Yüksekova Güncel

Roboskî'den yükselen çığlık

Güncel

Roboskî Katliamı'nda kardeşi ve 11 yakın akrabasını kaybeden Veli Encü hakkında Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "kamu görevlisine basın yoluyla hakaret ettiği" gerekçesiyle iddianame hazırladı.

Hakkında hazırlanan iddianameye tepki gösteren Veli Encü, "Ben anlamış değilim bizi bir kaç kere daha katledebilirsiniz ya da kisvesi ne olursa olsun davalarınız bizi kaç kere daha katledebilir. Bunun adına birileri barışmak diyorsa, bu kocaman yalandır. Sesimizi duyun artık" dedi. 

Şırnak'ın Uludere ilçesi Roboskî (Ortasu) köyünde 28 Aralık 2011 tarihinde TSK uçaklarının gerçekleştirdiği bombardımanda kardeşini ve 11 yakın akrabasını kaybeden Veli Encü hakkında Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "kamu görevlisine basın yoluyla hakaret ettiği" iddiasıyla iddianame hazırlandı. Savcılık tarafından hazırlanan ve Uludere Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamede, şunlar kaydedildi: "Yukarıda kimlik bilgileri verilen şüphelinin 20.01.1013 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2012/602 nolu dosyasında örgüt propagandası yapmak suçu nedeni ile ifadesinin alındığı, bunun üzerine şüpheli firatnews.com isimli siteye vermiş olduğu röportajında ve kendisine ait facebook sayfasında yazmış olduğu yazısında, gerekçe söylenmemesine rağmen, Cumhuriyet Savcısı olan müştekinin kendisine hitaben 'neden orada burada konuşuyorsunuz, sesinizi keseceksiniz' ayrıca 'Uludere olayında sadece eli silah tutan kişilerden şikayetçi olaydınız bu olay çözülürdü, ancak siz siyasilerden de şikayetçi oluyorsunuz' şeklinde sözler söylediğini belirterek iftirada bulunduğu, bunun yanında 'Savcı kimin avukatlığına soyundu… her zaman yapılan işgüzarlık' şeklinde müştekinin onur ve saygınlığını zedeleyecek ifade ve isnatlarda bulunmak suretiyle de basın yoluyla hakaret suçunu işlediği anlaşılmakla, şüphelinin mahkemenizce yargılamasının yapılarak, eylemine uyan yukarıdaki sevk maddeleri uyarınca cezalandırılması kamu adına talep ve iddia olunur." 



'Devlet acımızı bine katlamaya devam ediyor'

Hakkında hazırlanan iddianameye ilişkin Dicle Haber Ajansı'na (DİHA) açıklama yapan Veli Encü, "Devlet bizi savcılık yoluyla taciz etmeye ve acımızı her gün bine katlamaya devam ediyor. Barış süreci başka coğrafyalarda nasıl işliyor bilemiyorum. Fakat biz de nasıl işlediğine baktığımızda insan dehşete düşüyor. Barış süreci dediğinizde tek taraflı işlemeyen bir süreç düşünürsünüz değil mi? Bizim böylesi bir sürece girdiğimiz algısı yaratılmaya çalışılırken, bizim yaşadıklarımızı nereye koyacağız, bunu anlamış değiliz. Bizim burada yaşadığımız katliamın üzerinden tam 15 ay geçti ve yaşadığımız katliamla tek bir adım bile yol alamaz iken, başından itibaren istikrarlı izledikleri bir yol var o da nasıl bizi yıldırabilirler, nasıl bizi sindirebilirler, hak arayışımızı sona erdirirler bunu derdindeler, ne yaparlarsa yapsınlar, bir kere daha deklere ediyoruz; asla katliam açığa çıkmadan bize nefes bile almak lüks diyoruz" diye konuştu. 

'Nasıl bir barış süreci anlayamadık'

"Bu nasıl bir barış sürecidir açıkça anlayamadığımızı ifade ediyoruz" diyen Encü, şunları dile getirdi: "Açıkça yaşadığımız bu katliamla yüzleşilmedikçe ve bizden açıkça özür dilenmedikçe, barış sürecinde bir adım bile yol alınamayacağını söylüyoruz. Uludere Savcılığı bizden ne istemekte bunu anlamakta açıkça güçlük çekiyoruz. Geçmişi köyümüzde düzenlediğimiz bir yürüyüş ile ilgili, bir pankartın bizden istenmesiyle başlayan ve telefonlarımızın dinlenmesi, kullandığım sosyal medyanın takip edilmesiyle devam eden bir süreç ki, tüm bunları yapmasının savcılığın kendisini haklı gösterecek 'örgüt propagandası soruşturması' kisvesiyle bizi yıldırmaya bezdirmeye devam ediyorlar. Daha önce benim savcılığa çağrılmamla beraber, savcılığa gittiğimde iki şekilde savcılık ifademe başvurdu. Bir ifademde sadece sözlü şekilde ifademe başvurulurken, ikinci sefer kameralı şekilde ifadem alındı. Bu şekilde ifadenin alınması hukuki midir değil midir, inanın bunu bile bilmiyorum. Unutmadan dilekçeyle başvurduğum halde telefonumun dinlenme gerekçemin nedenlerini hala öğrenemedim."

'O zaman savcının niyetinden şüphe etmezdim'

"Benim daha çok dikkatimi çeken, çağrılmamın nedeni olan pankartla ilgilenmekten daha çok, savcılık üzerine basına yaptığım değerlendirmelerdi. Bunu o gün de ret etmedim, bugün de ret etmiyorum" diyen Encü, " Hep beraber takip ediyoruz, katliamın faillerini ortadan kaldırmak için nasıl bir çaba içerisine girildiğini, bir taraftan hükümetin komisyonu, diğer taraftan savcılıklar marifetiyle elimiz kolumuz kırılmaya çalışılmaktadır. Hakkımızı aramaktan başka derdi olmayan bizler için bu kadar mesaisini harcayan savcılar ve devlet kurumları, keşke aynı ayrıntılı çalışmayı bizim kardeşlerimizi öldüren katledenler içinde kullanabilselerdi ve katliamda yaşamını yitiren canlarımızın failleri ortaya çıksa ve yargılansaydı. İşte o zaman ben bu kovuşturmayı isteyen savcının niyetinden şüphe etmezdim" değerlendirmesini yaptı. 

'Belimizi kırmak için yapmadığı şey kalmamıştır'


Encü, "Katliamı yapanlar için bu süreç işlemez iken, mesela en son bu mekanizmanın en tepesindeki bizim iki numara diyebileceğimiz sorumlulardan biri Necdet Özel için yaptığımız suç duyurusu, Necdet Özel'in lehine takipsizlikle sonuçlanabiliyor, yaptığı açıklamalar ifade özgürlüğü olabiliyor. Fakat her ne hikmetse başından beri, kafasına bizi takmış olan yargı-yasama-yürütme erki belimizi kırmak için yapmadığı şey kalmamıştır" diye konuştu. 



'Barışmak kocaman bir yalandır' 

"Ben anlamış değilim bizi bir kaç kere daha katledebilirsiniz ya da açtığınız ve kisvesi ne olursa olsun davalarınız bizi kaç kere daha katledebilir. Bunun adına birileri barışmak diyorsa, bu kocaman yalandır" diyen Encü, açıklamasını şu cümleler ile bitirdi: "Barış ancak yukarıda bahsettiğimiz süreçlerin işletilebildiği dönemde gelecektir. Yoksa barış falan bu coğrafyaya gelmeyecektir. Biz Roboski'de 'kaçakçılığa' mahkum edilmiş devletin ancak katlederken ve zulmederken hatırladığı yurttaşlarız. 28 Aralık 2011'de biri öz kardeşim 11 yakın akrabam toplam 34 yakınım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin logosu olan bir uçaktan atılan bombalarla param parça edildi. Sonra 'kaçakçı mı, terörist mi' diyen medya parçaladı. Bu denli açık işlenmiş bir katliamın failleri hala bulunamadığı gibi her gün tehdit, idari para cezaları, baskı ve gözaltılara maruz kalıyoruz. En son yukarda da belirttiğim gibi başımıza gelen bu katliamın hesabını sormak için mücadelem 'örgüt propagandası' haline getirilip beni susturmaya çalışıyorlar. Duyanlar duymayanlara söylesin lütfen; dağların arasın da bir köy var! Sesimizi duyun artık."DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.