365 gün boyunca Roboski katliamı konusunda binlerce sayfalık açıklama ve raporlar yayınlanmasına rağmen, katliamın kim tarafından gerçekleştirildiği konusu ve faillerin yargılanması mevzusunda bir arpa boyu dahi yol alınmadı. Demokrasinin olduğu bir ülkede hükümetlerin düşmesine neden olacak böylesi bir katliama ilişkin Türkiye'de, Başbakan Erdoğan başta olmak üzere hükümet yetkilileri, Roboskilileri ve insani duyarlılığı olan her kesimi yaralayıcı açıklamalar yaptı ve yapmaya devam ediyor. İşte bu gerçeklik üzerinden "zamanın 28 Aralık 2011 tarihinde durduğu, acıların ise her geçen gün derinleştiği" Roboski'ye ilişkin bir yıl boyunca Başbakan Erdoğan, AKP'li yetkililer, Uludere Alt Komisyonu, MHP, BDP, CHP, sivil toplum örgütlerinin açıklamaları, Roboskililerin girişimleri ve yaşadıklarını bir dosya ile sunuyoruz.
Henüz katliamın üzerinden 3 gün geçmişken ve 34 can yan yana dizilmiş mezarlara yeni defnedilmişken, yılbaşı gecesi Türkiye metropollerinde havai fişekli, geri sayımlı, şaşaalı ve bol eğlenceli kutlamalar yapıldı. Roboski'yi görmeyen televizyon kanalları da onlarca kamera ile İstanbul, İzmir ve Ankara metropolleri başta olmak üzere birçok noktadaki kutlamaları saniye saniye büyük bir heyecanla "izleyicilerine" aktarıyordu. Anlaşılan 2011 "büyük bir zaferle" 2012'ye "öfke" devrediyordu.
1 Ocak'ta Fethullah Gülen'in katliamla ilgili açıklamaları ajanslara düştü. Gülen, mesajında "Güvenlik güçlerinin terörle mücadelede topyekûn mücadele ettiği ve şekâvete aman verilmediği bir dönemde bu ahengi baltalamak isteyen odaklar boş durmuyor" diyerek katliamı provokasyon olarak değerlendirdi. Gülen açıklamanın devamında, "Yeri geldiğinde askerimizle birlikte teröre karşı mücadele eden korucu vatandaşlarımızın mukim olduğu Ortasu Köyü'nün vatanperver halkının acısını istismardan geri durmayanların, vatan evladını birbirine kırdırtmaktan ve akan kanın üzerine kendi saltanatlarını kurmaya çalışmaktan vazgeçmeyeceği hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir" demesi ise dikkat çekiciydi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katledilen sivillerin ailelerine taziye ziyaretinde bulunmak üzere Roboski'ye gitti. Ancak onun gidişinden rahatsız olan Hükümet, helikopter tahsis etmediği için Kılıçdaroğlu karayoluyla Uludere'ye gitti. Bunun gerekçesini de Hükümet daha sonra "Yarın öbür gün BDP de helikopter isteyebilir" şeklinde açıkladı. Almanya Sol Parti Milletvekilleri Ali Atalan, Hamide Akbayır ile Cansu Özdemir ve Hamburg Belediye Encümeni ve Yazar Robert Jarowoy'un aralarında bulunduğu bir heyet de Roboski'ye gitti.
Keklik yavrusu gibi el ele tutuşarak katırların altına saklanmışlardı
Ancak bütün bunlar bir yana hiçbir şey 34 canın hikayeleri kadar dikkat çekici değildi. Her birisinin ayrı ayrı hayalleri vardı ve her birisi bu hayalleri gerçekleştirmek için katırların ardına takılıp ölüm yolunda yol almıştı. İlk bombardımandan sonra kayalığın altına sığınarak kurtulan; ancak ikinci bombardımanı hesaba katamayan genç yüreklerin ölmeden önce el ele tutuştukları ortaya çıkıyordu. Adem Ant (18), Yüksel Ürek (17), Mehmet Encü (15), Serhat Encü (17), Şıvan Encü (14), Erkan Encü (13) ve Seyit Enç'in (22), "belki görmezler diye" katırların arkasına saklanmışlardı ve bombardımandan korunmak için el ele tutuşmuşlardı, cesetlerin toprak altından çıkarılırken de ellerinin kenetli olduğu ortaya çıktı. Olay yerine ilk giden görgü tanıklarından Teyfik Encü, "Hepsi keklik yavrusu gibi el ele tutuşarak katırların altında saklanmaya çalışmışlardı. Ben olay yerine gittiğimde çocukların parçalanmış kafasını gördüm. Kendim 7 kişiyi toprak altından çıkardım. Toprak altından çıkardıklarım önce el ele tutuşmuşlardı ve toprak altında da öyle duruyorlardı" diyerek gördüklerini aktarıyordu.
Katliamdan 5 gün sonra (5 Ocak) Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Necdet Özel bir görüşme gerçekleştirdi. Aynı gün, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Birgül Ayman Güler, "Uludere olayı, hükümetin bir an önce, hem yaslı ailelere hem Türkiye ve dünya kamuoyuna hesap vermek zorunda olduğu bir olay olarak tarihimize geçti" diyerek, Meclis'ten Uludere Araştırma Komisyonu kurulmasını talep ettiklerini söyledi. BDP'li milletvekilleri, 6 saatlik bir toplantıda Uludere katliamının Meclis gündemine taşınması ve uluslararası kurumların inceleme yapması yönünde girişimde bulunulması yönünde tartışmalar yürüttü.
Türkiye ve dünya kamuoyu 3 Ocak Salı günü Meclis'te yapılan partilerin grup toplantılarına kilitlenmiş özellikle iktidar partisi AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın konuşmasını bekliyordu. Meclis'teki ilk grup toplantısını gerçekleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Roboski katliamını görmezden gelerek, oranın gümrük noktası değil örgüt güzergahı olduğunu ve ölen yurttaşların PKK ile bağlantılı olacağı savunması yaparak, tıpkı Hüseyin Çelik ve Başbakan'ın daha önce ayaküstü yaptıkları açıklamalardaki gibi, "Aktütün, Dağlıca ve Gediktepe baskınlarından sonra yapılan ithamlar hepimizin gözü önünde yaşanmıştır. Yüzde 1 bile ihtimal olsa bu bir tehdit olarak algılansa bile devlet gereğini yapmalıdır ve bu son olayda da yapmıştır" diyerek Hükümet'e de katliamı açık açık savunmasını istiyordu.
Başbakan'dan Genelkurmay Başkanı'na 'Özel' teşekkür
Nitekim Başbakan Erdoğan'da aynı yönde açıklama yaparak Roboski katliamı için Genelkurmay'a teşekkür etti. Katliamın neden yapıldığı konusuna girmeyen Erdoğan, olayı en çok protesto eden BDP'ye yüklendi. 12 saat sonra medyanın Roboski katliamını görmesinden dahi hoşnut olmayan Erdoğan'ın, "Medyaya rağmen Genelkurmay'a teşekkür ediyorum" demesi dikkat çekti. Medyanın olayı "katliam", "kirli savaş", "devlet halkını bombalıyor" diye görmesini eleştiren Erdoğan, bunların TSK'yi yıpratma çabaları olduğunu savundu. Erdoğan, "Biz Uludere'de 35 insan hayatını kaybetmiştir diyoruz. Böyle bakıyoruz" diyerek "Kürt" kelimesinden rahatsızlık duyduğunu açıkladı. Erdoğan, " Terörle mücadele kararlılıkla sürecek. Terörün uzantıları ile mücadele edilecek. Dağlarda mağaralarda ne pahasına olursa olsun etkisiz hale getireceğiz. Meydanı terörün uzantılarına bırakmayacağız. Onların tahriklerine boyun eğmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun bu meseleyi çözeceğiz, istismar girişimlerini çiğneyip geçeceğiz" dedi.
Demirtaş: Bu çocukları katlettiğin için hesap vereceksin
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise grup toplantısında, Başbakan Erdoğan'a "Biz senin meşruiyetini, Başbakanlığını tanımıyoruz. Sen kendini ne zannediyorsun. Bu halkın çocuklarını katledeceksin, kanlı ellerinle de BDP'den hesap soracaksın. Haddini bileceksin. Çıkıp bu çocukları katlettiğin için hesap vereceksin. Öyle BDP'ye bağırarak, hakaret ederek bu işi kapatamazsın. Sizin tehditlerinize boyun eğmeyiz. Bunu sen iyi biliyorsun, ama aynı zamanda yalan konuşmayı çarpıtmayı ve öldürmeyi de iyi biliyorsun" dedi. Demirtaş konuşmasının devamında Türk halkına da çağrı yaparak, "Şu anda duygu düzeyinde 2 ülke var. Kimse kimseyi kandırmasın. Marmaris'in bir köyünde 35 yurttaş bombalansa ey kardeş Türk halkı tepkiniz bu mu olurdu? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı 2 gün sessiz kaldı. AKP adına bir Kürdü çıkarıp temizlemeye çalıştılar. Bir ülkenin 35 evladı bombalanacak o ülkenin Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı kendine milliyetçiyim diyen ırkçılara sessiz kalacak. Başbakan'a sesleniyorum bizimle alay etmeyin. Duyguda böldünüz ülkeyi. Siz yaptınız. İlk saatte katliama tepki gösterseniz biz peşinizden gelirdik. Ama siz örtmeye çalıştınız. Bundan dolayı herkes elini vicdanına koysun bir kez daha düşünsün" diye seslendi. Demirtaş, hükümetin katliamı kapatma çabasına karşın bütün mekanizmaları kullanacaklarını, BM'ye ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvuracaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu: Erdoğan çıkıp özür dileyecek
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da "Bu insanlar niye öldü? İstihbarat aldık, pilotlar gitti, 35 vatandaşımızı imha etti. İstihbarat gelebilir ancak her zaman doğru çıkmaz. Acaba istihbarat yönetiminde zafiyet mi var? Kamu güvenliği müsteşarlığını kurdular. İstihbarat orada değerlendirilip kullanılacaktı ne oldu? 35 yurttaşımız öldü. Aradan 24 saat geçti hükümetten ses yok! Bu istihbaratı size kim verdi ve siz kimin istihbaratıyla 35 yurttaşımızı gidip öldürdünüz?" diye sordu.
Bu arada Uludere'de incelemede bulunan MAZLUMDER, İHD, ÇHD, TİHV, Türkiye Barış Meclisi, KESK, TTB ve DİSK'ten oluşan heyet "Yapılan bir yargısız infazdır ve öldürülenlerin sayısı itibariyle bu toplu bir katliam niteliği taşımaktadır" diyerek, olay sonrası yaralılara yardım etmek için giden ambulans ve sağlık ekiplerine izin verilmediği, yaralıların bazılarının donarak öldüğünü açıkladı. Katliamla ilgili Şırnak Valiliği de idari soruşturma başlattı.
Atalay Kaymakam'a saldıranlar köylüler değil dedi ama köylüler tutuklandı
Meclis Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Roboski'de kaymakama tepki gösterenlerin köylüler olmadığını, Cizre'den getirilen militanlar olduğunu iddia ederek, askeri operasyonların tam hız devam edeceğini belirtti; ama daha sonra gözaltına alınıp tutuklananların hepsi katliamda yaşamını yitirenlerin akrabaları ve kardeşleriydi. Bir taraftan Hükümet bir taraftan da medya olayı örtbas etme girişimlerini sürdürüyordu. Hiçbir şeyin karanlıkta kalmadığı gibi bu yalan haberler ve açıklamalar da çok çabuk deşifre ediliyordu. Oğlunu Roboski katliamında kaybeden Abdulaziz Encü, Vatan Gazetesi'nde "Çocuğumun tabutunun üstüne bayrak astılar. Bu görüntüyü görünce ciğerim yandı. Bizi sahipsiz bıraktılar" şeklinde çıkan haberi yalanladı. Encü, "Ben kesinlikle böyle bir söz söylemedim" diyerek, Vatan Gazetesi'ne sert tepki gösterdi.
Kışanak: Kendinizden utanın
3 Ocak'taki Meclis Genel Kurulu'nda konuşan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak "Hükümet, devleti ile medyası ile bu vicdan muhasebesinde zaten sınıfta kaldı. Ben kendisine insanım diyenlere sesleniyorum. Buralarda trilyonluk vurgunlardan söz etmiyorsunuz. Bu memleketin yarısı kayıt dışıdır. Budur kaçakçılık işte. Bir ekmek parası için kendi köyünün 2 kilometre uzağına gitmek mi kaçakçılık. O köylüler her gün sizin deyiminiz ile kaçak olarak geçip tarlasını suluyorlar. Neyin kaçağı yok mu sizin insanlığınız. İnsan önce yaşanan acıyı paylaşmayı bilir ama biz bu hükümetten 20 saat sonra 'operasyon kazası' sözünü duyduk. Kimsiniz siz. Nasıl 35 kişinin ölümü karşısında bu kadar umursamaz, bu kadar haddini bilmez oluyorsunuz. Önce çıkacaksınız özür dileyeceksiniz, af dileyeceksiniz insansanız eğer. Kendinizden utanın" şeklinde konuştu.
Meclis'te oturma eylemi
BDP milletvekilleri ile Barış Anneleri, Başbakan Erdoğan'ın Meclis'teki makam odasının önünde öğlen saatlerinde oturma eylemi yapmış, o günün akşamı (3 Ocak) da BDP ve Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu milletvekilleri, Roboski katliamını protesto etmek için Meclis Genel Kurulu'nda oturma eylemi başlattı. Meclis'teki eyleme ilişkin açıklama yapan BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak, Roboski'de meydana gelen katliama Meclis'in sesiz kalarak savaş ve insanlık suçu işlediğini belirterek, bu durumu protesto etmek için sabaha kadar eylemin devam edeceğini kaydetti.
Başbakan'ın teşekkürüne Hüseyin Çelik açıklık getirdi
4 Ocak'ta Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), katliamla ilgili sorumluların hesap vermesi gerektiğini belirterek, istifa etmelerini istedi. Roboski'ye bölgeye giden 715 bölge sivil toplum örgütü, yaşanan olayın hükümetin şiddet politikalarında ısrarını gösterdiğini belirterek, "Sıkılan her kurşun, atılan her bomba öfke ve ayrışma getiriyor" açıklamasında bulundu. Aynı gün AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, gazete, televizyon ve haber ajanslarının haber müdürleriyle kahvaltılı toplantıda biraraya gelerek, "Başbakan, sivillerin gösterdiği, AKP'nin gösterdiği hassasiyeti onlar da gösterdiği için teşekkür etti. TSK, 'Biz onları terörist zannıyla bombaladık' diyor. Kasıt varsa, hata varsa, ihmal varsa gereğini yaparız. Kimsenin yanına kalmaz. İster istihbarat hatası deyin, ister beceriksizlik deyin. Bu tür kazalar geçmişte de yaşandı. Hukuk devletiyseniz, bir gemide 9 cani, bir masum bile olsa o gemiyi batıramazsınız" diye konuştu ancak aradan bir sene geçti hala "hukuk devletinden" eser yok. Başbakan'ın teşekküründen sonra Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Milliyet Gazetesi'nden Fikret Bila'ya bir mülakat verdi ve kararlı bir şekilde PKK ile mücadele ettiklerini ve başarılı olduklarını ileri sürerek, "PKK'nin adını gündemden sileceğiz" iddiasında bulundu. 5 Ocak'ta ise Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı, Roboski katliamına ilişkin yürütülen soruşturmada ''gizlilik kararı'' aldı. Aynı gün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Ben de Uludere'de yaşanan olayla ilgili dün geniş kapsamlı bir bilgi aldım. Olay, en ince ayrıntısına kadar araştırılıyor. Hem TSK hem de savcılık olayı araştırıyor. Konu ile ilgili savcılık gizlilik kararı verdi" dedi.
5 Roboskili tutuklandı
Katliamı "gizli" soruşturan savcılık 5 Ocak'ta katliamda yaşamını yitirenlerin ailelerinden 8 kişiyi gözaltına aldırdı. 3 gün sonra Uludere Kaymakamı Nafiz Yavuz'a yapılan saldırıya ilişkin gözaltına alınan 8 kişiden Serbest Encü, Nihat Encü ve Nezir Encü serbest bırakılırken, Mehmet Altürk, Faris Kaya, Ferdi Alma, Faruk Encü ve Özcan Encü ise "Kasten adam öldürmeye teşebbüs" iddiasıyla tutuklanarak, Şırnak Kapalı Cezaevi'ne gönderildi.
5 Ocak'ta Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı, Uludere savcılığından olay günü askerlerin tüm telefon görüşmelerinin istenmesi talimatı verdi. Katliam öncesi olay yerine helikopterle indirilen askerler ile bombardımandan kısa bir süre önce yine olay yerinden ayrılan askerler ve F-16 savaş uçaklarına vur emrini veren kişi ile ilgili bilgiyi araştıran Özel Yetkili Savcılık, ayrıca Genelkurmay Başkanlığı'na yazı yazarak İHA görüntülerini talep etti.
Tüm eksiklerin giderilmesi için Uludere Savcısına talimat veren Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığının, olay ile ilgili ortaya çıkan delillerin titizlilikle araştırılması için gerekli yazışmaları yapması yönünde talimat verirken, Ortasu ve Gülyazı köylerinde olay yerine giden köylüler, tanıklar ve Gülyazı Jandarma Komutanlığındaki rütbeli askerlerin dinlenmesini istedi.
BDP Roboski katliamı için Meclis Araştırması istedi
BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, Uludere'de 34 sivilin yaşamını yitirdiği Roboski katliamının tüm boyutlarıyla incelenmesi ve sorumluların tespiti için Meclis'e Araştırma Önergesi verdi. BM belgelerine ve TCK 76-77 maddeler ile Anayasa'nın 90. maddesine göre ortada planlı, kararlaştırılmış taammüden işlenmiş toplu bir katliam olduğunu ifade eden Kaplan, "İnsanlığa karşı suç bulunmaktadır. İstihbarat zaafı, hükümetin aldığı karar, kararı uygulayanlar, sorumlu yetkililer konusunda bir Meclis Araştırması açılması zorunlu olmuştur" dedi.
Gündem en iyi Başbuğ'un tutuklanmasıyla değiştirilir!
Hükümet kamuoyunu katliamın planlı yapılmadığı yönünde bir türlü tatmin etmezken, 6 Ocak'ta bir anda gündemi değiştirmeye dönük bir olay yaşandı. Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, sevk edildiği İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nce "terör örgütü yöneticiliği" suçlaması ile tutuklandı. Roboski Katliamı tartışmalarının yürütüldüğü bir dönemde Başbuğ'un tutuklanması hem BDP, hem CHP hem de bütün kamuoyunun nezdinde "gündem değiştirilmek istendi" şeklinde yorumlandı.
'Ey insanlık sıfatını yitirmiş vicdansız caniler…'
Ancak hiçbir çaba ve hiçbir girişim katliama dönük öfkeyi dindirmeye yaramıyordu. Katliamda yaşamını yitiren Serhat Encü'nün ağabeyi Velat Encü'nün, kardeşi ve yaşamını yitiren çocuklar için kaleme aldığı mektup direk vicdanlı yüreklere hitap ediyordu. Mektupta şunlar kaydediliyordu: "Ey insanlık sıfatını yitirmiş vicdansız caniler. Ey eli kanlı katiller, öldürdüğün canlarına kıyarak katlettiğin gencecik kardeşlerimi tanıtayım sana.
Serhat Encü: Daha 17 yaşındaydı, babası yaşlı çalışmadığı için ve üniversite okuyan iki ağabeyine harçlık göndermek için gitmişti.
Cemal Encü: 16 yaşındaydı, lise son sınıf öğrencisiydi cebine harçlık koyabilmek için ve okul kantinine borcunu ödemek için gitmişti.
Hamza Encü: 21 yaşındaydı, önce askerliği bitirdi, ailesine maddi destek çıkmak için gitmişti
Şerafettin Encü: 16 yaşındaydı, lise son sınıf öğrencisiydi yetimdi annesini 5 yıl önce kaybetti babasından para isteyemiyordu cebine harçlık alabilmek için gitmişti.
Bedran Encü: 14 yaşındaydı, ortaokul öğrencisiydi ailesinin en büyük erkek evladıydı yaşı küçüktü babası diğer kardeşlerine emanet etti. Oğluma yardım edin dedi ve kardeşleriyle beraber gitti.
Şivan Encü: 16 yaşındaydı, lise öğrencisiydi babasından ayrıydı, Annesine evine bakmak için gitmişti.
Aslan Encü: 17 yaşındaydı, Babası yaşlıydı 6 sene önce ağabeyi mayına basmıştı. Ağabeyinin hastane masrafını karşılayabilmek için gitmişti.
Calal Encü: 18 yaşındaydı, Gururluydu babasından ağabeylerinden harçlık istemeyecek kadar gururluydu.
Hüseyin Encü: 19 yaşındaydı, ailesinin en büyük erkek evladıydı seneye askere gidecekti, babasının borçları vardı, babasına destek çıkmak için gitmişti.
Selam Encü: 22 yaşındaydı, Beraber liseden mezun olduk. Üniversiteyi yeni bitirmişti. Sınavlara girecekti, cebinde yol parası olmadığı için gitmişti.
Fadıl Encü: 19 yaşındaydı, ailesinin en büyük erkek evladıydı. Diğer kardeşleri gidiyor diye o da güle oynaya beraber yola koyularak gitmişlerdi.
Ey insanlığını kaybetmiş eli kanlı katiller! Diğer 24 kardeşlerimde yaşları 20'yi geçmemişti ve hepside aynı amaç için 50 TL'lik harçlık için gitmişlerdi. Onlar böyle vahşice bir saldırıyı hak etmedi." Roboski katliamında ağabeyi Celal ile kuzeni Ferhat'ı kaybeden 14 yaşındaki Şükran Encü de kaleme aldığı mektupta, "Nasıl rahat girebiliyorsunuz yatağınıza? Nasıl vicdanınız bu kadar rahat? Ben geceleri sabaha kadar abimin yolunu gözlüyorum. Gelecek çay içecek, yemek yiyecek diye bekliyorum. Ama gelmiyor. Aldınız benden ağabeyimi" diyordu.
Katliamı örtbas etmeye çalışan Hükümet Solin bebeğin öldürüldüğü bombardımanı itiraf etti!
Bir katliamı örtbas etmeye çalışan Hükümet inkar ettiği başka bir katliamı da itiraf ediyordu. 6 Ocak'ta Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, katliamla ilgili soruşturmanın gizli olarak yürütülmesinin nedeninin "şeffaflık" olduğunu ileri sürdü. Ordunun bugüne kadar yanlışlık yapmadığını iddia eden Atalay'ın "Ağustos'tan beri devam eden operasyonlarda Uludere'den önce bir tek hata oldu. O da Irak bölgesindeydi" diyerek Solin bebekle beraber 7 kişinin hayatını kaybettiği ve o dönem kabul etmedikleri olayı da itiraf etti.
Her şey bir arada yürüyordu. Bir yandan katliamın örtbas edilmesi uğraşı bir yandan giderek artan halkın tepkisinin dindirilmesi, bir yandan da uluslararası örgütlerin devreye girmesini önleme adına kimi göstermelik adımlar da atılıyordu. 6 Ocak'ta Şırnak Valiliği, yürütülen soruşturma kapsamında, 23. Sınır Jandarma Tümen Komutanlığı'na bağlı Gülyazı Tugay Komutan Yardımcısı Jandarma Albay Hüseyin Onur Güney hakkında uzaklaştırma istedi ve 2 gün sonra (8 Ocak) Albay Hüseyin Onur Güney'in görevden uzaklaştırıldığı belirtildi. 9 Ocak'ta Meclis İnsan Hakları Komisyonu, katliamla ilgili Alt Komisyon kurma kararı aldı.
Yarın: Roboski katliamı ile ilgili 14 Ocak ile 6 Mart arasında yaşanan gelişmeler DİHA
Zamanın durduğu acının derinleştiği yer: Roboski
Zamanın durduğu acının derinleştiği yer: Roboski
Yüksekova Güncel Yüksekova Güncel
Güncel
Roboski'de 28 Aralık 2011 tarihinde TSK'ye ait savaş uçakları tarafından çoğunluğu çocuk, 34 sivil yurttaşın katledilmesi üzerinden bir yıl geçti.