"Eğitim sistemi sadece dershanelerle değil bir bütünen karmaşık problemler haline gelmiş durumda" diyen Gül, "Bunun en basiti anadilinde eğitim konusu. Ayrımcılık karşıtı bir eğitim modeli olmak zorunda. Herkese aynı şekilde minimum eğitim ortamı sunmak zorundayız. Tek tip insan yetiştirme anlayışı devam ettikçe bu sorunlar da devam edecek" dedi.
Türkiye'deki eğitim sistemi her dönem ayrı bir tartışma ile gündeme geliyor. Eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunlardan tutalım da anadilde eğitime, eğitimde fırsat eşsizliğine, bölgeler arası adaletsizliğe, atanamayan yüz binlerce öğretmen adayına kadar birçok sorun Türkiye'de eğitim sistemini adeta bir sorunlar yumağına dönüştürmüş durumda. Her iktidar ya da her Milli Eğitim Bakanı'nı değiştiğinde eğitim sisteminde değişiklikler yapılırken, bu değişikliklerin milyonlarca öğrenciyi, ailelerini ve eğitim emekçilerini nasıl etkilediği ise siyasi iktidarlar tarafından tartışma konusu dahi yapılmıyor. Son tartışma konusu ise, cemaat ve hükümet arasındaki çıkar ve siyasal çatışmaya dönüşen "dershanelerin kapatılması" konusu. Söz konusu tartışmayı, Eğitim Sen Ankara 5 No'lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Araş. Gör. Şadiye Can Gül değerlendirdi.
Türkiye'deki eğitim sistemine bakıldığında okul öncesi eğitimden lisansüstü eğitime kadar ciddi problemlerin söz konusu olduğunu belirten Gül, "Öğrencilerin istek, ilgi ve yeteneklerine göre bir değerlendirme sistemi yok. Sizin isteğiniz dışında hasbelkader dershanelerin yardımıyla ya da ailenizin maddi durumuna göre, eğitim hayatınız belirleniyor. Belki hiç tahmin etmediğiniz bir alanda eğitim hayatını tamamlayarak, meslek hayatına atılıyorsunuz. Doğru ve gerçekçi bir değerlendirme sistemi yok. Söz de hani eğitim parasız ama ne kadar parasız bu ciddi anlamda tartışılır. Ayrıca tam günlük eğitim programları yerine yarım günlük bir eğitim modeli var. Yarım günde sınıf ortamına baktığınızda yaklaşık 35-40 kişilik sınıflarda tek öğretmen ile eğitim vermeye çalışıyoruz. Aslında ne kadar eğitim denir buna, bu da tartışmalı bir konu" dedi.
'Temel sorun sistemdir'
Türkiye'de eğitim sisteminin bir noktadan sonra tıkandığını dile getiren Gül, eğitimde yaşanan sorunu sadece dershaneler ile sınırlı tutmamak gerektiğini ifade etti. Gül, "Okulun aynı zamanda bir işlevi daha var. Toplumsallaşmayı da sağlaması gerekiyor. Ama burada daha çok başarı hedef alınıyor. Sizin gerçek başarınız ya da siz neyi ne kadar öğrendiniz konusu, değerlendirilmiyor. Dershaneler çözüm oluyor mu? sorusu ise, evet bu sistemdeki sıkıntıyı biraz azaltmada çözüm oluyor, ama sistemin tamamına baktığınızda sorun hala devam ediyor. Çünkü şu anda en çok gündemde olan dershaneler kapatılacak ama kapatılacağı zaman sınavları siz değiştirmiyorsunuz. Temel sorun sistemdir" değerlendirmesini yaptı.
'Savunmasız olan öğrenciler'
"Baktığımızda cemaat yapılanmalarının nasıl işlediğini görüyoruz? Ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin başarılı çocuklarını çok erken yaşta tespit edip, onları yarış atı haline getirerek başarılarını bir anlamda sömürüyorlar" diyen Gül, şunları söyledi: "Şu anda hükümet ile cemaatin çatışma noktasına baktığımızda da herkes kendi iktidarı ve kendi yandaşlığını kurmak istiyor ve ne yazık ki bu en kolay daha savunmasız olan 0-18 yaş arasındaki öğrenciler üzerinde ve aileleri üzerinden oluyor. En büyük sıkıntıda toplumun ne kadar nitelikli işgücüne sahip olduğu belirlenmiyor. Siyasi yanı var, aynı zamanda dini bir yanı var, bir yandan da ciddi bir işgücü oluşturacak bir yanı var. Çünkü sonuçta siz kendi yandaşınıza, kendi adamınıza ne derseniz deyin ona göre, bir program ayarlıyorsunuz ve daha önce verdiğiniz sözleri de yerine getirmek zorundasınız. Ve büyük bir ihtimalle AKP bunu kendi tabanına verdiği bir sözle de karşılamak istiyor."
Ya dershanelerde çalışanların koşulları!
Dershanelerde eğitim verenler ve dershanelere giden öğrenciler dikkate alınmadan bir tartışma yürütüldüğünü dile getiren Gül, dershanelerde çalışan eğitim emekçilerinin sorunlarına ilişkin şunları ifade etti: "Dershanelerde çalışan insanların çoğunun asgari ücretin altında, işte 'aday öğretmenlik' denilen statülerinin kaldırılmadığı, haftalık 40 saatin üzerinde çalıştırıldığını görüyorsunuz. Bu dershaneler bir noktada sizin gizli işsizliğinizi engelliyor. Çünkü çalışıyor gözüküyor bunlar. Hesaplamadan bir üniversite açıyorsunuz. Haddinden fazla kişi mezun oluyor. 'Ara elaman ihtiyacı var mı yok mu, bizim nitelikli bir işgücüne ihtiyacımız var mı?' bunu tartışmıyorsunuz. Dershanelerde çalışan öğretmenlerin özlük hakları ciddi anlamda göz ardı ediliyor."
'Tablet dağıtabilirsin ama…'
Asıl yürütülmesi gereken tartışmanın "Biz nasıl bir eğitim sisteminde öğrencilere gerçekten gerekli eğitimi verebiliriz" tartışması olması gerektiğini belirten Gül, "Okullarda donanım yok. Siz tablet dağıtabilirsiniz ama o tableti nasıl kullanacağını bilmeyen bir çocuğa veriyorsunuz. Çocuğun aynı zamanda; beslenme ihtiyacı var, sağlık ihtiyacı var, bunları karşılamadan 'biz teknolojiyi getirdik' diyorsunuz. Bu öyle bir sistem ki, sadece eğitimcilerin ya da politikacıların karar verebileceği bir nokta değil. Toplumda tüm kesimlerin biraraya gelerek karar verebileceği bir mekanizma kurulmalı. 4+4+4 eğitim sistemini bir anda uyguladılar, ama altyapı hazır değildi. Eğitim alanındaki değişiklik 'ben istedim uyguladım' ile olmuyor" dedi.
'Ciddi anlamda ortak bir çalışma yürütülmeli'
"Eğitim sistemi sadece dershanelerle değil bir bütünen karmaşık problemler haline gelmiş durumda. Ülkenin her tarafında farklı bir bölge var ve bölgelerin ihtiyaçları da farklı o bölgede ciddi anlamda" diyen Gül, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bunun en basiti anadilinde eğitim konusu. Çocuklar, bu noktada sıkıntı yaşıyor. Düşünsenize birden sizin karşınıza anlamadığınız bir dilde konuşan bir müfredat ve siz ondan başarı ya da başarısız olacaksınız. Ve hayatınız o başarı ya da başarısızlığa göre de ömür boyu devam edecek. Bunun dışında yine anadili bir kenara koymadan söylemek gerekiyor. Öğretmenler de ülkenin gerçekliği ile uyuşmayan bir şekilde yetiştiriliyor. Bir anda gidiyorsunuz, Türkiye gerçekliğiyle karşılaştığınızda kaos yaşıyorsunuz. Öğretmenlerin durumuna baktığınızda çoğu öğretmen tükenmişlik yaşıyor. İş donanımı yok. Ekonomik sıkıntılar yaşıyor. Hepsi birbiriyle bağlantılı. Bir tanesini tuttuğunuz an onu düzeltemiyorsunuz. Ciddi anlamda ortak bir çalışma yürütülmeli."
'Eğitim sisteminde adaletin tartışılması gerekir'
Eğitim sisteminde "adaletin" tartışılması gerektiğini ifade eden Gül, eğitim sistemine ilişkin şunların olması gerektiğini ifade etti: "Ayrımcılık karşıtı bir eğitim modeli olmak zorunda. Sadece dil üzerinden değil, cinsiyet üzerinden, etnik kimlik üzerinden, sosyal sınıf üzerinden nasıl insanlara hoşgörülü, nasıl ayrımcı olmayan bir dille eğitim verebiliriz. Bunun tartışılması gerekiyor. Herkese aynı şekilde minimum eğitim ortamı sunmak zorundayız. Türkiye'de uzun vadeli planlar yapılmıyor eğitim alanında. Türkiye'de her hükümet değiştiğinde hatta her Eğitim Bakanı değiştiğinde değişen bir anlayış var. Tek tip insan yetiştirme anlayışı devam ettikçe bu sorunlar da devam edecek." DİHA
'Türkiye'deki eğitim sistemi'
'Türkiye'deki eğitim sistemi'
Yüksekova Güncel Yüksekova Güncel
Güncel
"Dershanelerin kapatılması" tartışması gündemdeyken, Eğitim Sen Ankara 5 Nolu Üniversiteler Şubesi Başkanı Şadiye Can Gül, asıl tartışılması gerekenin Türkiye'deki eğitim sistemi olduğuna işaret etti.