Dersim'de ikinci fişlemenin adresi Pülümür!
Dersim'de ikinci fişlemenin adresi Pülümür!
Dersim'in Hozat ilçesinde 3 ay önce ortaya çıkan "fişleme" iddiaları sonuçlamadan bu defa Dersim'in Pülümür ilçesinde yeni bir "fişleme" iddiası ortaya atıldı. Pülümür'e bağlı olan Göçekonak köyü muhtarı Cahit Sadık'ın İHD Dersim Şubesi'ne başvurması ile "fişleme" skandalı ortaya çıktı.
Dersim'in Hozat ilçesinde 3 ay önce Belediye Başkanı Cevdet Konak, siyasi parti yönetici ve üyeleri, kamu çalışanları, yaşlı ve kadınların da bulunduğu çok sayıda kişinin Hozat İlçe Kaymakamlığı'nın talimatıyla asker ve polisler tarafından fişlendiği ortaya çıkmıştı. Hozat'taki fişlemeye ilişkin soruşturma tamamlanmadan, bu defa Dersim'in Pülümür ilçesinde bulunan Kırmızı Köprü köyü ve civar köylerinin tümünün fişlendiği ortaya çıktı. Aynı bölgede bulunan ve Dersim'in Pülümür ilçesine bağlı olan Göçekonak köyü muhtarı Cahit Sadık'ın İHD Dersim Şubesi'ne başvurması ile "fişleme" skandalı ortaya çıktı.
'Tekrar o dönem geri mi geldi?'
Sadık, 2002 yılında köye gelen Kırmızı Köprü Jandarma Karakolu'na bağlı askerlerin kendilerinden nüfus cüzdanı fotokopilerini, vesikalık fotoğraf ve hangi aşirete bağlı olduklarını sorduklarını ve bunları karakolda dosyaladıklarını belirtti. Sadık, "2002 yılında askeriye köyde oturan vatandaşlardan bir adet vesikalık resim, kimlik fotokopisi istedi. Ben ve köylüler korktuk. Köydeki yurttaşlarında resimlerini çektirdik, askeriye verdik. 'Neden istediniz bunları bizden' diye sordum. 'Bize verilen emir bu' dedi. O anda birden bir laf söyledi, 'hangi aşirettensiniz' diye. Öğle bir soru alacağımı tahmin etmiyordum. Tüm ailem 37-38'de sürgüne gönderildiğinden dolayı 'tekrar o dönem geri mi geldi' dedim. 'Yok bize verilen emir bu' dedi. Ve tüm köylülerin hangi aşirete bağlı olduklarını sordu. Ben de hepsini söyledim. Buda biz de hep soru işaretleri bıraktı. Ve bu soru işaretlerine verilen cevapta hep 'bize verilen görev bu' dediler ve bunlar karakolda kalacaklar" dedi.
'Gözümle gördüm, hepsini bilgisayara yazdılar'
Bu fişleme olayının sadece kendi köylerinde olmadığını Kırmızı Köprü diye tabir edilen bölgenin tümünde yaşandığını belirten Sadık, "Bu sadece benim kaldığım köyde değil, Kırmızı Köprü denilen tüm bölgede oldu. Vatandaş, korkusundan söyleyemiyor. 2006'da da yine bizim 36 kişinin isimleri verilmiş. O zaman korucubaşı gitmiş bizim isimleri vermiş. Hepimize numara verilmiş. Bu numaralar karakolda mevcut. Ben gözümle gördüm, hepsini bilgisayara yazdılar" dedi.
'Fişlenme il genelinde yapıldı'
Konu ile ilgili açıklama yapan İHD Dersim Şube Temsilcisi Avukat Barış Yıldırım ise, fişlenme iddiaları ile ilgili Malatya Özel Yetkili Başsavcılığı'nın derhal harekete geçip, bölgedeki tüm karakollarda arama yapması gerektiğini ifade etti. Fişleme olayının sadece belirli yerlerde olmadığını, tüm il genelinde yapıldığını belirten Yıldırım, "Kişisel verilerin kaydedilmesi yani kamuoyundaki tabiri ile fişlenme hadiselerinin il genelini kapsayacak şekilde yapıldığına ilişkin kuvvetli veriler olduğu anlaşılmakta. Son olarak ilimizin Pülümür ilçesine bağlı Göçekonak köyünde bir yurttaş derneğimize sözlü olarak başvuruda bulunarak, kendilerine yönelik olarak da 2000'li yılların başlarında Kırmızı Köprü Jandarma Karakol Komutanlığı tarafından Hozat'taki hadise benzeri tahakkuk ettirildiğini ifade ettiler. Kendilerinden kimlik fotokopileri, bir adet vesikalık fotoğraf istenildiğini ve aynı zamanda köyde ikamet etmekte olan yurttaşların hangi aşiretlere mensup olduğu kendilerine beyan edilmesi gerektiğini ifade etmişler. Tabi kendileri o tarihte bölge genelinde yaşanılan yoğun şiddet ortamından ötürü ve yine bölgelerinden bir yurttaşın 1994 yılında Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım tarafından katledilmesinden kaynaklı olarak yoğun korku olmasından kaynaklı olarak da yetkili mercilere aktaramadıklarını ifade ettiler" diye konuştu.
'1938 Dersim katliamından bağımsız düşünülemez'
Fişlenme hadiselerinin 1938 Dersim katliamından bağımsız ele alınamayacağını belirten Avukat Yıldırım, en büyük kuşkularının Ankara merkezli yetkililerin bilgisi dahilinde fişlenmelerin olması olduğuna işaret etti. Yıldırım, "Dersim'de 1938 yılında meydana gelen hadiselerden bağımsız ele alınması da mümkün değil. Çünkü bölgemize yönelik 1938'den beri gerçekten de ayrımcı bir yaklaşım var. Bu ayrımcı yaklaşımın tezahürü olarak insanlara karşı, gerçektende insan hakları sözleşmesinin 14'üncü maddesinde ifade edilen ayrımcılık yasağı kapsamında bu hadiselerin yerine getirildiği kanaatindeyiz. En büyük kuşkumuz odur ki, bu işlenen suçların tümü Ankara'daki merkezi yetkililerin talimatı dahilinde, özellikle güvenlik görevlilerin talimatı dahilinde yerine getirildi. Şu anda İstanbul'da Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden Ergenekon davası kapsamında Dersim'deki fişlenme hadiselerinin soruşturmalarını da ilişkilendirilerek, irtibatlandırılarak yetkililer tarafından değerlendirilmesi inancı içerisindeyiz" dedi.DİHA