'Baskında başımıza torba geçirdiler'
'Baskında başımıza torba geçirdiler'
Van F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Ömer Aybar, Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde helikopter destekli çok sayıda maskeli özel hareket polisinin katıldığı operasyonda maruz kaldığı işkenceyi anlattı. Gözaltına alındığında kafasına torba geçirildiğini ve bir gün boyunca torbanın çıkarılmadığını belirten Aybar, polislerin hakareti üzerine doktorun hazırladığı raporu, "darp ve cebir izi yoktur" şeklinde değiştirdiğini söyledi.
'Seni lüks üniversitelerde okutup, sana para vereceğiz'
Gözaltı sırasında eve giren polislerin kendilerini darp ettiğini ifade eden Aybar, kafalarında torba olduğu için kim tarafından dövüldüklerini bilemediklerini aktardı. Aybar, "İlk gözaltına alındığımız gün saat 12.00'den diğer günün sabahına kadar torba kafamızda kaldı. Bazen torbayı gözlerimin görebileceği şekilde kaldırıyorlardı ve yeğenimi gözlerimin önünde döverek benim görmemi istiyorlardı. Beni konuşturtmak için böyle yapıyorlardı. İnsanlık onuruna yakışmayan küfür ve hakaretlere maruz kaldık" dedi. Aybar, mektubunun devamında, polislerin yeğenine, "Sen amcanın suçlu olduğunu, amcanın polisi vurduğunu söyle, bu şekilde ifade ver, biz seni lüks üniversitelerde okutup, sana para vereceğiz" dediğini aktardı. Aybar, "Gözaltında olduğumuz 3-4 gün içerisinde nerede tutulduğumuzu bilmiyorum. Tek farkında olduğum bir durum vardı. O da içeri gelen her polisin, 'Devremizi bu mu öldürmüş?' deyip, bizleri dövmeye başlıyorlardı" dedi.
'Darp ve cebir izi var diyen doktora hakaret edildi'
Gözaltına alındıktan sonra doktorun geldiğini ve sağlık kontrolünden geçmediklerini ifade eden Aybar, "Vücudumun her yerinde morluklar ve çürükler olmasına rağmen raporda, 'Darp ve cebir izine rastlanılmamıştır' şeklinde yazılmıştı. Tabi doktorun bunu baskıyla mı bilerek mi yazdığını bilmiyorum. Gözaltındayken, Hakkari Cumhuriyet Savcılığı'na götürüleceğimiz zaman, bizleri Yüksekova Devlet Hastanesi'ne götürdüler. Burada, 'Darp ve cebir izi var' diyen kadın doktora polisler bağırarak, hakaret ettiler. Hakarete maruz kalan doktor gitti, onun yerine başka bir doktor geldi ve rapora, 'Darp ve cebir izi yoktur' şeklinde değiştirdi" denildi. Aybar, hastanede yapılan muayenenin ardından polis noktasına götürülerek, polis noktasında saldırıya uğradığını belirterek, "Savcılığa çıkarılmak için Hakkari'ye götürüldüğümüzde, ellerim arkadan kelepçelenip, Doblo marka aracın bagajında yüzüstü şekilde götürüldüm. Hakkari Devlet Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçerken, kelepçelerden kaynaklı ellerim morarmıştı. Ellerimi gören doktorlara polisler, 'O morluklar mürekkeptir' dedi. Doktor da polisin sözlerinin ardından beni muayene etmedi. Doktor da, 'Darp ve cebir izine rastlanmamıştır' şeklinde rapor verdi" diye konuştu.
Aybar, mektubun devamında, "Savcılık sorgusunun ardından Van F Tipi Cezaevi'ne getirildiğimde, ellerim ve ayaklarım tutmuyordu. Koğuşta bir süre, tutuklular, ihtiyaçlarımın giderilmesi için bana yardımcı oldular. Vücudum tanınmayacak şekildeydi, morluk ve çürükler vardı" dedi. DİHA