Roj-i Kurd Dergisi yüzyıl sonra tekrardan basıldı
Roj-i Kurd Dergisi yüzyıl sonra tekrardan basıldı
Osmanlı Türkçesi ve Kürtçenin Kurmanci ve Sorani lehçeherleriyle 1913 yılında yayın yapan Roj-i Kurd Dergisi, Kürdoloji Çalışmaları Grubu tarafından İstanbul Kürt Enstitüsü tarafından 414 sayfa olarak tekrardan basıldı.
"Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" sloganıyla İstanbul'da yüksek öğrenim gören bir grup Kürt genci tarafından oluşturulan Hevi Cemiyeti tarafından 6 Haziran 1913 tarihinde yayınlanan Roj-i Kurd Dergisi, Kürdoloji Çalışmaları Grubu tarafından günümüz Türkçesi'ne çevrildi. O dönem aylık olarak yayınlanan dergi, 4 sayı olarak çıktı. İmtiyaz sahibi ve müdürü Süleymaniyeli Abdülkerim olan derginin orijinal hali 128 sayfadan ve Osmanlı Türkçesi, Kürtçenin Kurmanci ve Sorani lehçeleriyle yazılmış yazılar içeriyor. Dergide Xelil Xeyali, Abdullah Cevdet, İsmail Hakkı Babanzade, Hüseyin Şükrü Babanzade, Abdülaziz Babanzade, Beni Erdelanî Ehmed Muhsîn, Bulgaristanlı Doğan, Diyarbekirli Fikri Necdet, Ekrem Cemilpaşa, Fuad Temo, Erganimadenli, Y.C., Fahri, Fazil Mûxlîs, Gendo, Harputlu H.B., Kerküklü Necmeddin, Lütfi Fikri, Midhat Bedirhan, Süleymaniyeli Abdülkerim, Süleymaniyeli Mesud, Süleymaniyeli Zêwer, Şêx Rıza, X. Serîzer gibi kişilerin yazıları yer alıyor. Aradan geçen yüz yılın ardından aralarında tarihçi ve edebiyatçıların da bulunduğu Kürdoloji Çalışmaları Grubu tarafından dergi günümüz Türkçesine çevrildi. 414 sayfalık olarak tamamlanan dergi İstanbul Kürt Enstitüsü tarafından basıldı.
'Kürt dili, tarihi, edebiyatını merkeze alan bir dergi'
Hêvi Cemiyeti'nin tüzüğünde, Kürt öğrencileri birbirine tanıtmak, aralarında ilişki tesis etmek, ekonomik durumu iyi olmayan öğrencileri uygun okullara kaydetmek, Kürt dilini ve edebiyatını düzenleyip kitaplaştırmak gibi mütevazi hedeflerin olduğunu belirten Kürdoloji Çalışmaları Grubu Tahir Baykuşak, Hêvi Cemiyeti'nin içinde bulunduğu Kuürd Teavün ve Terakki Cemiyeti'nin yayınlanmış gazetelerden anlaşıldığı üzere bütün Kürtleri temsil iddiası bulunduğunu söyledi. Hêvi Cemiyeti tarafından sırasıyla üç periyodik yayın olan Roj-i Kurd, Hetawi Kurd ve Yekbûn dergilerini çıkardığını söyleyen Baykuşak, dergiden önce yayınlanan, Kürdistan, Ümid, Şark ve Kurdistan, Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi gibi gazetelerin daha çok siyasi konuları merkeze alan bir yayın çizgisi izlerken Roj-i Kurd'ün Kurd dili, edebiyatı, tarihi ve toplumsal yapısını merkeze alan bir yayın çizgisi izlediğini belirtti.
'Kürtlerin ilk arkeolojik çalışmalarını başlatan dergi'
Roj-i Kurd'ün Kürt Ulusal Hareketi açısından ilk arkeolojik çalışmayı başlatan dergi olduğunu sözlerine ekleyen Baykuşak, "Roj-i Kurd dergisi için milliyetçi talepleri olan bir dergi denilemezse de Kürt dili, edebiyatı ve toplumsal yapısını ele alan ilk ciddi yayın olmuştur" dedi. Dergide alfabe konusunun çok tartışıldığının yayınlanan yazılardan anlaşıldığını söyleyen Baykuş, "Derginin yazarlarına bakıldığında alfabe konusunda ortaklaşmanın olmadığı görülür. Örneğin derginin yazarlarından Abdullah Cevdet derginin ilk sayısında 'Bir Hitap' başlıkla sayısında Kürtler arasında okuma-yazma oranının yükseltilmesinin her şeyden daha önemli olduğunu ifade etmiş, bunun için de öğrenilmesi zor olan Arap alfabesinin terk edilip yerine Latin alfabesinin kabul edilmesi gerektiğini ifade eden radikal bir düşünceyi dile getirmiştir" dedi.
'Tarihte ilk defa Kürt kadınlarını işleyen bir dergi'
Abdullah Cevdet'in aksine bir dönem Maarif Nazırlığı da yapmış olan İsmail Hakkı Babanzade'nin derginin üçüncü sayısında "Kürtlerin Teâlisi" başlıklı yazısında Arap alfabesinin Kürtçeye uygun hale getirilmesi gerektiğini ifade ettiğini söyleyen Baykuşak, "Arnavut Latincileri gibi Latin alfabesinin kabul edilmesinin Şarki bir millet olan Kürtler için bir cinayet olacağını ve kabul edilemez bir görüş olduğunu ifade etmiştir. Arnavut Aydınlarının Latin alfabesini kabul ettikten sonra 1913 yılında bağımsızlığını ilan etmesinin bu görüşü etkilediği ifade edilebilir" dedi. Dergide alfabe üzerine yapılan tartışmalar dışında kadın konusunun da işlendiğini söyleyen Baykuşak, dergide yer alan Ergani Madenli Y.C tarafından derginin dördüncü sayısında "Kürtlerde Kadın Meselesi" başlıklı bir yazı yazığını ifade etti. Roj-i Kurd Dergisi'nden önceki yayınlarda kadın konusunun çok işlenmediğini sözlerine ekleyen Baykuşak, "Kürt kadınlarının eğitimsiz olduğunun dile getirildiği yazıda özellikle aile kurma ve evlenme konularında var olan örf ve adetlerin ıslah edilmesi gerektiği dile getirilmiştir. Yazının bütününde kadın her ne kadar özne olarak görülmese de bu meselenin ilk defa yazılması açısından önemli olduğu ifade edilebilir" değerlendirmesi yaptı.
'Dergide aydınlama fikrine önem veriliyor'
Derginin tamamı göz önüne alındığında dergiyi çıkaran ve dergide yazan yazarların tamamının temel aldığı güdünün "aydınlanma fikri" olduğuna dikkat çeken Baykuşak, "Hemen hemen bütün yazılarda dile getirilen Kürtlerin geri kalmışlığı fikri eğitimle halledilecek bir sorun olarak görülmüş. Birçok sorunun kaynağı yeterli eğitim olanaklarının bulunmayışına bağlanmıştır. Abdullah Cevdet bir yazısında Kürtlerin birlikte yaşadığı Ermenilerin köylerinde Shakespeare okunurken Kürtlerin okuma-yazma bilmediğini dile getirmiş. Terakki yani ilerlemenin eğitim yoluyla mümkün olacağını dile getirmiştir" dedi.
Baykuşak, son olarak derginin tanıtımı ve tartışmalar için 16 Mart tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde "Roj-î Kurd'ün Yayınlanmasının Yüzüncü Yılında Osmanlı Kürd Basını" başlıklı konferans düzenleneceğini duyurdu. DİHA