Yüksekova Güncel

'Baskında başımıza torba geçirdiler'

Güncel

Van F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Ömer Aybar, Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde helikopter destekli çok sayıda maskeli özel hareket polisinin katıldığı operasyonda maruz kaldığı işkenceyi anlattı. Gözaltına alındığında kafasına torba geçirildiğini ve bir gün boyunca torbanın çıkarılmadığını belirten Aybar, polislerin hakareti üzerine doktorun hazırladığı raporu, "darp ve cebir izi yoktur" şeklinde değiştirdiğini söyledi.

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde 24 Eylül 2012 tarihinde, aralarında maskeli özel hareket timlerinin de bulunduğu yüzlerce polis, zırhlı araçlarla ilçe merkezinde yaptıkları ev baskınında 3 kişiyi başına çuval geçirerek gözaltına aldı. Gözaltına alınan ve PKK'li olduğu gerekçesi ile tutuklanarak Van F Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderilen Ömer Aybar, Van TUYAD-DER'e gönderdiği mektupta gözaltında yaşadıklarını anlattı. Aybar, marangozculuk ve müzik ile ilgilenerek geçimini sağladığını belirterek, herhangi bir sabıka kaydının da olmadığını söyledi. Aybar, 24 Eylül günü, helikopter destekli çok sayıda maskeli özel hareket polisi tarafından aynı anda hem ilçeye bağlı Bulgurlu (Navdiyan) köyündeki evine hem de Yüksekova merkezdeki ağabeyinin evine baskın yapılarak, yeğenleri ile beraber gözaltına alındığını belirtti. Aybar, "Gözaltına alındığım sırada nişanlım ve yeğenimle beraber, ağabeyimin evindeydim. Evin kapısını kırarak içeri girdiler. Ne olduğunu anlamadan bizleri yüz üstü yatırarak, ellerimizi kelepçelediler. Ardından başımıza çuval geçirdiler. Bizleri bir saat boyunca evin içinde beklettirdiler" şeklinde aktardı. 

'Seni lüks üniversitelerde okutup, sana para vereceğiz'

Gözaltı sırasında eve giren polislerin kendilerini darp ettiğini ifade eden Aybar, kafalarında torba olduğu için kim tarafından dövüldüklerini bilemediklerini aktardı. Aybar, "İlk gözaltına alındığımız gün saat 12.00'den diğer günün sabahına kadar torba kafamızda kaldı. Bazen torbayı gözlerimin görebileceği şekilde kaldırıyorlardı ve yeğenimi gözlerimin önünde döverek benim görmemi istiyorlardı. Beni konuşturtmak için böyle yapıyorlardı. İnsanlık onuruna yakışmayan küfür ve hakaretlere maruz kaldık" dedi. Aybar, mektubunun devamında, polislerin yeğenine, "Sen amcanın suçlu olduğunu, amcanın polisi vurduğunu söyle, bu şekilde ifade ver, biz seni lüks üniversitelerde okutup, sana para vereceğiz" dediğini aktardı. Aybar, "Gözaltında olduğumuz 3-4 gün içerisinde nerede tutulduğumuzu bilmiyorum. Tek farkında olduğum bir durum vardı. O da içeri gelen her polisin, 'Devremizi bu mu öldürmüş?' deyip, bizleri dövmeye başlıyorlardı" dedi.

'Darp ve cebir izi var diyen doktora hakaret edildi'

Gözaltına alındıktan sonra doktorun geldiğini ve sağlık kontrolünden geçmediklerini ifade eden Aybar, "Vücudumun her yerinde morluklar ve çürükler olmasına rağmen raporda, 'Darp ve cebir izine rastlanılmamıştır' şeklinde yazılmıştı. Tabi doktorun bunu baskıyla mı bilerek mi yazdığını bilmiyorum. Gözaltındayken, Hakkari Cumhuriyet Savcılığı'na götürüleceğimiz zaman, bizleri Yüksekova Devlet Hastanesi'ne götürdüler. Burada, 'Darp ve cebir izi var' diyen kadın doktora polisler bağırarak, hakaret ettiler. Hakarete maruz kalan doktor gitti, onun yerine başka bir doktor geldi ve rapora, 'Darp ve cebir izi yoktur' şeklinde değiştirdi" denildi. Aybar, hastanede yapılan muayenenin ardından polis noktasına götürülerek, polis noktasında saldırıya uğradığını belirterek, "Savcılığa çıkarılmak için Hakkari'ye götürüldüğümüzde, ellerim arkadan kelepçelenip, Doblo marka aracın bagajında yüzüstü şekilde götürüldüm. Hakkari Devlet Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçerken, kelepçelerden kaynaklı ellerim morarmıştı. Ellerimi gören doktorlara polisler, 'O morluklar mürekkeptir' dedi. Doktor da polisin sözlerinin ardından beni muayene etmedi. Doktor da, 'Darp ve cebir izine rastlanmamıştır' şeklinde rapor verdi" diye konuştu. 

Aybar, mektubun devamında, "Savcılık sorgusunun ardından Van F Tipi Cezaevi'ne getirildiğimde, ellerim ve ayaklarım tutmuyordu. Koğuşta bir süre, tutuklular, ihtiyaçlarımın giderilmesi için bana yardımcı oldular. Vücudum tanınmayacak şekildeydi, morluk ve çürükler vardı" dedi. DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.