DTK Olağanüstü toplantının sonuç bildirgesini açıkladı
DTK Olağanüstü toplantının sonuç bildirgesini açıkladı
DTK tarafından "Demokratik Kurtuluşla Özgür Yaşamı İnşa Edelim" şiarıyla düzenlenen ve 2 gün süren olağanüstü kongrenin sonuç bildirgesi açıklandı. Sonuç bildirgesinde kongrenin sürece ilişkin değerlendirmeleri ve alınan önemli kararlar yer aldı.
'Rojava'da yaşananlar Kürt halkının kaderini de etkilemektedir'
Kürt halkı olarak tarihi bir süreçten geçildiği belirtilen açıklamada, 20. yüzyılda kurgulanan sistemde en çok Kürt halkının mağdur olduğu ve hiçe sayıldığını kaydedildi. "Kürtler Rojava Kürdistan'da kendilerini yok sayan sisteme alternatif olarak özgür, özerk yaşamlarını özgüçlerine dayanarak kurmaktadır" denilen açıklamada, "Bölge'de yaşayan her halktan her inançtan insanın hakkına saygı duyarak ve beraber yaşamanın hukukunu oluşturarak aydınlık geleceğe doğru yürümektedirler. Rojava'da yaşanan gelişmeler tüm Kürt halkının kaderini etkilemektedir. Genel Kurulumuz Rojava direnişini selamlamakta, Rojava ile ulusal politik ve örgütsel birlik ve dayanışmayı her Kürt bireyinin görevi olarak ele almıştır. Türkiye'de bu genel çerçevenin dışında düşünülemez. 2011 yılı seçimleri ardından devlet bu konjektürü Kürt hareketini tasfiye etmek ve yenilenmiş bir Kürt inkarı politikasını devreye koymak istemiştir. Bu çerçevede güvenlikçi politikalar olarak kodlanan bir dizi saldırı başlatmıştır. Kürt siyasi hareketini siyasi soykırım operasyonları tasfiye etmeyi Kürt direnişini askeri mantıkla kırmayı Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın ise ağırlaştırılmış tecritle etkisizleştirmeyi hedeflemiştir" diye kaydedildi.
'2012 de Kürt halkı topyekun direnişi ile cevap vermiştir'
Kürt halkının bu politikalara 2012 yılında topyekun direnişle cevap verdiği hatırlatılan açıklamada, "Halkımız sokak sokak serhildan ruhuyla demokratik direnişini yükseltmiştir. Kürt halkı siyasi kurumlarını sahiplenmiş ve siyasi soykırım operasyonlarını anlamsızlaştırmıştır. Şemzinan ve Çele pratikleri ise Kürt sorununa askeri mantıkla yaklaşmanın iflasını belgelemiştir. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan da ağır tecrit karşısında gösterdiği tutumla bir kez daha önderliksel özelliği ortaya çıkmıştır. Son olarak zindanlarda yükselen tarihi 'Açlık Grevi Direnişi' güvenlikçi politikaların işlemeyeceğini tüm dünyaya göstermiştir. Ayrıca Ortadoğu'da yukarıda ifade edilen değişimlerin hiçe sayılan Kürt halkının artık önemli bir aktör haline geldiğini göstermiştir. Genel Kurulumuz bu sürecin gelişimini bu çerçevede değerlendirmektedir. Tüm bu gelişmeler ışığında Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan 'Demokratik Kurtuluşla Özgür Yaşamı İnşa' hamlesini başlatmıştır. Demokratik Çözüm süreci olarak da ifade edilen bu dönemin temel mantığının yeni olmadığı ve neredeyse 20 yıldır Kürt hareketinin bakış açısını yansıttığını ifade etmek gerekir. Kürt halkı bu dönem boyunca demokratik çözümü ve bir arada eşit özgür yaşamı savunmuş fakat devletin inkar ve imha politikalarında ısrarı çözümü geciktirmiştir" diye belirtildi.
'Sayın Öcalan Türkiye'de büyük umutlar yaratımıştır'
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın tüm Türkiye'de büyük umutlar yarattığı kaydedilen açıklamada, şöyle denildi: "Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan Newroz'daki çağrısında bu yeni başlayan mücadele döneminin temel yöntemini demokratik siyaset esasını ise ideolojik, fikri mücadele olarak ortaya koymuştur. Demokratik siyasetin ön plana çıkması çok yönlü anlamlar taşımaktadır. Bir yanı devletin demokratik dönüşüm geçirmesi yani demokrasiye duyarlı hale gelmesini işaret ederken diğer yanı ise özgür yaşamı demokratik zeminde inşa etme anlamı olmaktadır. Devletin demokrasiye duyarlı hale gelmesinin temel göstergelerinden biri anayasa olmaktadır. Devletin dönüşümü kuşkusuz sadece anayasa olgusu üzerinden görülemez. Yasalar, yargı mekanizması ve uygulamalar demokratik çerçevede değişmelidir. Bu noktada köklü bir değişim şarttır ve bunun için mücadele her zaman gündemdedir. Fakat yeni anayasanın demokrasinin temel ölçütlerini taşıması ve Kürt sorunun çözümü esaslarını barındırması çok önemlidir. Kürt siyasi hareketi olarak Anayasanın temel mücadele alanlarımızdan biri olacağını bu temelde belirtmek gerekir. Anayasanın toplumun tüm farklılıklarını güvence altına alması demokrasinin evrensel ölçütlerini barındırması hedeflerimizin başında gelecektir."
'Demokratik bir anayasa yapmayı hedefliyoruz'
Açıklama şöyle devam etti: "Anayasa noktası üzerinden kurulumuzda tartışılan ve bir doğrultu kazanan iki hususa da değinmek gereklidir. İlki Kürt halkının Türkiye'de yaşayan diğer kesimlerle ilişkisi ve bu sürece nasıl baktığıdır. 'Demokratik Anayasa' ve 'Demokratik Cumhuriyet' vurgusu ile sadece Kürt halkının devletle ilişkisini yeniden tanımlamakla yetinmiyor, Ermenilerden Musevilere, Çerkezlerden Alevilere, Ezidilerden Süryanilere, Cumhuriyet tarihi boyunca tüm dışlananlarla, işçilerden memurlara tüm emekçilerle yani; tüm toplumsal kesimlerle beraber ortak özgür bir yaşam kurmak istiyoruz. Bu isteğimiz politik ihtiyaçlardan değil, demokratik özgürlükçü paradigmamızdan ileri gelmektedir. Bu nedenle tüm toplumun hep beraber eşit yurttaşlık temelinde özgürlükçü bütün kimlikleri, dilleri, inançları kapsayan demokratik bir anayasa yapmayı hedefliyoruz. Anayasa konusu bu süreç boyunca çok tartışılan güven konusu açısından anlam taşımaktadır. AKP hükümetinin yeni demokratik bir anayasa yapımında topluma güven vermediği açıktır. Fakat bu bizim demokratik bir anayasa için mücadele vermemizi engellememektedir. Bu süreç açısında da durum benzerdir. Biz yeni mücadele hattımızı, Kürt halkının örgütlü gücüne, ideolojimize ve Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'a olan güven üzerinden şekillendiriyoruz. Bu güven bizi bugünlere taşıdı, özgür yarınlara götüreceğinden eminiz."
'Demokratik siyasetin yönü halkın kendi özgür yaşamını inşa etmesidir'
"Demokratik siyasetin bir diğer yönü ise halkın kendi özgür yaşamını inşa etmesidir" vurgusu yapılan açıklamada, "Demokratik Özerklik zaten bu özgür yaşamı inşa projesidir. Demokratik Siyaset toplumun kendi sorunlarını tartışarak kararlaştırması ve bunu eyleme dökmesi demektir. Demokratik Modernitenin güçlendirmesi çerçevesinde ele aldığımız demokratik siyasetin önünde en büyük engel olarak gelişen liberal yaşam formunu ve muhafazakarlaşma olduğunu ifade etmek istiyoruz. Bu açıdan demokratik siyaseti salt siyasi parti faaliyetleri olarak algılamamak gerekir. Biz demokratik siyaseti emek mücadelesinden sivil toplum alanından bağımsız görmüyoruz. Bu nedenle toplumun demokratikleşmesi için tüm toplumsal kesimlerle ortak zeminde mücadele etmeyi esas alıyoruz. Bu çerçevede demokrasinin dili olan kitle eylemselliklerini demokratik siyasetin ana öğelerinden biri olarak görüyoruz. Bu çerçevede yaklaşan 1 Mayıs'a Newroz ruhuyla katılım hem ortak demokrasi mücadele hattımızı hem de demokratik siyaset pratiğimizi gösterecektir" denildi.
'Mücadelemizi yükselteceğiz'
Demokratik siyasetin temel aktörlerinin kadın ve gençlik olduğu vurgusu yapılan açıklamada, kadın mücadelesi olmaksızın özgür bir yaşamdan bahsedilemeyeceği dile getirilirken, gençliğin örgütlülüğünün ise halkın özgür yaşam garantisi olduğu vurgulandı. "Halkın irade haline geldiği halk meclisleri, eşitlikçi yaşamın nüveleri olan komünler, demokratik siyasetin yaşam bulduğu sahalardır. Bu açıdan Demokratik Siyaseti, taleplerimizi pratik yaşamda hayata geçirme yöntemi olarak ele alıyoruz" diye belirtilen açıklamada, "Bu bakımdan anadilde eğitimden, halkın iradeleşmesine hiçbir hedefimizi gözardı etmiyor, Kürt halkının halk olmaktan doğan tüm haklarını demokratik zeminde elde etme için mücadeleyi yükselteceğimizi ifade ediyoruz. İdeolojimiz doğrultusunda bir yaşam örerken demokratik zemini esas alıyoruz. Yeni demokratik özgür yaşamı ancak ideolojik, politik, örgütlü yoğunlaşma ve yaşam tarzı ile gerçekleştirebiliriz" denildi.
"Kürt halkının demokratik çözüm sürecinde ulusal bir tutum edinmesini istememiz de paradigmamızın demokratik niteliğinden ileri gelmektedir. Bu nedenle Kürdistan'da yaşayan her kesimin etnisitesi, inancı, ideolojisi farklı olsa da ortak bir mekanizmada buluşması için çalışmalarımıza hız vermeyi uygun görüyoruz" şeklinde çağrının yapıldığı açıklamada, "Olağanüstü Genel Kurulumuz bu amaçla kararlaştırdığı Konferans çalışmasını kısa vadede en geniş katılımla gerçekleştirilmesinin önemini belirtmek istiyoruz. Özgürlük mücadelesinin kalıcı sonuçlar açığa çıkarması gereken; final süreci dediğimiz bir süreci yaşamaktayız. Böylesi bir sürecin başarısını sağlayacak bütün etkenleri zamanında, yerinde harekete geçirmek başarmak için şarttır. Bunun içinde bir bütün olarak hareket, halk, dostlar düzeyinde her yerde ortak bir planlama çerçevesinde koordineli yani bütünlüklü mücadele etmek gerekmektedir" diye belirtildi.
Açıklamada, kongrede alınan kararlar şu şekilde sıralandı:
"* Olağanüstü Genel Kurulumuz Paris katliamında şehit düşen üç kadın devrimci Sakine Cansız, Leyla Şaylemez, Fidan Doğan'a atfedilmiştir.
*Süreçle ilgili olarak DTK'nın ilgili bileşenlerinin iç ve dış diplomasi çalışmalarını artırması ve yoğunlaştırması kararı alınmıştır.
* DTK genel kurulu, başta AB ve ABD olmak üzere tüm uluslararası güçler ve devletlere, Türk devletiyle PKK karşıtlığı üzerinden kurdukları ilişkiyi gözden geçirme ve PKK'yi terör örgütleri listesinden çıkarması çağrısında bulunur.
*Demokratik Çözüm sürecinin ikinci aşaması temel olarak Kürt sorunun çözümü önünde engel yasaların değiştirilmesi ve kaldırılması şeklinde ilerlemelidir. TMK'nın kaldırılması, yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi, hazine yardımlarının adil bir hale getirilmesi, koruculuk sistemine son verilmesi gibi pratik adımlardan oluşan bir demokratikleşme paketinin hazırlanması gerekmektedir. Bu temelde etkin bir çalışmanın yapılması için acil olması nedeniyle belirlenen paketin sürekli gündemleştirilmesi için eylem ve etkinliklerin düzenlenmesi kararlaştırılmıştır.
* Tüm siyasi tutsakların özgürlüğe kavuşması için kampanyalar, mitingler gibi etkinlikler düzenlenmesi karar altına alınmıştır.
* DTK Genel Kurulu Amed E tipi cezaevinin müze yapılaması için eylemlerin yoğunlaşarak sürdürmesine karar altına almıştır.
* Tekirdağ'da 28. gününe giren açlık grevi için kitlesel yaygın eylemler yapılması çağrısında bulunulmuştur.
* DTK kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi temel görevi bilir ve tüm bileşenlerini kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi yükseltmeye davet eder. Özellikle son dönemde Siirt kadına yönelik şiddettin yoğunlaştığı bir yer olmuştur. Genel Kurulumuz bu noktaya özellikle dikkat çeker.
* Demokratik kurtuluş perspektifinin tüm toplumsal kesimlerle paylaşılacağı ve bu sürece dahil olmaları temelinde diyalog, işbirliği çalışmalarının yürütülmesi kararlaştırılmıştır.
*Süreci halkla tartışmak ve halkla sürece müdahil olmak için örgütlü olduğumuz en küçük birime kadar her alanda halk toplantılarının programlanması ve hayata geçirilmesini kararlaştırılmıştır. Bu halk toplantılarında Sayın Abdullah Öcalan'ın Newroz'da okunan mesajı, DÖKH'ün ara dönem sonuç bildirgesi ve DTK'nin olağan üstü kurulu sonuç bildirgesi temel perspektif olarak dikkate alınarak işlenecektir.
* Şehit düşüp yerleri bilinmeyen gerillaların, gözaltında kaybedilenlerin, faili meçhul cinayetlere uğrayanların ve toplu mezarların bulunması konusunda ailelere yardımcı olmak ve hakikatleri açığa çıkartmak amacıyla bir komisyonun DTK bünyesinde ve ilgili kurumların katılımıyla kurulmasını kararlaştırılmıştır.
* Müzakere sürecinin daha sağlıklı yürümesi, barışçıl rolünü daha etkin oynayabilmesi ve Kürt halkının temel taleplerinden biri olduğu için Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın öncellikle tüm kesimlerle diyalog kurmasının önünün açılması ve özgürlüğüne kavuşması için yapılan çalışmaları, eylem etkinliklerin sürekli hale getirilmesi karar altına alınmıştır.
*Barış umutlarının yeşerdiği KCK'nin ateşkes ilan ettiği bu süreçte askeri operasyonlar Genel Kurulumuzun yapıldığı bugün bile sürmektedir. Bu süreçte bir gerillanın kaybı veya siyasi bir polis operasyonunun DTK tarafından kabul edilmeyeceği Genel Kurulumuzca netlikle ifade edilmiştir. Bu nedenle olası bir geri çekilme sürecinde gerillaların geçişinde sorunları yerinde giderecek, müdahale edip, bu sürecin sağlıklı bir biçimde işlemesini sağlayacak, tüm yerel dinamikler ve sivil toplum örgütlerinden oluşacak 'Süreci İzleme Komitelerinin' kurulması karar altına alınmıştır.
* DTK Genel Kurulu Kürdistan'da inşa edilen karakol, cezaevi çalışmalarının ve koruculaştırma politikasının ivedilikle durdurulması gerekmektedir. Bu temelde başta kadın, gençlik hareketleri olmak üzere demokratik siyasetin tüm kurum ve bileşenlerini bu askeri işgal politikasını yaygın ve radikal bir şekilde protesto eden eylem ve etkinlikler yapılması çağrısında bulunur.
* Önümüzdeki dönemde halkımızın taleplerinin (başta anadilde eğitim, yerel ve kültürel özerklik, kültürlerin ve dillerin kendini yaşatma ve geliştirme hakkı, düşünce ifade ve örgütlenme özgürlüğü vb.) anayasal yansımalarını ve kendi önerilerimizi kamuoyu ile daha etkin paylaşmamız karar altına alınmıştır.
* Kürt sorununun demokratik çözümüne katkı sunmak amacıyla kurulmuş olan akil insanlar heyetine Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan ve KCK yönetimi başta olmak üzere, zindanlarda bulunan PKK'li tutsaklar ile de görüşme gerçekleştirmeleri, demokratik çözüm sürecinin gelişmesi adına bu dinamiklerin de yaklaşım ve değerlendirmelerini Türkiye kamuoyuna yansıtmaları çağrısı yapılması kararlaştırılmıştır.
*DTK Genel Kurulu zorla göçertilen herkesi kendi topraklarına dönmesi için çağrı kararı yinelemiştir.
* Köye dönüşlerle ilgili DTK ve ilgili kurumların bölge geneli çalışacak ve bu konuda yapılması gerekenleri dile getirecek, çıkan sorunlara çözüm arayacak 'Köye Dönüşleri İzleme Komitesi' kurma kararı alınmıştır.
* DTK bünyesinde Mezopotamya Ekolojik Hareketi kurma karar altına alınmıştır.
* Newroz'un sürece nasıl bir ivme kattığı göz önüne alınarak Türkiye ve Kürdistan'ın tüm bölgelerinde 'Demokratik Çözüm İçin Alanlardayız' şiarıyla büyük mitingler düzenlemesi karar altına alınmıştır.
* DTK Genel Kurulu tüm bileşenleriyle yeni dönemi başarıyla götürmek için örgütlülük düzeyini yükseltmeye ve örgütlülüğün toplumun en küçük birimine kadar taşırılmasını karar altına almıştır.
* 'Demokratik Kurtuluş Hamlesinde' başarının önemli bir etkeni ulusal birlik ve ortak demokratik tutumunun gelişmesi için 'Kuzey Kürdistan Demokratik Ulus' konferansının yapılması Genel Kurulumuz tarafından kabul edilmiştir.
* Sonuç olarak Paris'teki katliamın acıları hale yüreğimizde tazeyken bu katliamın halklarımızın eşit özgür bir arada yaşama umuduna yönelik ideolojik ve ulusal bir saldırı olduğu gerçeği karşısında Demokratik Çözümde ısrar mantığıyla Genel Kurulumuz toplanmıştır. Bu açıdan Genel Kurulumuzda yaşanan kararlaşma Paris Katliamına cevap olarak özgürlük iddiamızın zirveleşmesi anlamına gelmektedir. Bu bağlamda Genel Kurulumuzun kararları çerçevesinde sürece aktif katılacağımızı ilan ediyoruz." / Diha