Yüksekova Güncel

'Türkiye ifade özgürlüğünde sınıfta kaldı'

Güncel

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra Arsan, Türkiye'nin ifade özgürlüğü konusunda sınıfta kaldığını belirtirken, AİHM Hakimi Ayşe Işıl Karakaş ise, hak ihlalleri konusunda AİHM davalarında Türkiye'nin şampiyon olduğunu söyledi.

Friedrich-Ebert-Stiftung, Umut Vakfı, Bianet ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu tarafından Taksim Point Hotel'de "Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü güncel gelişmeler" başlıklı konferans düzenlendi. Konferansın açılış konuşmasını yapan Friedrich Ebert Stiftung Türkiye Temsilcisi Alexander Geiger, bugün gerçekleştirilen konferansla Türkiye'de ifade özgürlüğü önündeki engelleri tartışacaklarını söyledi. Bianet Yayın Yönetmeni Haluk Kalafat ise, 1990'lı yıllarda Türkiye'nin gazetecilerin öldürüldüğü ülkeler sıralamasında birinci sırada olduğunu kaydetti. Açılış konuşmalarının ardından konferansın "Basın özgürlüğü ve insan hakları: Teori ve pratik" başlıklı oturumuna geçildi. Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra Arsan, Türkiye'de basın ve ifade ihlallerinin artmasının nedenlerinin iyi irdelenmesi gerektiğine vurgu yaptı. İfade özgürlüğü konusunda Avrupa standartlarına bakıldığında Türkiye'nin sınıfta kaldığını belirten Arsan, "Türkiye'de şu anda 70'in üzerinde gazeteci ve 700 üzerinde öğrenci tutuklu. Bu kadar çok tutuklamaya ise toplumdan hiç tepki gelmemesi ise tartışılması gereken diğer bir nokta" dedi. Son günlerde Türkiye'nin sivilleşmesi yönünde çok yönlü tartışmaların yürütüldüğüne dikkat çeken Arsan, 3. Yargı Paketi'yle yayınlanmamış kitapların suç kapsamından çıkarılmasına seviniliyor olmasının da vahim tabloyu ortaya koyduğunu ifade etti.

'Terörist olmak için soru sormak yeterli'

"Terörist" olmak için soru sormak, sorgulamak, araştırma ve yazmanın yeterli olduğuna dikkat çeken Arsan, "Bir dönem Atatürk'e hakaret tutuklanma gerekçesi olurken bugün Hz. Muhammed'e küfür tutuklanma gerekçesi. Bir dönem darbelere methiyeler düzen yazarlar bugün İslamiyet'e methiyeler düzüyor" diye konuştu. Türkiye'de 2000'li yıllarda önce askeri bir yönetimin hakim olduğunu ve bu yüzden gazetecilerin öldürülmesinin çok anormal karşılanamayacağını belirten Arsan, "Askeri yönetimin olduğu bir süreçte ifade özgürlüğünden bahsedilmez zaten. Ama 2000'li yıllar sonrasına baktığımızda askeri bir vesayet söz konusu değil ama hak ihlalleri hat safhada. Herkes tutuklanıyor. Hatta bu süreçte hak ihlallerinin artması vahim bir durumdur" dedi. 

'İdam tartışmaları bizi endişelendiriyor'

Avrupa Gazeteciler Federasyonu (European Federation of Journalists-EFJ) Başkanı Arne König, Türkiye'nin 90'lı yıllarda öldürülen gazeteciler listesinde birinci sıradayken bugün de tutuklu gazeteciler listesinde birinci olduğunu kaydetti. Tutuklu gazeteci listesinin dışardaki gazeteciler için de tehdit aracı olduğuna dikkat çeken König, "Son günlerde Türkiye'de idam cezası tekrardan tartışılıyor. Ben bu tartışmayı ilk duyduğumda inanamadım. Yargılanan meslektaşlarımıza 'terörist' suçlaması var. İdam cezası gelirse meslektaşlarımızın idam edilmesi kulağa çok kötü geliyor. Siyasi liderlerin bu konuda verdiği sinyaller çok tehlikeli" dedi. 

'Terör faaliyetleri ile gazetecilik faaliyetleri arasında değişkenlik var'

"Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü" başlıklı oturumda konuşan Hürriyet Gazetesi Yazarı Sedat Ergin, Başbakan Erdoğan'ın her grup toplantısında medyaya ilişkin eleştirilerini dile getirdiğini söyledi. Bütün demokrasilerde temel olarak basın ve iktidar arasında çekişmenin olması gerektiğini belirten Ergin, "Türkiye'de maalesef böyle bir durum yok. Çekişmeli olmaktan çıkmış, bir tarafın mutlak iktidarına dönüşmüştür" dedi. Erdoğan'ın yaptığı açıklamalardan sonra bazı gazetecilerin köşelerinden ayrılmasının tesadüfi olmadığına değinen Ergin, "Erdoğan yaptığı açıklamalarla medyaya olan bakışını açıkça ortaya koyuyor" dedi. "KCK" soruşturması kapsamında gazetecilerin yargılandığı davadan örnekler veren Ergin, "Tutuklu olan gazetecilerle ilgili suçlamalara baktığımızda yaşamını yitiren örgüt üyelerinin aileleriyle görüşüp haberlerini yapmak, ülkenin milli birliği ve dünya kamuoyundaki prestijini sarsıcı neden olarak gösteriliyor" dedi. "Terör faaliyetleri" ile gazetecilik faaliyetleri arasında net bir çizginin olmamasından kaynaklı geçişkenliğin çok olduğunu söyleyen Ergin, ne kadar reform paketleri yapılsa da pratikte hakimlerin kendi bildiklerini okuduklarını söyledi. 

'AİHM'de ifade özgürlüğü ihlallerinde Türkiye şampiyon'


Türkiye'de birinci sorunu olarak aşırı tutuklamaları gösteren Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Medya Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatovic ise, tutuklu gazeteciler için "terörist" ve "hırsız" gibi suçlamaları gerçekçi bulmadıklarını söyledi. Türkiye'de tutuklu olan gazetecilerle ilgili kendisine yüz kişilik bir listenin geldiğini söyleyen Mijatovic, "Ben bu açıklamalarla yetinmediğim için farklı birçok kesimle görüşmeler gerçekleştirmek istedim. Ben bu listeyi hükümete götürdüm. Adalet Bakanlığıyla görüşme yaptım. Ama bana yapılan açıklama aynı oldu" dedi. 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Hakimi Ayşe Işıl Karakaş da, AİHM'de Türkiye'den yılda bin 500'e yakın davanın geldiğini söyledi. AİHM'e gelen davalarda Rusya'nın birinci, Türkiye'nin ise ikinci olduğunu aktaran Karakaş, "Bu istatistik yanıltıcı aslında. Çünkü Rusya'dan gelen davaların yüzde 90'ı düşecek nitelikte olan davalar. Bu şekilde baktığımızda hak ihlalleri konusunda Türkiye birinci sırada oluyor" dedi. İnsan hakları konusunda Türkiye'nin çok kötü durumda olduğunu söyleyen Karakaş, AİHM'in 2010 ile 2011 yıllarında verdiği kararların Türkiye'nin fotoğrafını ortaya koyduğunu söyledi. Türkiye'nin ifade özgürlüğü konusunda şampiyon ülke olduğunu söyleyen Karakaş, "1959 ile 2011 yılında AİHM'in verdiği ihlal kararlarında Türkiye 207 dava ile şampiyon. İkinci sırada 32 dava ile Avusturya alıyor" diye konuştu.DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.