
18 kişinin iddianamesi hala hazırlanmadı
Tutuklanan 31 kişinin, Öcalan'ın avukatlarıyla yaptığı görüşmelerin notlarını okumak ve iletmek iddiasıyla "örgüt üyeliği" ve "örgüt yöneticiliği" suçlamasıyla sorgulandı. Savcılık sorgusunun diğer dikkat çekici noktalarından bir diğeri de BDP yöneticiliği yapan kişilere "BDP'ye niye gidiyorsun?" sorusunun sorulması olmuştu. Savcılık tarafından sorgulananların kendi mail adreslerine "musadagda40gün@hotmail.com", "özgürpazarcik@hotmail.com" ve "özgüresir@hotmail.com" mail adreslerinden PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın görüşme notlarının yollanması "örgüt yöneticiliği" için gerekçe edilmişti. Aynı operasyon kapsamında 31 kişi tutuklanmasına rağmen aradan geçen 11 ayın ardından sadece Asiya Yılmaz, Bişar Uzun, Celal Alphan, Doğan Çiftçi, Emrullah Bingül, Gülüm Bayram, İlyas Demir, İsmail Çelik, Kemal Dülğer, Nazire Güreş, Nezife Göner, Nezir Erdemci, Ramazan Yıldız, Rıza Taşdelen, Şafak Özanlı, Tahsin Karçık ve Zekiye İlbasan isimli 17 tutuklunun iddianamesi tamamlandı. Geriye kalan 18 kişinin iddianamesi ise hala hazırlanmış değil. Tutuklu avukatlarının bütün girişimlerine rağmen aralarında Fatma Kurtulan ve Tuncer Bakırhan'ın bulunduğu 18 kişinin iddianamesiyle ilgili savcılık tarafından bilgi verilmiyor. Avukatların savcılıktan aldığı tek bilgi ise, "soruşturma hala devam ediyor" oldu. Avukatlar, iddianamede isimleri yer almayan 18 kişinin dosyasının ayrıldığını söyledi.
17 kişi hakkında açılan iddianame ise en az savcılık sorgusu kadar dikkat çekici noktaları barındırıyor. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 238 sayfalık iddianamenin ilk 136 sayfasına kadar, PKK'nin kongreleri, BDP milletvekillerinin basına verdiği demeçler, KCK sözleşmesi, PKK'nin tarihsel süreci yer alıyor.
BDP'linin partisinin etkinliklerini organize etmesi suç!
Savcılık hazırladığı iddianamede uzun bir tarihçenin ardından yargılananların dinlenen telefon kayıtlarına yer verdi. İddianamede siyasilerin telefon görüşmelerinde "Yarın ilde toplantı var sana haber verdiler mi?" gibi konuşmaları "Toplantıların örgütsel içerikli olduğunun anlaşıldığına" şeklinde yorumlandı. BDP İstanbul İl binasında 15 Mayıs ile 26 Eylül 2011 tarihlerinde gerçekleştirilen 5 toplantıya yer verilen iddianamede toplantıların içerikleri bilinmemesine rağmen, İstanbul'da toplantılar sonrası gerçekleşen toplumsal olaylardan toplantıların içeriğinin "örgütsel" olduğunun anlaşıldığı çıkarımının yapılması dikkat çekti. Dosya kapsamında yargılanan 17 kişi ile ilgili aynı eylem ve toplantıları delil olarak gösteren savcı, BDP'lilerin BDP'nin organize ettiği etkinlikleri düzenlemesini de "suç" kapsamında değerlendirdi. Diğer dikkat çekici nokta ise toplantılarla ilgili basına yansıyan haberlerin iddianamede suç kanıtı olarak gösterilmesi. Savcının dava kapsamında yargılanan Bişar Uzun ile ilgili elde ettiği belgelerde Uzun'un isminin 12 kez geçmesi "KCK İstanbul içerisinde örgütsel toplantılara katıldığı, örgüt içi sözde yargılama, örgüt adına maddi yardım toplama, örgüt adına gerçekleştirilecek eylemlerin organizasyonunda yer alma gibi birçok örgütsel faaliyet içerisinde bulunduğu anlaşılmıştır" şeklinde değerlendirildi. İddianamede hakkında yeterli delil olmayan tutuklular için ise 2004 ile 2006 yıllarında ifadeleri alınan gizli tanıkların görüşlerine yer verildi. Dava kapsamında yargılanan Celal Alphan'ın 18 Nisan 2010 yılında Güngören İlçesi'nde Ahmet Türk'e yapılan saldırıyla ilgili BDP'nin gerçekleştirdiği basın açıklamasında yer alması savcı tarafından "Şüpheli Celal Alphan'ın da KCK/PKK terör örgütüne müzahir grupla birlikte hareket ettiği anlaşılmıştır" şeklinde değerlendirildi.
Savcıya göre telefonları kapatmak yapılacak eylemlerden sorumlu olmak demek!
İddianamede 17 kişi için benzer eylem, toplantı ve iddialarda bulunan savcı, 17 kişi için "KCK/TM İstanbul yürütmesinde yalnızca yönetici düzeyde faaliyet gösteren örgüt mensuplarının bulunabildiği toplantılara katıldığı, toplantı esnasında tüm katılanların telefonlarını kapattıkları" ifadelerini kullandı. Telefonların kapatıldığını söyleyen savcı, toplantı içeriklerine ulaşamadıklarını belirterek toplantı sonrası İstanbul'da gerçekleştirilen eylem ve etkinliklerden toplantı içeriklerinin "örgütsel toplantı" sonucunu çıkarması dikkat çekti. BDP'lilerin parti için yaptıkları kumbara çalışması için "örgüte ekonomik yardım sağlama" diyen savcı, partilerin kendi içlerindeki sorunları çözmek için gerçekleştirdikleri iç toplantılar için ise "Sözde KCK Anayasası çerçevesinde; KCK/TM İstanbul yapılanmasınca İstanbul'da faaliyete sokulan sözde Halk Mahkemeleri yoluyla Gülüm, Bayram, Ramazan, Mediha ve Rahmi isimli şahısların sorgulandığı ve neticede bu sorgulamaya göre sözde bir kararın verildiği anlaşılmıştır. Dolayısı ile KCK/TM İstanbul İl yapılanması tarafından, Türkiye Cumhuriyeti Yargı sistemi haricinde bulunan, KCK Sözleşmesi'nde geçen Alternatif Yargı Sistemi'ni İstanbul ilinde uygulamaya koyulduğu, sorgu, ifade alma ve yargılama yaparak yine sözde KCK Anayasası çerçevesinde yaptırımlar uygulandığı anlaşılmıştır" yorumunu yaptı.
Savcı BDP'linin 'düşmanca his' taşıdığı kanaatinde
BDP'nin tüm faaliyetlerini "KCK sözleşmesi"ne yoran savcı, yargılanan kadın siyasetçilerin, gözleri görmeyen kanser hastası tutsak Hediye Aksoy için eylem yapmasını "örgütsel faaliyet" olarak değerlendirirken, yargılanan erkek siyasetçilerin de kadınların toplantılarda aldıkları kararlar hakkında bilgi sahibi olup bunu paylaşmamasını "suç" kapsamında ele aldı. İddianamede ilçe başkanları ve yöneticilerinin telefon rehberlerinde birbirlerinin isimlerinin yer alması "örgütsel bağ" için delil gösterildi. Tutuklu olarak yargılanan BDP Esenyurt eski İlçe Eş Başkanı İlyas Demir'in telefon görüşmelerinden ise savcı, "Örgüte bağlı olduğunu ve örgütsel bilinci benimsediğini, örgüte layık olmaya çalıştığını, örgütün sözde değerlerine ve onuruna saygısızlık eden, hürmet göstermeyen şahıslarla görüşmeyeceğini belirttiği, PKK/KCK örgütünün gençlik yapılanması içerisinde faaliyet gösterdiği için yakalanarak tutuklanan örgüt mensuplarının tutuklanmaları ile ilgili olarak Adli ve kolluk birimlerine yönelik düşmanca hisleri benimsediği" değerlendirmesini yapması dikkat çekti.
Aynı operasyonda gözaltına alınıp tutuklanan 18 kişinin iddianamesiyle ilgili halen avukatlara bilgi verilmezken, iddianamesi hazırlanan 17 kişinin ilk duruşması 27 Aralık'ta İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. DİHA
Aynı operasyondan tutuklandılar bir kısmının iddianamesi yok!
Aynı operasyondan tutuklandılar bir kısmının iddianamesi yok!
Yüksekova Güncel Yüksekova Güncel
Güncel
Önderlik Komitesi" içinde yer aldıkları iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklanan 31 kişiden sadece 17'si hakkındaki iddianame hazırlandı. Aradan geçen 11 aya rağmen diğer 18 kişinin iddianamesinin hazırlanmaması ve 17 kişi için duruşma gününün verilmesi akıllarda soru işareti oluşturdu