Baskı, imha ve asimilasyonun yarattığı Kürt sorunu ve buna bağlı gelişen isyan ve başkaldırı denklemi yeniden ve daha ağır bir faturayla geri döndü. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 20 yılı aşkın bir süredir devam eden "demokratik çözüm arayışlarıyla" son yıllarda devreye giren "çözüm sürecine" rağmen devlet refleksiyle yeniden operasyon ve çatışma zeminine rotasını kıran AKP hükümeti, başlattığı "savaş konseptini" Kürt hareketine mal etmeye çalışıyor. Ancak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 7 Haziran seçimlerinden önce dile getirdiği, "Çözüm süreci yoktur, ortada masa yoktur, izleme heyetine karşıyım, Kürt sorunu diye bir sorun yoktur" sözleriyle devirdiği çözüm masası ve başlattığı savaş konseptine rağmen Kürtlerin yaşananlardan sorumlu tutulması gerçeği yansıtmadığı, yapılan toplantılar ve daha önce yayınlanan bildirgelere de yansımıştı.
'Döverek yola getirme' stratejisi devreye sokuldu
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşkanı seçilmesi ve önce Çankaya'ya oradan da Beştepe çıkmasından sonra hayalindeki başkanlık sistemi için düğmeye bastı. Bunun önünde engel görülen Kemalistler geriletilmiş, "Paralel yapı" diyerek adlandırdığı eski ortağı cemaat yapılanmasının büyük oranda gücü kırılmış ve geriye bir tek Kürtler engel olarak görülmeye başlanmıştı. Bu açıdan da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürtlerin çatışma yoluyla kolayca tasfiye edilemediğini daha önceki deneyimlerden bildiği için, başlatılan "çözüm sürecini" başkanlığına giden yola hizmet etmesini hesapladı. Fakat çözüm süreci hem Kürtlerde hem de kamuoyunda "yüz yıllık Kürt sorunun çözümü", "Bin yıllık Türk-Kürt ittifakının güncellenmesi" ve en temelde Türkiye'nin demokratikleşmesi olarak değerlendirildi. Gelişmelerde bu yöne doğru kayınca Erdoğan, sürece doğrudan müdahale etme gereği hissetti. Ancak her şeye rağmen 7 Haziran seçim sonuçlarını görmeyi bekledi.7 Haziran seçimlerini beklerken de kendi ifadesiyle "B ve C planlarını" da hazırladı.
Savaş konsepti 30 Ekim 2014 toplantısında planlandı
Erdoğan'ın başkanlık planlarının startı esas olarak, 30 Ekim 2014 tarihinde yapılan MGK toplantısında verildi. Erdoğan'ın yıllarca üye olarak katıldığı MGK toplantısına ilk kez başkanlık yapması bu toplantının önemini arttırdı. 10 saat 25 dakika süren ve Türkiye tarihinin en uzun MGK toplantısı olarak geçen toplantıda, Erdoğan'ın başkanlık hayallerinin planlanması yapıldı. Yer yer karşı çıkışlar olsa da, toplantıda "başkanlığa karşı olduğu" düşünülen bütün kesimler "tehdit" tanımlamasına konularak, tasfiye edilmeleri için düğmeye basıldı.
Savaş kararına 'kamu güvenliği' perdesi
Devlet yetkilileri bu toplantıda tamamıyla yeniden savaşa ikna edilmediği için kurul bildirisine bir yandan "çözüm sürecinin önemine" işaret eden vurgulara yer verilirken, esas olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "kamu güvenliği" gerekçesiyle savaş talebi bildirgeye yansıtıldı. Erdoğan, "Kobanê düştü düşüyor" sözleriyle doğrudan mimarı olduğu "Kobanê serhildanlarını" gerekçe göstererek, kurul bildirgesinde şu maddeyi yazdırdı: "Terörle çok boyutlu mücadele kapsamında sürdürülen çözüm süreci ele alınmış; sürecin oluşturduğu olumlu atmosferi ve huzur ortamını bozmaya yönelik provokatif olaylara karşı kamu düzeni ve güvenliğini koruma konusundaki kararlılık teyit edilmiştir."
Aynı bildirgede, Erdoğan, paralel yapıyı gerekçe göstererek, her türlü sivil yapılanmayı "terör" yapılanması haline getirecek bir kararı da kuruldan çıkarttırdı. Bildirgede, "Milli güvenliğimizi tehdit eden ve kamu düzenini bozan iç ve dış legal görünüm altındaki ilegal faaliyet yürüten paralel yapılanmalar ve illegal oluşumlar ile yürütülen mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmıştık" sözleriyle ifade edilen husus her ne kadar, "cemaati işaret ediyor" dese de esas olarak önceki dönemlerde "KCK yapılanması" diyerek kriminalize edilen Kürtlerin siyasi yapılanmaları hedef alındı.
Önce MGK sonra İç Güvenlik Paketi
Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhtarlar toplantısında "Doğrudan benim eserimdir" dediği ve tümüyle toplumsal muhalefeti susturmayı amaçlayan "İç Güvenlik Paketi" yapılan MGK toplantısından 24 gün sonra yani 24 Kasım 2014 tarihinde Meclis'e sevk edildi. Erdoğan'ın kesin talimatıyla 3 muhalefet partisi ile toplumun büyük kesimi tarafından eleştirilen paket, aylar süren ısrar üzerine Meclis'ten geçirildi.
Kırmızı Kitap'ın daimi tehdit unsuru!
Aynı zamanda bu savaş sürecine hazırlık olarak daha önce AKP program ve seçim beyannamelerinde kaldırılacağı belirtilen "Kırmızı Kitap" yenilenerek, Türkiye'nin "gizli anayasası" olarak kabul edilen Kırmızı Kitap güncellendi ve yeniden "iç ve dış düşman tanımı" Erdoğan'ın başkanlık hayalleri üzerinden yapıldı. Kırmızı Kitap'ta yapılan değişikliklerle "irtica" tehdit olmaktan çıkarılırken, "Kürtlerin sisteme karşı tehdit varlığı" güçlendirildi.
Hangi anayasal düzen?
Böylece önceden zemini hazırlandığı ve devlet yapılanması buna uygun hale getirildiği için Erdoğan, 7 Haziran öncesinden işaretlerini verdiği gibi seçim sonrasında çözüm masasını devirerek, "savaş konseptini" devreye soktu. Bu savaş konsepti başlatılırken de IŞİD gerekçe gösterilerek, PKK'ye, paralel gerekçe gösterilerek HDP'ye yönelik saldırılar başlatıldı. Rejimi fiilen değiştiğini beyan etmesine rağmen "özyönetim" talebini dile getiren belediye eşbaşkanlarının "Anayasal düzeni yıkmaktan" tutuklanmasını da eleştirilen hususların başında geliyor. Ayrıca eşbaşkanların "Anayasal düzeni yıkmak" suçlamasından tutuklanması kimi hukukçular, "Oluşturulan yeni anayasal düzenden bahsediliyor" yorumlarına neden oluyor. DİHA
Savaş kararı MGK'de alındı
Savaş kararı MGK'de alındı
Yüksekova Güncel Yüksekova Güncel
Güncel
Devreye koyduğu savaş konseptini Kürt hareketine mal etmeye çalışan AKP'nin bir yandan çözüm süreci görüşmelerini sürdürürken, bir yandan savaşa hazırlandığı, yapılan sayısız açıklamanın yanı sıra hem Erdoğan'n ilk kez başkanlık yaptığı 30 Ekim 2014 MGK sonuç bildirgesine, hem "Kırmızı Kitap"ta yapılan güncellemelere, hem de seçim öncesi ve sonrasında verilen beyanlara yansıdı. Böylece çözüm bekleyen kamuoyunu yanıltmak için IŞİD görüntüsüyle PKK'ye, "legal görünümlü illegal yapılanmalar" tanımıyla da Kürt siyasetine yönelmeye başladı.