Yüksekova Güncel

'Turabdin'in ruhu yeniden canlanıyor'

Güncel

Türkiye'de farklı inançları ve halkları aynı çatı altında toplayan tek oluşum olan Halkların Demokratik Partisi'nde yer alan Avrupa Süryaniler Birliği Türkiye temsilcisi ve HDP PM üyesi Tuma Çelik, Turabdin'de binlerce yıldır Süryani, Türk, Kürt, Arap, Ezidi, Müslüman ve Hristiyan halkların birlikte ortak bir yaşamı kurduklarını belirterek, "HDP'nin ruhu Turabdin'in ruhudur" dedi.

Alevi aktivisti ve HDP PM üyesi Hatice Altınışık, Alevilerin HDP'nin içinde kendilerini özgür şekilde ifade ettiklerini söylerken, Antikapitalist Müslümanlar'dan olan Muhammed Cihad Ebrari ise, HDP'nin Ortadoğu halklarının umudu olduğunu kaydetti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi üyesi Avrupa Süryaniler Birliği Türkiye temsilcisi Tuma Çelik, 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kimsenin "Süryanilerin talepleri nelerdir? Bu insanlar nasıl yaşıyor? Neler istiyorlar ya da çektikleri acılar nelerdir? Süryaniler ne istiyorlar?" diye sormadığını ve hiçbir imkanın sunulmadığını belirterek, "Ancak son yıllarda Kürt özgürlük hareketinin verdiği mücadele sonucunda oluşan kurumların böyle bir yaklaşımı oldu. HDP bu oluşumlardan biridir. Bu anlamda Süryaniler kendilerine uzatılan eli tutup onlarla birlikte yürümek istiyor her şeyden önce. Tabi yürüdükleri bu yolda da yapmaları gereken çok şeyin de bilincindeler. Dolayısıyla hem görev almak hem de talep ettikleri hedeflerine ulaşabilmeleri içinde mücadele veriyorlar" dedi. Egemenlerin bir bütün olarak Ortadoğu'da halkların önüne ikilem koyduğunu dile getiren Çelik, "Mesela Mısır'da darbe ile şeriat ya da rejim taraftarı ya da Müslüman Kardeşler veya El-Kaide ve El-Nusra benzeri alternatifler sunuyor. Türkiye'de tekçi bir anlayış ya da ümmetçi anlayışı önümüze koyuyorlar. Biz HDP olarak, 3'üncü bir yolun mümkün olduğunu ve olabileceğini ortaya koymaya çalışıyoruz. Bu anlamda egemenlere farklı bir yol olduğunu göstermek anlamında bir yol görüyoruz. Ve o şekilde de yürüyoruz. İkincisi, HDP olarak Türkiye'de söylenmeyen şeyleri söylemek, görünmeyen şeyleri görünür kılmak, farklı renkleri ortaya çıkarmak amacıyla biz varız. Süryaniler de hem söylenmeyen şeyleri söylemek hem de görünmeyenleri göstermek hem de taleplerini ve kendi farklılıklarını ortaya koymak için HDP'yi bir platform, imkan ve olanak görüyorlar. Bu anlamda da HDP'nin içinde yer alıyoruz. Bu da önümüzdeki süreçte sadece Süryaniler olarak değil Türkiye'nin bir bütün olarak bütün farklılıklarıyla kendilerini ifade edebileceği ve görebileceği bir yer olarak görüyoruz ve burada yer alıyoruz" dedi. 

'HDK'nin ruhu Turbabdin'dedir'


Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) ruhuna uygun çok sayıda yerin Türkiye'de olduğunu belirten Çelik, "Mesela Turabdin dediğimiz bir bölge var Türkiye'de. Turabdin'de binlerce yıldır Süryaniler, Türkler, Kürtler, Araplar, Ezidiler, Müslümanlar, Hristiyanlar bu insanlar birlikte yaşıyorlar. Türkçe, Süryanice, Kürtçe eşit bir şekilde her yerde konuşulabiliyor. İnsanlar evet kendi alanlarında, kendi mekanlarında, kendi dilerinde ve inançlarında, kimlik ve kültürlerini kullanıyorlar ama ortak bir yaşamı da yarattılar ve binlerce yıldır da bu devam ediyor. Sadece egemenlerin müdahale ettiği dönemlerde aralarında sorunlar çıktı. Dolayısıyla Turabdin ruhunun HDK veya HDP'de görebiliyoruz. Farklı etnik, dinsel, kültürel kimlikler kendilerini rahatlıkla görebiliyorlar. Biz aslında HDP ve HDK ruhuna uzak görmüyoruz kendimizi. Çünkü, yıllardır, biz aslında bu ruhu taşıyoruz. Turabdin'in ruhu yeniden canlanıyor. İşte biz bütün bu ruhu bütün Türkiye'ye yaymak ve bütün Türkiye'de yaşatmak için mücadele ediyoruz. Bu anlamda aslında biraz sevinçliyiz. Tabi Turabdin benzeri birçok yerin Anadolu, Mezopotamya ve Kürdistan'da olduğunu da bilincindeyiz. Ama maalesef egemenler bunların görülmesine izin vermedi. İşte HDP olarak biz bunun daha fazla görünür olması için mücadele edeceğiz" ifadesini kullandı. Başlatılan çözüm sürecine dair da değerlendirmelerde bulunan Çelik, "Taleplerimizin yerine gelmesi için demokratik bir ortamın varlığına ihtiyaç var. Ve Sayın Öcalan'ın başlattığı bu sürece aslında birebir uyuyor. Ve biz bu süreci sahiplenmek zorundayız. Yani istemekle sadece olmuyor zorunluluğumuz da var. Çünkü, biz eğer ortak bir yaşamı yaratmak istiyorsak, demokratik bir barışı ve çözümü de hayata geçirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bütün bunun sorumluluğunu da taşımak zorundayız ve taşıyoruz da. HDP, söylenmeyenleri söylemek ve görünmeyeni görmek için farklı renkleri ortaya çıkarmak için var. Ve bunu kabul eden herkesi de yanımıza çağırıyoruz" dedi. 

Alevileri Gezi'ye çıkartan kaygı


HDP Parti Meclisi üyesi olan aynı zamanda Halklar ve İnançlar Komisyonu'nda yer alan Hatice Altınışık, Alevi bir aktivist olarak HDK ve HDP'de yer aldığını kaydetti. Alevilerin taleplerinin artık herkes tarafından bilindiğini sadece hükümet tarafından bilinmediğini ifade eden Altınışık, "Ve bilmek istemiyor. Bu anlamda hükümetten hükümet olmasından kaynaklı bazı yapılması gereken gerekliliklerin dışında hiçbir beklentimiz yok. En nihayetinde bizler Aleviler olarak mücadelemizi yürütmeye, kurumlarımızı oluşturmaya devam ediyor, HDP gibi demokratik siyaset alanlarında yer almayı esas alıyoruz. HDP'nin içinde bütün halk ve inançlara yer olduğuna, Alevilerin haklarının siyasi alanda mücadelesinin verilmesinin belirleyici olduğuna dikkat çeken Altınışık, hükümetin Alevi çalıştaylarından bir şey çıkmayacağını belirtti. Alevilerin hükümetin Suriye'deki politikalarından çok rahatsız olduğunu belirten Altınışık, "Alevilerin kaygıları var. Diyorlar ki biz katledileceğiz. Suriye'den sonra El-Nusra, El-Kaide ve ÖSO çeteleri bizi de katledecekler. Bu kaygı daha çok ve daha yoğun olarak Antakya ve Hatay'da Arap Alevileri tarafından yoğun yaşanıyor. Alevilerin büyük bir kısmını Gezi'ye çıkartan bu kaygıdır. Alevi toplumunun Türkiye toplumu gibi HDP'yle yeni yeni tanıştığına dikkat çeken Altınışık, HDP'nin içinde Alevilerin kendilerini çok özgür ifade ettiğini dile getirdi. 

Antikapitalist Müslümanlar: HDP Ortadoğu halklarının umududur

Antikapitalist Müslümanlardan olan HDP Parti Meclisi üyesi Muhammed Cihad Ebrari, "İnancımız gereği emek, özgürlük ve barış mücadelesini önemsiyoruz. Bu bizim temel şiarımızdır. Müslüman toplumunun çok geride bırakıldığını düşündüğümüz için egemen İslam anlayışı üzerinden özellikle buna vurgu yapmak istedik. Dinimizin bu öz değerlerine dönmek için çağrı yaptık. Ve bu çağrımız Türkiye'nin dört bir yanında karşılık buldu. Ve dedik ki bundan sonra Türkiye başta olmak üzere gücümüz yettiğince Ortadoğu ve dünyada hakkı yenen, emek sömürüsüne uğrayan, itilip kalkılan, ötekileştirilen, sömürüye ve işgale uğramış kim varsa, halk veya birey biz onların yanında olmaya ve seslerine ses katmak için elimizden geleni yapmaya karar verdik. HDK'yi bu anlamda gerçekten bütün bileşenleri ile birlikte bizim inancımızı öz değerlerine en yakın hep beraber omuz omuza mücadele edebileceğimiz bir yapı olarak gördük başından beri. Biz de bu yapının içinde yer almamız gerektiğini düşündük" ifadesini kullandı. HDK ve HDP ile ilgili geleceğe yönelik çok umutlu bir bakışlarının olduğunu kaydeden Ebrari, HDP içindeki bileşenlerin güçlülüğünden dolayı Ortadoğu halklarının umudu olduğunun altını çizdi. 

'Din egemenler tarafından tahrif ediliyor'

Antikapitalist Müslümanların bir örgütü ya da programı olmadığını ama Türkiye'nin dört bir yanından kendisine antikapitalist diyen birçok grubun ortaya çıktığını bundan da gocunmadıklarını ifade eden Ebrari, dinin hiçbir şekilde siyasi bir egemenlik aracına dönüşmemesi gerektiğine dikkat çekti. Dinin en başından beri egemenler tarafından tahrif edildiğine dikkat çeken Ebrari, "Dini sömüren, kendi emeline, sömürüne, gaspına alet etmek için dini kullananlara karşı biz ilk mücadele alanımızı zaten bu şekilde oturtmuş durumdayız. Biz Kuran-ı Kerim'in gerçek mesajlarını ortaya çıkartırsak ve ne kadar bunun için çaba gösterirsek peygamberlerin ve bu dinin ne kadar öz değerlerini duyurmaya çalışırsak, din adına yapılan o kadar vahşeti ve zulümleri indirebiliriz diye düşünüyoruz. Elbetteki katliamların ve tecavüzlerin dini manada hiçbir karşılığı yoktur. Ve din adına bu zulümlerin işlenmemesi için gerekli her türlü çabanın gösterilmesi için çağrıda bulunuyoruz" dedi. Çözüm sürecini heyecanla karşıladıklarını dile getiren Ebrari, "Kürt halkının iradesine, direncine ve Kürt hareketine güvendiğimiz için çok umutluyuz. Her halükarda gidişat nasıl olursa olsun barış süreci bundan sonra olumlu ilerleyecektir. Hükümet gerekeni yapmasa bile bu süreç çok kazandıracaktır ve kazandırmıştır da. Bu yüzden biz bu barış süreci içinde üstümüze ne düşerse yapmaya kararlıyız" ifadesini kullandı. DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.