Yüksekova Güncel

Cumartesi Anneleri 19. Haftasında

Güncel

Hakkari’nin Yüksekova İlçesi Sanal Sokağında toplanan Cumartesi Anneleri 19. Haftasında gözaltına alınıp kaybedilen Müğdat Özeke’nin akibetini sordu.

METİN TEK- YÜKSEKOVA GÜNCEL

Sanal Sokağında toplanan Cumartesi Annelerine, Yüksekova Belediye Eş Başkanları Ruken Yetişkin, Tacettin Sefalı, Yüksekova Eski Belediye Başkanı Salih Yıldız, Kent Meclisi Eş Başkanı Vahit Şahinoğlu, Esendere Eski Belediye Başkanı Hurşit Altekin,Sivil Toplum Kuruluşu temsilciler  İHD Yüksekova yöneticisi Muhyettin Ünal, kayıp yakınları ve vatandaşlar destek verdi.

19. Hafta da toplanan Cumartesi Anneleri 1995 yılında gözaltına alınıp kaybedilen Muğdat Özeken’in akibetini sordu.

 

Hayat hikayesini anlatan kardeşi İrfan Özeken, 19 Yaşındaki kardeşim 27/10/1995 tarihinde Yüksekova’ya bağlı Alyava (Ağaçlı) Köyü’nde kışlık yakacak için ağaç toplamaya Münir Sarıtaş’la beraber gitmişti. 27 EKİM 1995 yılında Yüksekova Çetesi Lideri Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasında bulunan tabur, İran sınırında bulunan Pagenk, Sereşekeft, ve Gavlegund bölgelerinde operasyon yaptı. Operasyon sona erdiğinde operasyon bir kolu Ağaçlı (Aylava) köyüne gelerek, köy halkını dere kenarında topladı. Çocuk yaşlı demeden köylüleri işkenceden geçirdiler. Yüksekova Çetesi Lideri Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, köyün en yaşlılarından Abdülkerim Yurtseven'e bizzat işkence yapıyor ve onu PKK'ye yardım vermekle suçluyordu. Köylülere yapılan işkenceden sonra ikametleri olmadığı gerekçesiyle Munir Sarıtaş ve abim Muğdat Özeken yaşlı olan Abdulkerim Yurtseven ile beraber gözaltına alınıp Yüksekova Dağ Tabur Komutanlığına getirildiler. Benim babam o zaman evi geçimini sağlamak için çobanlık yapmaktaydı. Evde yalnız annem kalıyordu. Köylüler eve gelip anneme senin oğlun ile Münir Sarıtaş ve Abdülkerim Yurtseven’in gözaltına alınıp İlçe Jandarmaya getirildiğini söylediler. Ben o zaman çocuktum. Yaşlı Annem beni de yanına alıp hemen kalkıp İlçe Jandarma Komutanlığına gitti. Jandarma Yetkilileri biz kimseye gözaltına almadık. Operasyonu düzenleyen Yüksekova Dağ Komando Taburudur. Bunun üzerine annem ile dağ komanda taburuna gittik. Nizamiyede bulunan askeri görevlilere oğlumu gözaltına almışsınız.Oğlumu görebilirliyim. Neden gözaltına almışsınız benim oğlumun sucu yok tek sucu fakir olup kışımızı geçirmek için köye gidip ağaç toplamasıdır. Nizamiye kapısında bulunan Yüksekova Çetesi Lideri Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul doğrudur oğlunu biz gözaltına aldık ama Hakkari tugayına gönderdik. Annem ile bereber biz Hakkari tugayına gittik .Annem oğlumun Yüksekova Dağ Komando Taburu tarafından gözaltına alınıp daha tugaya teslim edildiğini söyledi oradaki yetkililer böyle bir olayın olmadığını söylediler. Annem beş gün boyunca Hakkâri’de kaldı. Oradaki tüm yetkililerle görüştü. Ama kardeşimi bulamadı. En son vali ile görüştü. Valiye annem oğlumun gözaltına alındığını fakat hiçbir şekilde oğlumun izine bulmadığını nerde olduğu bilmediğini kendisine yardımcı olmasını istedi. Vali Hakkari’de bulunan tüm askeri birlikleri aradı ancak abimin Hakkari’de olamadığını anneme söyledi bunun üzerine annemle tekrar Yüksekova Dağ Komando Taburuna geldik. Taburun kapısında Yüksekova Çetesi Lideri Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’a annem dedi ki ben her yere gittim hata ilin valisi ilede görüştüm ancak oğlumu Hakkari’de değil. Bunun üzerine Yüksekova Çetesi Lideri Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul anneme kızarak sen kalkıp buradan gitmezsen ‘SENİDE OĞLUN GİBİ YAKARIM SENİN OĞLUNU BEN ÖLDÜRDÜM’ DEDİ.

 

 

 

Annem bunun üzerine eve dönmek zorunda kaldı. Daha sonra babama haber verdi. Babam eve geldiğinde annem bütün durumu anlattı. Daha sonra itirafçı Kahraman Bilgiç bizim eve gelerek evet operasyonda Yüksekova Çetesi Lideri Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul ile beraber gözaltına aldık. İsterseniz bana onbin Alman Markı verirseniz oğlunuzu size geri verebilirim. Ama kimseye söylemeyin dedi. Bizim maddi durumumuz çok kötüydü. Ama biz yine onbin markı bulduk ve İtirafcı Kahraman Bilgiç’e verdik. Daha sonra ortadan kayboldu. Bir daha göremedik. Biz bunun üzerine Yüksekova Cumhuriyet Savcılığına başvurduk. Savcılık beş gün içerisinde gözaltına alına kardeşim Muğdat Özeken , Münür Sarıtaş ve Abdulkerim Yurtseven’in Savcılığa getirmesini emretti. Ancak Yüksekova Çetesi Lideri Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul dönemin savcısı Ayhan Kocabaş’ı tehdit ederek gündüzün gecesinin de olduğunu söyleyerek savcının aynı gün Yüksekova’dan ayrılmasına neden oldu. İtirafçı Kahraman Bilgiç'in Münir Sarıtaş’ın amcasına verdiği bilgiye göre gözaltına alınan ağabeyim ve beraberindekiler, askeri araçlarla Yüksekova'ya getirilirken de Yüksekova Çetesi Lideri Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul araçta Abdülkerim Yurtseven'e işkence yapıyor, kaburgalarını kırarak iç kanamadan ölümüne neden oluyor. Ağabeyim ile Münir Sarıtaş ise Yüksekova taburunda 4 gün köpek kulübesinde tutuldu. Kamber Yarbay, Yüksekova Çetesi Lideri Mehmet Emin Yurdakul ve itirafçı Kahraman Bilgiç kendi aralarında toplantı yaparak bu iki kişiye ne yapacaklarını kararlaştırmaya çalıştılar. Kamber Yarbay'ın ifade tutanaklarına yansıyan ifadesinde belirttiği gibi, Yurdakul, 'Bu çocuklar benim sigortamdır. Eğer bırakırsam üzerime ifade verirler' demiş. Bilgiç ve Kamber yarbay göreve çıkarken, Yüksekova Çetesi Lideri Mehmet Emin Yurdakul ve Yüzbaşı Nihat Yiğiter gün batmaya yakınken ağabeyim Muğdat Özeken ve Münir Sarıtaş’ı atış poligonuna götürmüşler. Orada hedef tahtasına dikerek infaz etmişlerdi. İnfazdan sonra Yüksekova Çetesi Lideri Mehmet Emin Yurdakul postasını çağırarak bir bidon benzinle yakılan ağabeyim ve Muğdat'ın kemiklerini tabur rögarına attılar. Rögar kışın tıkanınca dönemin belediyesinden iş makinesi gönderildi. İş makineleri, rögarı tıkatan kemikleri çıkardılar. Bu anlatılanların tamamını ayrıca mahkemeye Tutanaklarında mevcuttur. Annem abım Muğdat için yıllarca ağladı ve sonunda göz pınarları korudu ve kör oldu. Annem ve babam evlat acısına fazla dayanmayıp abımın kemiklerini bile görmeden fazla acıya dayanamayıp vefat ettiler. 13 Haziran 1997 tarihinde Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı, Abdülkerim Yurtseven'in Yüksekova Çetesi Lideri Binbaşı Yurdakul tarafından dövülerek öldürüldüğü, olayı gören Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş'In ise tanık bırakmamak için yine Yüksekova Çetesi Lideri Binbaşı Yurdakul'un emriyle Kahraman Bilgiç, Nihat Yiğiter ile bir yüzbaşı tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüğü yönündeki bilgilere dayanarak, adı geçenler hakkında soruşturma başlattı. 12 Kasım 1999'da Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi, delil yetersizliği iddiası ile davada beraat kararı erdi. Bizler kararın temyiz için başvuruda bulunduk. Ancak Yargıtay tarafından 2 Nisan 2001 tarihinde temyiz dilekçemiz reddedildi. Davayı daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürdük, AHİM bizi haklı buldu. 2003 yılında AKP hükümeti suçu kabul ederek, tazminat ödedi ancak sorumlular yeniden yargılanmadı' dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.