Yüksekova Güncel

Kadın gazeteciler: Barış ve müzakereler eşitler arasında yapılır

Güncel

Gazeteci Mehveş Evin, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrının barışçıl bir mesaj olduğunu ifade ederken, gazeteci Banu Güven ise, barış ve müzakerelerin eşitler arasında yapılabileceğine işaret etti. Gazeteci İnci Hekimoğlu da, sürecin sekteye uğraması durumunda faturanın Kürtlere çıkarılacağını söyledi.

 PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Diyarbakır Newroz'unda okunan çağrısını ve başlatılan "barış süreci"ni değerlendiren kadın gazetecilerden Milliyet gazetesi köşe yazarı Mehveş Evin, erkek gazetecilere oranla kadın gazetecilerin barış sürecini daha çok önemsediğini ve sürece inandıklarını söyledi. Gelinen noktada hala yetersizliklerin olduğunu ifade eden Evin, "Barış gazeteciliği kavramı maalesef erkek egemen dünyanın içinde biraz zor oluyor. Bu hepimizin hayatını birebir ilgilendiren bir şeydir. Barışı istemek sadece bakalım hükümet ne yapacak biz de ona göre pozisyon alacağız demek değil. Gerçekten inisiyatif alarak bir takım sözler söylemenin, barışçıl yolla söylemenin yolları var. Bir sürü tecrübe var, Güney Afrika ve İrlanda gibi" dedi. Barışa tanınan bu şansın kaçmaması için kadın gazetecilere büyük rollerin düştüğünü söyleyen Evin, "Ne yazık ki bütün basın yayın organlarında erkek egemenliği var. Bütün kesimlerle teması kaybetmeden bütün kapıların zorlanması gerekiyor" dedi. 

'AKP'nin bu süreci tek başına götürmesi endişe verici'

PKK Lideri Öcalan'ın Newroz çağrısını barışçıl bir mesaj olarak değerlendiren Evin, "Bence Türkiye halklarının eleştiri bulabildiği bir metin değildi. Çağrı aslında herkesin gönlünde olan barışı söylüyordu. Özellikle helalleşme ve birlik olma mesajının Öcalan tarafından verilmesi bence çok önemliydi. Toplumun bütün kesimleri için, Türkler için, Kürtler için, kadınlar için, erkekler için çok önemli bir mesajdı. Çok güzel bir ivme yakalandı. Bunu bozmamak için çok ciddi bir sürece giriyoruz ve bu bir günde olmayacak. Zaman alacak, sabır isteyecek buna hazırlıklı olmamız lazım" diye konuştu. AKP'nin bu süreci tek başına götürmesinde sakıncaları olduğunu ifade eden Evin, "Meclis'te farklı sesler var bunu herkes kabul ediyor. Ama bu sürece herkes itirazlarıyla beraber dahil edilmelidir. Meclis'te gündeme geldiği zaman çok tartışmalar olacak. Bunları bastırmak yerine gerçekten demokratik bir süreç içinde bir yol haritası çizilecekse bunu mümkün olduğunca beraber yapmamız, ben karar verdim oldu demek yerine dahil etmek gerekiyor" dedi. 

Güven: Barış ve müzakere eşitler arasında yapılır

Kadınların bu sürecin öznesi olmasının çok önemli olduğuna dikkat çeken bir diğer gazeteci Banu Güven ise, "Kadınlar politika yapmakta. Eğer barış yapılacaksa o barışın içinde belirleyici olmakta hak sahibidir. Ben birey olarak buna katkıda bulunmak isteyenlerdenim. Gazeteci olarak da bizim vazifemiz nesnel olarak hadiselere yaklaşmaktır. Barışa da öyle yaklaşmayı başarabilmek gerekiyor" dedi. Her hangi bir siyasi tarife ve resmi politikaya takılmadan kalıcı barışın koşullarının yaratılması gerektiğinin altını çizen Güven, barış ve müzakerenin eşitler arasında yapılabileceğini ve bu süreçte de tarafların eşitlenmesi gerektiğine vurgu yaptı. 

'Hükümet daha etkili bir açıklama yapabilir'

Kalıcı bir barışın sağlanmasının koşullarına değinen Güven, "Kadınların, özellikle Kürt siyasi hareketinde bütün hareket tarihi boyunca çok ciddi başarılar elde etmiş ve büyük bedeller ödemiş kadınların, sesinin duyulması ve belirleyiciliğinin olması gerekmektedir" dedi. Kürt siyasetinde kadınların daha etkin olduğunu belirten Güven, "Barışın toplumsallaştırılması çok anahtar bir kavram ve ihtiyaçtır. Bunun kadınların çok etkin olabileceği, farklı farklı kadın örgütlerinden kişilerin bir araya gelmesiyle barışı toplumsallaştırılabileceğine inanıyorum. Gazeteciler olarak da artık hükümet de bu olayı meşrulaştırdığına göre bugüne kadar endişesi olan kim varsa daha cesur, daha geleceğe yönelik bir dil kullanabilir" dedi. Newroz'da yapılan çağrıyla eşdeğer bir çağrının hükümet tarafından da yapılmasının süreci ciddi anlamda olumlu etkileyeceğini ifade eden Güven, "Çağrının ardından Hollanda'da olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı açıklamasında 'görüşlerimiz örtüşüyor' demişti. İki kelimeden oluşuyordu; ama insanlar üzerinde çok etkili bir açıklamaydı. Daha etkili bir açıklama yapılabilir" dedi. Silah bıraktırıp sınır dışına göndermeyle barışın sağlanmayacağının altını çizen Güven, "İnsanlara iyi bir gelecek çizmek gerekiyor. Ankara'nın zihnindeki barışı biraz daha kavramsallaştırmasını ve içini doldurmasını istiyorum. Geri çekildi, silah bırakıldı peki sonra ne olacak? Bir gazeteci olarak ben bunu daha çok merak ediyorum" dedi.

Hekimoğlu: Barış bütün halklar arasında olmalı


Öcalan'ın çağrısının çok iyi hazırlandığını belirten Jineps gazetesi köşe yazarı İnci Hekimoğlu ise, "Mesaj toplumun tüm kesimlerine mesaj verme kaygısıyla yazılmış. Bir Çerkez olarak kurucu unsur, Çanakkale ve İslam kardeşliği vurgusu pek çok insan gibi beni de rahatsız etti. Ama kendisiyle yüz yüze görüşme şansımız olmadığı için bu mesajı bütününe bakarak değerlendirmeyi tercih ediyorum. Mesajın her kesime verilmiş bir mesaj olduğunu düşünüyorum" dedi. Devletin Öcalan'ı muhatap olarak alması ve mesajın tüm kitleler ulaşmasına zımnen de olsa yol açmasının önemli bir unsur olduğunu dile getiren Hekimoğlu, "Bir Çerkez, kadın ve gazeteci olarak endişelerim var. En önemlisi barışın sadece Kürtler ve Türkler üzerinden algılanıyor olması. Çünkü bu resmi tarih her ne kadar devlet tarafından yanlış ve yanıltıcı bilgilerle dolu olsa da biz biliyoruz ki kimliği baskı altına alma noktasında Çerkezlere de elinden geleni yapmıştır. Dolayısıyla Çerkezlerin ve bu coğrafyada yaşayan diğer halkların eğer demokratik bir toplum içinde gerçekleşirse barışın olabileceğini düşünüyorum" diye konuştu.

'Süreç sekteye uğrarsa fatura Kürtlere çıkarılır'

"Sürecin, bir barış sürecinin akması gerektiği gibi akmadığını görüyoruz" diyen Hekimoğlu, sürecin sabote edilmesi durumunda bütün faturanın Kürtlere çıkarılacağını savundu. Hekimoğlu, "Bu süreçte bazı kalemler ve kanaat önderleri tarafından yaratılan algı sonucunda sürece dair bir pürüz çıkarsa bütün maliyeti Kürt cephesine yığmak, faturayı onlara çıkarmak ve buradan da Kürt ve Türk halkı üzerinde bir bölünme yaratmak gibi bir plan muhtemelen Kürt siyasi hareketi tarafından da dikkate alınıyordur. Kürt halkının taleplerinin ve barışın bu kadar meşruiyet kazandığı bir sürecin sekteye uğraması halinde doğacak hayal kırıklığının faturası kime çıkarsa çıksın aslında tüm topluma çıkacaktır. Öncelikle kadınlara çıkacağını biliyoruz o yüzden de hakikaten endişeliyim" diye belirtti. DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.