Yüksekova Güncel

Dağlarda 25 yıllık yaşam: Mehmet Goyi

Güncel

Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesi kırsalında 2012'de çıkan çatışmada yaşamını yitiren HPG Askeri Meclis üyesi Mehmet Kaplan'ın (Mehmet Goyî) annesi ve babası, çocuklarının çevresindeki herkes tarafından sevildiğini belirterek, "Her zaman olgun bir insan gibi davranırdı. Mehmet'in aklı fikri bu davadaydı. Mehmet aile içerisinde hem anneydi hem de babaydı" dedi.

 Kürt halkı üzerinde yıllarca uygulanan asimilasyon politikaları ve yaşanan hak ihlalleri karşısında 1987 yılında PKK saflarına katılan HPG Askeri Meclis üyesi Mehmet Kaplan (Mehmet Goyî), 14-15 Ekim 2012 tarihleri arasında Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesi kırsalında çıkan çatışmada ağır yaralanmış ve tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirmişti. Geçtiğimiz haftalarda Beytüşşebab'ta düzenlenen 9. Berxbir Kültür ve Doğa Festivali'nde, festival alanına gelen HPG üyeleri tarafından Kaplan'ın cenazesi, vasiyeti üzerine Feraşîn'de defin edilmesi için halka teslim edilmişti. Daha sonra Kaplan'ın cenazesi düzenlenen törenle toprağa verilmişti. Van'da 10 çocuklu Kaplan ailesinin ilk çocukları olan ve 20'li yaşlarda PKK saflarına katılan Kaplan'ın annesi Ayşe ve babası Salih Kaplan, çocukları ile geçirdikleri anları anlattı. 

'Oğlumun cesaretini, efendiliğini ve dürüstlüğünü ne kadar anlatsam azdır'

Oğlu Mehmet'in evdeki bireyler ve komşuları ile arasının çok iyi olduğunu söyleyen anne Ayşe Kaplan, Mehmet'in çok cesaretli bir kişi olduğunu, evin bütün yükünü kendisinden çok Kaplan'ın üstlendiğini söyledi. Oğlu Mehmet'in ilkokulu bitirdikten sonra evin sorumluluğunu aldığını ifade eden anne Kaplan, oğlunun ailenin geçimini sağlamak için birçok işte çalıştığını belirtti. Oğlunun PKK saflarına katılım yapacağından bilginin olmadığını dile getiren anne Kaplan, "Bir gün bana 'anne ben işe gidiyorum' dedi. Nereye gedeceğini sordum, İstanbul'a gideceğini söyledi. Ben de inandım. 15 gün sonra haber geldi, oğlumun PKK'ye katıldığı söylendi. Ne kadar anlatsam efendiliğini, dürüstlüğünü ve cesaretini anlatamam. Giderken vedalaşmadı bile bizimle. Gittikten sonra ne bir haber ne bir telefon hiçbir şey öğrenemedik" dedi. 

'Mehmet'i daha 13-14 yaşlarında gözlemlediğin zaman sanki bir komutandı'

1970 yılında Besta'da dünyaya gelen oğlu Mehmet'in ailenin ilk çocuğu olduğu söyleyen baba Salih Kaplan, oğlu Kaplan'ın okula gittiği sıralarda çok çalışkan ve başarılı olduğunu kaydetti. Oğlu Mehmet'in ilkokulu bitirdikten sonra ailenin durumunun iyi olmadığını söyleyen baba Kaplan, şunları anlattı: "Erciş'te bir yatılı okula gitti. Bir ay kaldı orada, tekrar eve geldi. Sordum neden döndün? Bana 'baba oradakilerin hepsi faşist' dedi. Faşist nedir dedim. 'Müdür, öğretmenler hepsi Türkeşçi' dedi. 'Öğrencileri orada Türkleştirmeye çalışıyorlar' dedi. Mehmet çok başarılıydı, tuttuğunu koparan biriydi. 13-14 yaşlarında gözlemlediğin zaman sanki bir komutandı ve askerleri var gibi bir duruşu vardı. Mehmedimin çevresi sürekli kalabalıktı, her zaman 20-25 arkadaşı çevresinde yer alıyordu. Oturur o arkadaşlarına propaganda yapardı. Arkadaşları kavga ettiklerinde biraraya getirir, ortada olan sorunları çözerdi. Arkadaşları sorun yaşadığında çözüm için şikâyetlerini ona getirirlerdi. Onların bir komutanı gibiydi. O yaşta sergilediği akıllı tavırlarını hayretle izliyorduk. Çok kuvvetliydi kimse onunla baş edemiyordu. Hiçbir konuda onun bileğini, sırtını bükecek biri yoktu. Bir ara amcasıyla beraber köye giderek, çobanlık yaptı. O köyde hiç kimse PKK'nin ne olduğunu ne olmadığını bilmiyordu. Köyde büyük bir taşın üzerine PKK yazmış. Köydekiler Mehmet'in ne yazdığını bilmiyorlar. Mehmet PKK yazısını taşa yazdıktan birkaç gün sonra köye asker geliyor ve diyor 'bu terörist yazısını kim yazmış, bu ermeni yazısıdır' herkes birbirine bakıyor, hiç kimse bilmiyor; ama herkes kendi kendine yazsa yazsa Mehmet yazmıştır. Mehmet Van'dan yeni gelmiş. Askerler diyor, 'bakın önemli bir şeydir, yasaktır kimse yazı yazmasını bu köyde bilmiyor' Mehmet'i tutuklayıp götürmeye çalışıyorlar. Mehmet kaçmış. Kendisini tutuklatmadı." 

'Mehmet üniversite okumamasına rağmen çok bilgiliydi' 

Aile durumlarının zamanında iyi olmadığını söyleyen baba Kaplan, oğlu Mehmet'in çok çalışarak ailesini bütün geçimini karşıladığını ve aileyi hiçbir şeye muhtaç bırakmadığını dile getirdi. Oğlu Mehmet'in sürekli insanlara yardımcı olduğunu kaydeden baba Kaplan, "Yaşlı bir insan görse gidip yardım ederdi. Kendi durumu iyi olmamasına rağmen durumu iyi olmayanlara sürekli yardım ederdi. O zamanlar onun bu davranışlarına biz anlam veremiyorduk. 'Faşizm, Türkeşçi' falan diyordu, biz ne dediğini anlamıyorduk. Üniversite okumamasına rağmen ama mükemmel çalışan bir aklı vardı ve çok bilgiliydi. Her zaman her yerde ve işinde öncüydü Mehmet. Bir gün onunla çarşıdan geliyorduk bana 'baba ben dağa çıkacağım' dedi. Ben ona kızdım bu nedir, ne dağı? 'Ben karar vermişim düşüncem açık ve nettir' dedi. O gece eve gelmedi. Şaka falan yapıyor diye düşündüm. Çünkü çocuğun dağa çıkacak, orada şehit de düşebilir diye karşı çıktım. Ertesi gün amcamın oğlu da bizim eve geldi. Dedi Yusuf dün gece eve gelmemiş. Ben o zaman anladım. Tamam, eve git dedim. Akşam bana söylemişti; ama hiç düşünmedim gitti" diye konuştu. 

'Gerillaların hepsi senin oğlundur'

Oğlu Mehmet'in PKK saflarında yer aldığı süre içerisinde Van'ın Başkale ilçesinde çobanlık yapan bir kişinin "Mehmet'i görmek ister misin?" dediğini anlatan baba Kaplan, "Başkale dağlarında bir çoban bana 'Mehmet'i görmek ister misin?' 'Nasıl, görmek istemez miyim zaten nerde olduğunu bilmiyorum beni kandırmıyorsun değil mi' dedim. 'Yok' dedi. Çobanın iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyordum. Ama ne olursa olsun diyerek çobanla gittim. Geceydi. saat akşam 9 civarlarındaydı. Çoban beni dağda bir yerde bekletti. 'Sen burada bekle ben gelirim' dedi. Tabi farklı düşüncelerim de var acaba Mehmet mi gelecek yoksa başka birimi diye düşünüyordum. Ama dedim ne olursa olsun yeter ki; Mehmet'i görebileyim. Daha sonra yarım saat geçmedi ki, baktım birileri geldi. Uzak olmasına rağmen beni tanıdı iyice yaklaştı. Yanında da 5-6 arkadaşı vardı. Mehmet arkadaşlarına 'siz nöbet tuttun bu adam bir köyün ağasıdır. Ona bir eğitim vereyim geleyim' dedi. Arkadaşlarının her biri bir yerde nöbet tuttu. Mehmet bana döndü hoş geldin, falan demeden 'ne geziyorsun buralarda' dedi. Ben de dedim, senin hasretinden öldük. Bana dönerek, 'git evine en yakin gerilla grubundan herhangi birine oğlum nasılsın de. Onların hepsi senin çocuğundur. Buraya kadar gelmene gerek yok' dedi. Oğlum Mehmet ile bir-iki saat yan yana kaldık" diye konuştu.

'Mehmet ailenin hem annesiydi hem de babasıydı'


Oğlu Mehmet'in PKK saflarına katıldığı sıralarda annesinden yaklaşık 15 gün kadar sakladıklarını söyleyen baba Kaplan, oğlu Mehmet'i ikinci sefer görmeye gittiğinde annesini de götürdüğünü söyledi. Baba Kaplan, "Gitmemizden oğlum Mehmet'in haberi yoktu. 24 yıl boyunca iki kere gördüm, annesi ise sadece bir kere görebildi. Çevredeki herkes Mehmet'i severdi. Her zaman olgun bir insan gibi davranırdı. Gereksiz ve boş şeylerle uğraşmazdı hiç. Mehmet'in aklı fikri bu davadaydı. Ciddi bir insandı. Mehmet aile içerisinde hem anneydi hem de babaydı. Mehmet burada çalışarak ailesine bakıyordu. O dönem maddi durumuz iyi değildi. Eğer Mehmet olmasaydı, biz perişan olurduk. Diğer çocuklarım için bir şeyi diyemem ama Mehmet için ne derseniz azdır" dedi. 

'Mehmet'in izlediği yolun takipçisi olacağız'

Oğlu Mehmet'in hasretini yıllarca çektiklerini belirten baba Kaplan, oğlu Mehmet'in yaşamını yitirdiği zaman haberlerinin olmadığını söyleyerek, şunları dile getirdi: "Mehmet'in hasretiyle bugüne kadar durduk. Bir kez daha görseydik, belki hasretimizi giderirdik. Mehmet şehit düştüğü zaman gözüm hep yollardaydı. Bir gün Van'da miting vardı. Ben de oraya gittim, herkes bana yakınlaşıyor ilgi gösteriyordu. Meğerse Mehmet'im şehit düşmüş. Türk basını da bunu vermiş. Ben ve annesinin bundan haberi yoktu. Herkes biliyormuş, bize söylemediler. Akraba ve dostlar bizi ziyaret edip gidiyorlardı. Akşam haberlerin de resmini gördüm. Annesine söyledim tabi inanmak istemedi. Sonra televizyon detaylı verince şehit düştüğüne inandık. Böyle işte ölümünü duyduk, başımız dik gururluyuz. Allah bize böyle mücadelesine sahip çıkan onurlu bir evlat verdi. Bizim ve Kürt halkının başı sağ olsun devlet Mehmet'i haince ve teknik aletleri ile şehit etti. Bedeninde hiçbir mermi izi falan yoktu. Mehmet'im çok cesaretli ve yiğitti. Tamamen kimyasal silahlar ile şehit ettiler. Bizler de Mehmet'in ailesi olarak var olduğumuz sürece Mehmet'in izlediği yolun takipçisi olacağız ve üzerimize ne düşerse yerine getireceğiz. Önder Apo'nun başlatmış olduğu sürecinde canı gönülden takipçisiyiz ve arkasındayız." DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.