Hrant Dink cinayetinde ihmali olduğu yönündeki raporlara rağmen, hakkında soruşturma açılmayan Güler, İstanbul'da 2007, 2008 ve 2009'da birçok kullanılan "orantısız güç" gündeme geldi, 24 Ocak 2013'ten beri İçişleri Bakanlığı döneminde ise 12 yurttaş polis kurşunlarıyla öldürüldü. Gezi Parkı direnişi sırasında polisin sert müdahalesiyle de gündeme gelen Güler, şimdi de yolsuzlukla suçlanıyor.
İstanbul Valisi olduğu dönemde, 2007 1 Mayıs'ından başlayarak İstanbul'u neredeyse zapt edilmiş bir şehre dönüştüren uygulamaların ilk elden sorumlusu olarak bilinen dönemin İstanbul eski Valisi Muammer Güler, 1 Mayıs'ın Taksim Meydanı'nda kutlanması yönünde ilk ciddi girişimin gündeme taşındığı 2007 1 Mayıs'ında İstanbul'da yaşamı felce uğratmasıyla hafızalara kazındı. Beşiktaş-Şişli-Taksim güzergahı başta olmak üzere "polis terörü" tüm şehirde etkisini gösterdi. 1 Mayıs hazırlıklarını Taksim Meydanı ve yakın çevresi ile sınırlı tutmayan, İstanbul'un il sınırlarında da önlem alan Güler, 1 Mayıs'ı Taksim Meydanı'nda kutlamak üzere diğer şehirlerden yola çıkan otobüslerde yer alan insanlara henüz İstanbul sınırlarından içeriye giremeden saldırılmasına karar verenler arasındaydı. Çok sayıda kişi, bu polis saldırıları nedeniyle yaralandı, bine yakın kişi gözaltına alındı. Polisin kullandığı biber gazı, bir yurttaşın da ölümüne yol açtı.
2008'de DİSK binasına gaz atılmıştı
AKP hükümetinin, 1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı'nda yapılması çağrılarına 2008'de de tehditle yanıt vermeyi sürdürmesi üzerine Güler, 1 Mayıs öncesinde gerilimi tırmandırmış, 1 Mayıs kutlaması için Taksim Meydanı'nı adres gösteren sendikalara suç duyurusunda bulunmuştu. "Orantılı güç kullanımı"nın ilk kez telaffuz edildiği 2008 1 Mayıs'ında, DİSK Genel Merkezi ve ÖDP İstanbul İl Örgütü binasına polis saldırısı düzenlenirken, Şişli Etfal Hastanesi Acil Servisi'ne gaz bombası atılması, turistlerin de polis şiddetinden payını alması, yazar Masis Kürkçügil'in bir polis tarafından tokatlanması, Vali Güler'e yönelik tepkilerin zirve yapmasına yol açan görüntüler olarak hafızalara kazındı. Güler, 1 Mayıs ertesinde yaptığı açıklamalarında, hastaneye atılan gaz bombası görüntüleri televizyon ekranlarında dönüp durduğu halde, bombanın atılmadığını, "düştüğünü" iddia ediyordu.
2009 yılında da 1 Mayıs'a müdahale
2009 yılı 1 Mayıs'ı ise, Vali Güler'in "makul sayı" icadına konu oldu. Güler, 1 Mayıs öncesi düzenlediği bir basın toplantısında "makul sayı"nın bin ile bin 500 olduğunu söyleyerek, Taksim'e çıkmaya kararlı sol parti, sendika ve örgütlere yönelik tehditlerini sürdürmeye devam etti. Orta yol arayışının bir ürünü olan "makul sayı" hesabı tutmayınca, AKP hükümetinin ve sadık valisinin kararı yine şiddet kullanmaktan yana oldu.
2009'da gaz stokları tükendi
Güler, 200 IMF ve Dünya Bankası protestolarına devletin biber gazı stoklarını boşaltmasıyla tanınıyor. 2 gün boyunca süren olaylar sırasında Taksim ve Beyoğlu'nun adeta ablukaya aldıran Güler'in icraatı sonucu 190 kişi gözaltına alındı, onlarca kişi yaralandı ve kentte iki gün gaz bulutları eksik olmadı. Protestolar sonucunda 70'den fazla kişi tutuklanırken, Güler ise, "İş çığırından çıktı" demekle yetindi.
Hrant Dink katledildi
Dşzğ Gazeteci Hrant Dink de, Güler'in yönettiği İstanbul'da şehrin merkezinde, tüm istihbarat birimlerinin bilgisi dahilinde arkasından vurularak öldürüldü. Öldürülmeden kısa bir süre önce Dink'in istihbarat görevklileri tarafından çağnlıp tehdit edildiği yer İstanbul Valiliği idi. Vali Güler, Hrant Dink cinayetinde ve önü kapatılan soruşturmada "ihmali" bulunan 31 devlet görevlisinden biri. Dink ailesinin avukatları ve Hrant'ın arkadaşları Güler hakkında soruşturma açılmasını istemiş, ancak bu soruşturmanın açılmayacağı açıklanmıştı. İstanbul Valiliği'nden Kamu Düzeni ve Güvenliği Teşkilatı'nın başına getirilen Güler, sonrasında da AKP'den Mardin milletvekili seçildi.
Yargıtay Güler hakkında soruşturma açmıştı
Hrant Dink cinayetinde hakkında onca iddiaya rağmen soruşturma açılmayan Güler, AKP ile kol kola yürümeyi de devlet memuru olmasına rağmen hiçbir zaman ihmal etmedi. İstanbul Valiliği makamına oturtan AKP hükümetine minnetini sergilemekten hiç çekinmedi ve İstanbul Valiliği görevi süresince partizan bir portre çizdi. AKP propagandası yapılan bir kitapçığın, yetki alanındaki İstanbul İl Özel İdaresi tarafından basılmasına göz yumduğu ve bu kitapçığa önsöz yazdığı için Vali Güler'e hakkında Yargıtay tarafından soruşturma da açıldı.
İçişleri Bakanlığı döneminde 12 yurttaş katledildi
Güler'in AKP'den milletvekili seçilmesinin ardından 24 Ocak 2013 tarihinde İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in yerine getirildi. Güler'in bakanlığı döneminde de birçok katliam, polis şiddeti ve hak ihlalleri yerini korudu. Kürt sorununun demokratik çözümünün tartışıldığı 2013 yılının ilk 9 ayında Şahin Öner (19) zırhlı polis aracının çarpması sonucu, Murat İzol, Sinan Saltıkalp, Medeni Yıldırım, M. Reşit İşbilir, Veysel İşbilir ve Bemal Tokçu ise asker ve polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi. Gezi direnişinde polis orantısız güç kullanırken, Abdullah Cömert, Ahmet Atakan, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş ve Ali İsmail Korkmaz polis müdahalesi sonucu yaşamını yitirdi, 8 bini aşkın kişi yaralandı, 4 bin 900 kişi gözaltına alındı. Siyasi operasyonların 11 aylık bilançosunda ise, bin 431 kişi gözaltına alınırken, yıl içerisinde 700'ü aşkın tutsak sürgün edildi.
Yolsuzluğa da bulaştı!
Fethullah Gülen cemaati ile AKP hükümeti arasında bir süredir özel dershanelerinin kapatılması konusunda yaşanan kavga, 17 Aralık'ta düzenlenen operasyonla yeni bir boyut kazandı. AKP-cemaat kavgasının büyümesi üzerine aralarında AKP'li Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Çevre Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın çocukları, İstanbul'un birçok bölgesine yaptığı dev inşaat projelerinin sahibi müteahhit Ali Ağaoğlu, Ebru Gündeş'in eşi Reza Zarrab ve Bakanlık bürokratlarının da bulunduğu 50'yi aşkın kişi gözaltına alındı. Operasyonun ardından, ayrıntılar da ortaya çıkmaya başladı. Bakanların çocukları ve bürokratların da karıştığı yolsuzluk yaptıkları sızmaya başladı. İddialar arasında Bakan Güler'in rüşvet aldığı iddiasının yanı sıra Güler soruşturmayı sızdırdığı bu sebeple operasyonun planlanan tarihten öne çekildiği belirtiliyor. Operasyonun kilit isimlerinden Reza Zerrab'ın "Yakınlarının Türk vatandaşlığına geçmesi", "Trafik uygulamalarında durdurulmaması için koruma tahsis etmesi", "Çin'deki paravan firmalarının oradaki bankalarla sıkıntıların giderilmesi için İçişleri Bakanı sıfatıyla Referans Mektubu yazılması", "Usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi" gibi işlemler karşılığında İçişleri Bakanı Muammer Güler'e 20 milyon dolar rüşvet verdiği iddia ediliyor.
Soruşturma dosyasında İçişleri Bakanı Muammer Güler'e verilen rüşvetlerin Güler'in oğlu Barış Güler'e teslim edildiği belirtiliyor. Soruşturma dosyasında Bakan Güler ve oğlu arasında rüşvet alımına dair telefon görüşmelerinin dahi yer aldığı iddialar arasında. Soruşturma dosyasına yansıdığı iddia edilen telefon görüşmeleri dökümlerine göre, Bakan Güler'in Zerrab hakkında bir ihbarda bulunan Emniyet Müdürü'ne ağır hakaretlerde bulunuyor. Bakan Güler'e dair bilgilerin basına sızmasıyla birlikte, Güler'in İçişleri Bakanlığı'ndan istifası da gündeme geldi. Güler'in önümüzdeki günlerde ne yapacağı ise, henüz netlik kazanmazken, sicili kabarık olan Güler'in dosyasına yolsuzluk ve rüşvetin eklenmesiyle, devletin karanlık ilişkilerini yürüttüğü yorumları da yapılmaya başlandı./Diha
Dün gaz ve şiddet, bugün yolsuzluk
Dün gaz ve şiddet, bugün yolsuzluk
Yüksekova Güncel Yüksekova Güncel
Güncel
Diğer iki bakanın oğlu ilem birlikte kendi oğlu da Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınan ve 20 milyon dolar rüşvet aldığı iddia edilen İçişleri Bakanı Muammer Güler'in sicili hayli kabarık.