Çocuklarının bulunması için mücadele eden anneler ve babalar, Galatasaray Meydanı'nda yaşlanırken, babalarının bulunması için mücadele eden çocuklar da o meydanda büyüdü. 105 yaşındaki Berfo Ana da, 12 yaşında babasını aramaya başlayan Deniz Gülünay da, hem mezarların bulunmasını hem de kayıpların hesabının sorulmasını istiyor.
Cumartesi Anneleri, Arjantin cunta yönetiminin işkencede yok ettiği çocuklarını bulmak için Plaza De Mayo Meydanı'nda çocuklarının akıbetini soran Plaza De Mayo Anneleri'nden esinlenerek, 27 Mayıs 1995 tarihinde Galatasaray Meydanı'na gelerek, ilk eylemlerini gerçekleştirdi. 20 Mart 1995'de Gazi Katliamı sonrasında evinden çıkan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Hasan Ocak'ın cansız bedeninin bulunmasıyla 27 Mayıs 1995'de anneler her Cumartesi 12.00'de ellerinde kırmızı karanfillerle "Failleri belli kayıplar nerede?" pankartı açarak, oturma eylemi yaptı. Bin 500 kaybın olduğu Türkiye'de sadece çocuklarını arayan anneler değil, eşlerini arayan kadınlar, babalarını arayan çocuklar da Galatasaray'da "adalet" aramaya başladı. 12 Eylül darbe dönemi sonrası artan faili meçhul ve gözaltında kayıplar için Galatasaray Meydanı'na gelen anneler, yaptıkları hemen her eylemde polisler tarafından darp edilip, gözaltına alındı. En don 13 Mart 1999 tarihinde polisin uyguladığı sert müdahalenin ardından eylemlerine ara veren Cumartesi Anneleri, 31 Ocak 2009 tarihinde yeniden Galatasaray Meydanı'ndaki yerini aldı. Galatasaray Meydanı'na gelen kayıp yakınları, çocukları, eşleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve kaybedenlerden hesap sorulması için yıllarca mücadele verdi.
Berfo Ana hasta yatağında anneleri hesap sormaya çağırıyor
Kayıplarını arayan acılı annelerin sesi olan, annelerin simgesi haline gelen isimlerden biri 105 yaşındaki Berfo Ana. 13 Eylül 1980'de Kars'ın Göle ilçesindeki evinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Cemil Kırbayır'ın annesi Berfo Kırbayır, 32 yıldır verdiği mücadelesini hiç bırakmadı. Geçen yıl Meclis İnsan Hakları Komisyonu Cemil Kırbayır ile ilgili olarak yürüttüğü soruşturmada, "gözaltında işkence gördüğü, işkence sonucu hayatını kaybettiği ve cesedinin sorgulamaları yapan kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığı" yönünde belirlemede bulunmasına rağmen Kırbayır'ın cenazesi halen bulunmadı. Berfo Ana ise her konuşmasında gözü yaşlı şekilde, kapının önünde bir gün oğlunun geleceğini anlatıyordu. Yaşı çok ilerlediği için artık aktif olarak eylemlere katılamayan Berfo Ana, Ankara'da görülen 12 Eylül darbecilerinin yargılandığı davaya ise ambulansla giderek, darbe sorumlularından hesap sordu. Sağlığı kötü olduğu için artık yatağından çıkamayan Berfo Ana, söylediği her cümlede dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e olan öfkesini dile getiriyor. Bağırsakları delinen ve mide kanseri olan Berfo Ana, isyan edercesine yaşadıklarını anlatıyor. Gözyaşları dahi kuruyan Berfo Ana, tüm annelerin çocuklarının katillerinden hesap sormasını istiyor.
'Ben anayım'
Oğlunun kaybolduğu dönemde Genelkurmay Başkanı olan Kenan Evren'in tüm gücüne rağmen bir anne olarak kendisi kadar güçlü olamayacağını "Ben anayım" diyerek, hasta yatağından anlatmaya çalışan Berfo Ana, "Evren deliğe de girse ben onu bulurum. Kulağındaki pamukları da çıkarsın. Ben anayım. Devlet bilmiyor mu kime ne ettiğini. Devlet bilir. Ben onu affetmem o benim çocuğumu nasıl öldürdü. O beni yataklara koydu. Evren kulaklarına pamuk koydu, beni duymamak için. Ben açarım o kulakları ben anayım" diyor. Son nefesini verinceye kadar Evren'i affetmeyeceğini söyleyen Berfo Ana, "Sabahlara kadar kapılarda çocuğumu bekledim. Çocuğumu versinler bana. Çocuğumun cenazesi tabutu gelecek" dedi. Cumartesi günü meydana gelmeye çalışacağını söyleyen Berfo Ana, "Ben yataktayım gelemiyorum. Gelebilirsem gelirim. Anneler çocuklarının peşini bırakmasın" çağrısında bulundu.
'Önce oyun sandım sonra anladım'
105 yaşındaki Berfo Ana'nın da, babası kaybedildiğinde daha 8 yaşında olan Deniz'in de mücadelesi ve talebi aynı. Deniz Gülünay, 1992'de kaybedilen babası Hasan Gülünay'ın bulunması için 12 yaşında Galatasaray Meydanı'nda oturmaya başladı, polislerden jop yedi, gözaltına alındı. Galatasaray Meydanı'nda 17 yılını geçiren ve orada büyüyen Deniz ve arkadaşları da Cumartesi Çocukları olarak meydandaki yerini aldı. Babası gözaltına alındığında ilkokul birinci sınıf öğrencisi olan Deniz Gülünay, önce yaşadıklarını birer oyun yerine koyarken, zamanla babasının kaybolduğunu ve bir daha geri gelmeyeceğini anlamaya başladı. Annesinin kendisini ve 3 kardeşini "Babanızın işi var gelecek" diye oyaladığını anlatan Gülünay, polislerin evlerine baskın yaptığında henüz 8 yaşında olmasına rağmen gözaltına alındığını söyledi. Sürekli annesine babasını sorduğunu anlatan Gülünay, "Annem gözaltından çıktıktan sonraki sabah bir gazete aldı ve çok ağladı. Üç gün bekledik evde. Babam gelmeyince anneannemin evine gittik. Babamın işyerini birisi aradı 'Hasan Gülünay gözaltına alındı onunla ilgili bir şey yapın' dedi. O telefondan sonra annemler girişimlerde bulundu. Babamın kayboluşunun 55. gününde ben, annem ve dayım meydanlarda açlık grevi başlatmıştık. Ben o dönemi çok hatırlamıyorum; ama bana anlatıldığı için artık hepsini biliyorum. Emniyet Müdürü, babamın gözaltında olduğunu ve işkence gördüğünü önce kabul ediyor; olay basına yansıyınca bu sefer reddediyor. Polisler evimizi basıyor. Bize ilk başlarda oyun gibi geliyordu. Meydanlara çıkıp slogan atıyorduk. Çok sonradan anladık yaptığımızın ne olduğunu. Babamın uzun süre 'işi var o yüzden gelmiyor' diye biliyorduk. 55'inci günlerde biz Taksim'de eylem yapıyorduk; ama ben parka gider gibi gidiyordum" dedi.
'Babamı öldürenlerden nefret ediyordum'
Gülünay, 55'inci günden sonra artık gerçeği anlamaya başladığını ve bunu yavaş yavaş kabullendiklerini söyledi ve şunları belirtti: "Küçük yaşta polise karşı bir kinim vardı. Polisleri gördüğümde onlara küfür ediyordum çünkü bana göre onlar babamı elimden alan kişilerdi. Cumartesi eylemleri başladığında ben 12 yaşındaydım. Annemle beraber gidiyorduk. Annemle beraber gözaltına alındım. Babamı öldüren insanlardan önce nefret ediyordum 12 yaşından sonra devletin polisi maşa olarak kullandığını anladım. Gazeteci Metin Göktepe vardı o dönemlerde. Hep Cumartesi Anneleri eylemlerini takip ediyordu, benimle hep oyun oynuyordu. Göktepe'nin gözaltına öldürüldüğünü duydum, ondan sonra biraz daha anladım devletin insanları öldürdüğünü."
'Babamın mezarı olmadığını anlatamazdım'
Eylemlerde polislere çok kinli baktığını söyleyen Gülünay, "Hatta bir polis bana 'Bize çok kötü bakıyorsun. Neden böyle bakıyorsun' demişti. Ben de ona 'Siz benden bir can aldınız ben de alacağım' demiştim. Tek amacım babamın öcünü almaktı. Ama sonra fark ettim sadece benim babam değil hesabı alınması gereken birçok can olduğunu. Cumartesi eylemine gide gide bir sürü hikaye duydum. Artık orası bir aile oldu bizim için. Orada koskoca bir aile var; ama hepsi parçalanmış aileler. Başta hep babam gitmeseydi, böyle olmayacağını düşünüyordum. Bizi sevmiyor ki, gitti diye düşünüyordum. Sonra fark ettim. Okulda arkadaşlarım, 'babanı ziyarete gidelim' diyorlar ben 'mezarı yok' dediğimde çok şaşırıyordu. 'Babam devrimciydi. Devlet babamı öldürdü' diyordum; ama kimse inanmıyordu. 'Babam yok mezarı da yok' diyordum onlara tuhaf geliyordu. Babam her sabah bizi uyandırıp, öper öyle işe giderdi. Muhtemelen son gün de bizi öpüp çıkmıştır; ama bizi uyandırmadı. Babalar normalde çocuklarına kıyamaz, kaldıramaz; ama babam her sabah bizi kaldırıp, öpüp öyle gidiyordu. Oradakilerin hepsi benim annem, babam, kardeşimdi. Oraya gittiğimde o günü tekrar tekrar yaşıyordum. O yüzden uzun süre o meydana gidemedim. Ama şimdi aştım tekrardan gitmeye başladım. Hep kendime, 'keşke o dönem yaşım biraz daha büyük olsaydı bir şeyler yapsaydım' diyorum. Biz biraz daha büyük olsaydık bir şeylerin ucundan tutardık" diye konuştu.
'O meydan bizim'
Babasının sadece bir mezarı olması için değil, hesap sormak için Galatasaray Meydanı'na geldiğini anlatan Gülünay, "Sen onu benden aldın; ama ben buldum, mesajı vermek istiyorum. Katledenler cezalandırılıncaya kadar biz de rahatlama olacağını düşünmüyorum. Galatasaray Meydanı'ndan geçtiğimde yanımda kim varsa hep diyorum burası bizim yerimiz bizim meydanımız. O meydana gittiğimde kendimi çok rahat hissediyorum. Orası bize alışkanlık oldu. Hesap sorduğumuz meydan oldu. Hayatımın ilk gözaltısı, ilk eylemi orada başladı. Cumartesi Anneleri'ne duyarlılığın çok olması gerekiyor. Çok kayıp var, ama gelen az. O meydanı Cumartesi Anneleri kazandı" diye belirtti. DİHA
'katiller nerede'
'katiller nerede'
Yüksekova Güncel Yüksekova Güncel
Güncel
17 yıldır kayıplarını arayan Cumartesi Anneleri yarın 400. kez Galatasaray Meydanı'nda biraraya gelecek.