Yüksekova Güncel

Uluslararası Vicdani Ret Sempozyumu başladı

Güncel

Türkiye ve dünyadan birçok vicdani retçinin katılımıyla gerçekleşen ve zorunlu askerlik, vicdani ret konularının ele alındığı Vicdani Ret Sempozyumu'nda temel hak ve özgürlükler rejimi içerisinde vicdani retçilik ve vicdani retçilerin yaşadıkları hak ihlalleri tartışıldı.

Vicdani Ret Derneği tarafından Türkiye ve dünyadan birçok vicdani retçinin katılımıyla gerçekleşen ve zorunlu askerlik, vicdani ret konularının ele alınacağı Uluslararası Vicdani Ret Sempozyumu, Beyoğlu Cezayir Restoran'da başladı. Sempozyumun, "Militarizmin en zorunlu hali olarak zorunlu askerlik hizmetinin dünü, bugünü ve vicdani ret hakkı" başlıklı oturumuna Doç. Dr. Murat Sevinç, Hacettepe Üniversitesi Öğretim üyesi Ebru Sevgili ve Avukat Davut Erkan konuşmacı olarak katıldı. 
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Vicdani Ret Derneği Eşbaşkanı Merve Arkun, bir yıldır hazırlığını sürdürdükleri sempozyumu özellikle 1 Eylül Barış Haftası'na denk getirerek barışı konuşmak istediklerini söyledi. İçinden geçilen süreçte barışın değil savaşın konuşulduğunu dile getiren Arkun, bu sebeple böylesi bir süreçte vicdani ret hakkını ve barışı konuşmanın daha anlamlı olacağını söyledi. Suruç'ta yaşanan katliamda vicdani retçi Alper Sargun ve Polen Ünlü'nün de yaşamını yitirdiğini hatırlatan Arkun, "O bomba her birimizin yüreğinde ayrı ayrı patladı. Biz de dernek olarak iki arkadaşımızı yitirdik. Yeni bir yaşamı inşa edebilmek arzusu ile o yola düşmüşlerdi ama patlayan bomba onlara engel oldu. Ama bu coğrafyada onların yeni yaşamı inşa arzusu yeni inançlara dönüştü" dedi. 
'Osmanlı'nın vicdani retçileri: Firariler'
"Osmanlı'da vicdani ret ve askerlik" başlıklı sunumu yapan Hacettepe Öğretim üyesi Ebru Sevgili, Türkiye'de yaratılan "ordu mitinin" geçmişine dair değerlendirmelerde bulundu. Osmanlı'da zorunlu askerliğe geçiş sürecini anlatan Sevgili, Osmanlı döneminde vicdani ret olarak değerlendirebilecek örnekleri verdi. Osmanlı'da asker kaçaklarının olmadığı gibi yazılanların doğru olmadığını belirten Sevgili, tüm dünyada olduğu gibi Osmanlı'da da 1. Dünya Savaşı'nın vicdani ret açısından dönüm noktası olduğunu, bu dönemde ordunun nüfusunun dörtte biri kadarının "firari" olduğunu bunun da yarım milyon nüfusa tekabül ettiğini ifade etti. Devletin "firarilere" dönük tutumuna da değinen Sevgili, bu kişilerin zaman zaman orduya katılmaları noktasında teşviklerin yapıldığı, zaman zaman ise "ibreti alem" olsun diye cezalandırdıkları uygulamaların yaşandığını söyledi. Sunumunda zorunlu askerliğe karşı bireysel ve grupsal karşı çıkışlara da değinen Sevgili, 1'inci Dünya Savaşı döneminde gerçekleşen savaş karşıtı eylemlerden de örnekler verdi. Sevgili, "Osmanlı döneminde en net vicdani ret örneği ise Êzdiler. Dini farklılıklarından dolayı savaşa katılmayacaklarını açıkça ifade ettiklerini görüyoruz" dedi. Osmanlı'da vicdani redde dair söz söylemek için sözlü tarihin ve bu yönlü eserlerin tekrar incelenmesi gerektiğini ifade eden Sevgili, vicdani rettin her coğrafya da farklı dönemlerde özü itibariyle ortaya çıktığını söyledi. 
'Askerlik kanunu anayasaya aykırı'
Doç. Dr. Murat Sevinç, "Anayasa'nın temel hak ve özgürlükleri rejimi içinde vicdani retçilik" başlıklı bir surum yaptı. Anayasa ve uluslararası sözleşme maddelerine göre vicdani ret hakkına ilişkin değerlendirmelerinde bulunan Sevinç, uluslararası mahkemelerin vicdani ret hakkını tanıdığını ve bunun bir hak olduğunu, Türkiye'de vicdani ret hakkının önünde engel olan askerlik kanunun anayasaya aykırı olduğunu söyledi. Siyasal ve toplumsal sorunların mahkemelerde değil siyasal ve toplumsal zeminde çözülebileceğini belirten Sevinç, "Bir hukuksal sorundan daha çok toplumsal, tarihi bir durumdur" ifadesinde bulundu.
'Vicdani retçilerin yerleşme ve seyahat hakları engelleniyor'
Avukat Davut Erkan ise insan hakları penceresinden "yoklama kaçağı" ve bakaya durumlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "Yoklama" kaçaklarının maruz kaldıkları insan hakları ihlallerine değinen Erkan, Vicdani Ret Derneği'ne bu hak ihlalleri noktasında yapılan başvurulardan da örnekler verdi. Vicdani retçilerin mazur kaldığı hak ihlallerine ilişkin AHİM'de din ve vicdan özgürlüğü, adil yargılama gibi bir çok maddeden ihlal kararı çıktığı ve Türkiye'nin mahkum olduğunu hatırlatan Erkan, askere gitmeden önce vicdani reddini açıklayan kişilerin karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerine de değindi. Askerlik Kanunu'nda yoklama kaçağı ve bakaya tanımları ve cezalar hakkında bilgi veren Erkan, "Kişi özgürlüğü hakkı ihlal ediliyor. Yoklama kaçağı kişi her yakalandığında 24 saat özgürlüğünden yoksun bırakılıyor. Ve askere gitmediği sürece bu ihlalle karşılaşabilir. Vicdani retçilerin yerleşme ve seyahat hakları da engellenmektedir. Yoklama kaçaklarının çalışma hakları da engellenmektedir. Yoklama kaçakları devlet memurları kanununda dolayı devlet memuru olamıyorlar. Özel sektörde de aynı durum ortaya çıkıyor" diye konuştu. Erkan, yoklama kaçakları ve bakaya durumunda olan kişilerin hak arama hürriyeti, özel hayatın korunması, seçme ve seçilme hakkı gibi birçok konuda hak ihlaline uğradığını örneklerle açıkladı. 
Sempozyumda öğleden sonra "militarizm, askerlik ve normatif erkekliğin inşası" konuları ele alınacak. DİHA

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.