'Kongre bir an önce düzenlenmeli'
'Kongre bir an önce düzenlenmeli'
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın "Demokratik İslam Kongresi" çağrısını değerlendiren Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, kongrede "Nasıl bir İslam ve toplumsal barışı nasıl geliştirebiliriz?" sorusunun yanıtlarının aranması gerektiğini ve bu sorular ışığında kongrenin Ortadoğu için bir dönüm noktası olabileceğini dile getirdi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın El Kaide, El Nusra gibi grupların saldırılarına ve İslam ile bağlantılı olmayan tutumlarına karşı Hz. Muhammed'in Medine Şûrası çalışmaları ve Şeyh Said'in mücadele ruhuna işaret ederek, Diyarbakır'da toplanmasını önerdiği "Demokratik İslam Kongresi"ne dair tartışmalar devam ediyor. Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAY-DER) Başkanı Mehmet Şimşek, DİAY-DER yöneticilerinden Ekrem Baran ve Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu kongreye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Öcalan'ın işaret ettiği Medine Şurası'nın Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye gittiğinde, yaşayan halklar ve gruplar ile bir barış antlaşması çalışması olduğunu ve bunun da toplumsal bir sözleşme olarak nitelendirilebileceğini belirten Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, bu sözleşmeye sadece Müslümanların değil Medine'de yaşayan tüm diğer dini inanç gruplarının da katıldığını söyledi. Bekaroğlu, sözleşmenin bugün toplumlar arası anlaşmazlıkların önüne geçilmesine de ciddi ışık tutabilecek bir ruhunun olduğunu belirterek, sözleşmenin "birlikte yaşam sözleşmesi" olduğunu da ifade etti. Bekaroğlu, 1400 yıl önce yapılan bu sözleşmenin bugünün birçok sorununa da ışık tuttuğunu aktararak, "Aslında sözleşme bugün çağdaş, ileri, liberal, demokrasi denilen demokrasilerin tıkanma noktasına da ışık tutan bir sözleşmedir" dedi.
Medine Sözleşmesi'nin bir ihtiyaç sonucu ortaya çıktığının altını çizen Bekaroğlu, "O dönemde yüz yıllarca kabileler arası savaş devam ediyordu. Medine halkı artık bu çatışmalardan bunalmıştı artık. Ve peygamberi hakem kabul ederek bir Medine sözleşmesi yaptılar. Bugün de insanlar bunalmıştır. Türkler, Kürtler, Araplar, Farslar ve Ortadoğu'da yaşayan bütün inançlar ve halklar yaşanan savaşlardan dolayı bunalmış durumda. Dolayısı ile insanların bu gün daha çok güvenlik, adalet ve özgürlüğün içinde yer aldığı bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç vardır" dedi.
'Kongre çağrısını çok anlamlı buluyorum'
Bekaroğlu, "21 Mart'taki açıklama da birlikte yaşamaktan bahsediyor. Bu mesajında ise birlikte yaşamanın yolu olarak Medine Sözleşmesi'nden bahsediyor. Birlikte yaşamanın yollarını bulmaya çalışırken Medine Sözleşmesi bizim için çok büyük bir belgedir. Bu Müslümanlığa çok güçlü bir göndermedir. Bunun için ciddi bir anlamda 'demokratik bir İslam nasıl olmalı ve toplumsal barışı nasıl getirebiliriz?' sorularını bu kongrede tartışmalıyız. Bu tartışmalar Kürt siyasi hareketi için de Ortadoğu için de dönüm noktası niteliğinde önemli bir karardır" diye konuştu.
Binlerce yıldır dilleri, kültürleri yasaklanmış Kürtler adına 30 yıldır mücadele yürüten bir örgütün liderinin böyle bir çağrı yapmasının hem Türkiye için hem de bölge için bir fırsat olduğunu aktaran Bekaroğlu, "Öcalan'ın bunu güçlü bir şekilde söylediği kanaatindeyim. Bu kongrenin toplanması gerekiyor. Bunu yaparken de sistematik bir şekilde yapmak gerekiyor. Bende bu kongreyi önemli buluyor ve destekliyorum" dedi.
'Kongre radikalleşmiş İslam'a bir cevaptır'
Kongre çağrısını anlamlı ve önemli bulduğunu belirten Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu ise, yaşadığımız coğrafyada İslam'ın ciddi anlamda siyasallaşması ve radikalleşmesi ile karşı karşıya olunduğunu söyledi. Savaşların son dönemde inançlar ve mezhepler çerçevesine oturtulmaya başlandığını belirten Kenanoğlu, "Radikalleşmiş İslam'ın bir kesimi ciddi anlamada katliam uygulamaya başlıyor. Bunu yaparken de İslam adı altında yapıyor. Bu anlamda kongrenin bütün bunlara cevap verecek şekilde, radikal İslamcı olarak kendini tanımlayanların bu yüzünü açığa çıkarıp bertaraf edecek" dedi. Kongrede İslam'ın barış dini ve kardeşlik yüzü olduğuna inanan kesimlerin biraraya gelmesi gerektiğinin altını çizen Kenanoğlu, "Bölge zengin bir inanç yapısına sahip bir bölge. Birçok din ve dinlere bağlı mezhepler var. Bu konferans tabi ki İslam'ın kendisi içindeki çelişkilerini ya da kendi içindeki radikal unsurları ortaya çıkaran bir durum ile kalmaması gerekir. Diğer taraftan bölgede yaşayan bütün inançsal kesimi Êzidisi, Süryanisi, Keldanisi, Alevisi ile bütün Ortadoğu coğrafyasında yaşayan inançsal kesimlerin kendi inandıkları şekilde yaşadıkları topraklarda kalmaya ve yaşamaya devam etme güvencesi olması gerekiyor. Böyle olursa anlamlı olur" diye konuştu.
'Kongre bir an önce düzenlenmeli'
DİAY-DER Başkanı Mehmet Şimşek ise, Kuran'da "Birlikte olun, beraber hareket edin, birbirinizden ayrılmayın" diye belirtildiğini ifade ederek, "Bu çağrı Kürdistan şeyhleri ve âlimlerinin birlikteliklerini oluşturmaları içindir. Şêx ve mellelerimiz bu çağrıya kulak vermeli, hak ve gerçekleri halkımıza iletmelidir" dedi. Rojava'da Kürtlere karşı İslam adı altında bir katliamın yapıldığını vurgulayan Şimşek, "Demokratik İslam Kongresi'nin bir an önce düzenlenmesi için elimizden gelen bütün her şeyle seferber olup, yardımcı olacağız. Bütün bu nedenlerden dolayı biz bu çağrıyı yapan Sayın Öcalan'a derin teşekkürlerimiz sunuyoruz" dedi. DiAY-DER Yöneticisi Ekrem Baran ise, "Gerçekten çok yerinde bir çağrıdır. Çünkü Ortadoğu'da İslam dini kendi gerçekliğini bulamadıkça, bu savaş ve çatışma durumu devam edecektir. Bugün bazı zalim çevreler ortaya çıkıp İslam adına bir kirlilik ortaya koyabiliyor" dedi. Kongre için önemli olan hususun bütün inanç ve halkların bu kongre çatısı altında bir araya getirilmesi olduğunu belirten Baran, "Biz cemaatler ve tarikatlara girmiş, şahsi ve koltuk menfaatleri peşinde koşan bütün Kürtlere, şêxlere, seyîdlere, mellelere sesleniyoruz; gelsinler gerçek İslam dininin ve mazlumların yanında yer tutsunlar ve zalimlerden uzaklaşsınlar" dedi. DİHA