'ROBOSKİ'DE ÖLÜM EMRİNİ SEN VERDİN'

Bu çocukların öldürülmesi emrini kim verdi. Bu emri sen verdin. Çünkü sınır dışı operasyon yetkisi hükümette" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Anneler günü vesilesiyle konuşan Kılıçdaroğlu, kanın acının durması gerektiğini belirtti. Kürt sorunu diyemeyen Kılıçdaroğlu, "Buradan sesleniyorum 40 yıldır Türkiye'nin gündemindeki en temel sorun diye size sorsalar. Bu sorun terördür. Peki kabahat kimde? Korucuda mı, vatandaşta mı, askerde mi? Bir dönüp kendimize bakalım. Bu sorunun vebali kimin omzunda? Politikacıların omuzlarındadır" demesi dikkat çekti. 40 yıldır bu ülkede kan aktığını ve "Analar ağlamasın" diye edebiyat yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bu lafı ederken yürekten söyleyeceksiniz. Neyi çözdün de analar ağlamadı" ifadesini kullandı. Bu sorunu CHP'nin çözeceğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Çünkü bu konuda ilk raporu yazan da biziz. Bu sorun toplumsal uzlaşmayla çözülür. Bunun için masaya oturacaksın" ifadesini kullandı. 1930'lu yıllarda Diyarbakır'ın 3. büyük sanayi kenti olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Biz Anadolu'yu sömürmeyeceğiz" dedi.

'Roboski'de emri hükümet verdi'

Anneler gününde Roboski'deki anaların, Çaycuma'da, Karasu'da hayatını kaybeden işçilerin annelerinin de acılı olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, Roboski'de ailelerin parayla susturulmaya çalışıldığını hatırlatarak, bunun etik olmadığının ve siyasi ahlakın olmadığını bir kez daha gösterdiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, "Gülyazı köyünde çoğu çocuk 34 vatandaşımız öldürüldü. Annelerini parayla susturmaya çalıştılar. Hangi anneye sorabilirsiniz 'senin çocuğunun bedeli nedir' diye. Recep Tayip Erdoğan'a soruyorum 'sen çocuğunun bedelini söyleyebilir misin.' Hangi ahlak hangi vicdan kabul eder bunu. Kırk defa sorduk. Bu çocukların öldürülmesi emrini kim verdi. Bu emri hükümet verdi. Ölüm emrini sen verdin. Çünkü sınır dışı operasyon yetkisi hükümette. Parlamento bu yetkisi hükümete verdi. İkinci sorum şu: Bu istihbaratı sana kim verdi? Dut yemiş bülbül gibiler. Ses yok. O anneler bunu unutmayacak. Biz de unutmayacak. Gülyazı Köyü'ndeki köylüler biz Recep Tayip Erdoğan'ı Allah'a havale ettik diyorlar" dedi.

'AKP, Aldatanlar ve Kandıranlar Partisidir'

Toplu Sözleşme sürecinde memura önerilen 3+3'ün komik bir rakam olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, referandumda evet oyu kullanan Memur Sen'in şimdi kandırıldığını söylediğini belirterek, "Sen AKP'nin Aldatanlar ve Kandıranlar Partisi olduğunu bilmiyor muydun?" diye sordu.

Özgür basının önemine işaret etti

Kılıçdaroğlu, "Bir ülkede düşüncelerini açıklamaktan korkan varsa orada demokrasi yoktur. Berberinden hamalına kadar gazetecisine kadar herkes telefonlarının dinlendiğinden şüphesi varsa demek ki demokrasi yok. Türkiye'de demokrasi yoktur" diyerek AKP'nin zihniyetinin totaliter olduğunu belirtti. Korkak adamdan aydın olamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Basına sahip çıkmamıza iyi bakmıyorlar. Özgür basın bizim için önemlidir. Başbakan'ın her söylediğini yapıyorsanız orada özgür basın yoktur, yalaka basın vardır. Böyle dediğimizde 'Biz manevi baskı altındayız' diyorlar. Aydın aydınsa sorumluluğu vardır. Sorumluluğunu hissetmeyenle işimiz olmaz. Eğer aydınsa sorumluluğun gereğini yapsın. Gazeteci arkadaşlarım bu toplumun aydınlarıdır. Cezaevinde olanlar onlardır. Onların özgürlüğü kısıtlanmıştır. Sen gazeteceyim diye iktidara yaranarak geziyorsan, sen bu ülkenin demokrasisine ihanet ediyorsun" diyerek özgür basının önemine işaret etti.

'Neden bağırıyorsun'

S&P'nin Türkiye'nin kredi notunu düşürmesine ilişkin de Kılıçdaroğlu, "7 ay önce kredi derecelendirme kuruluşu S&P'yi övüyordun, şimdi neden bağırıyorsun. Anlamak mümkün değil" dedi.

'Bu kadar yalancı bir politikacı görmedim'

Bu anlayışın firavun anlayışı olduğunu ve darbe yapanlarla Başbakan'ın anlayışının aynı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın kimlere hizmet ettiğini bildiklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, "İkiyüzlü politika tutarsız politika. Senin dilinde iktidarın sürçüyor. Bu kadar yalancı bir politikacı görmedim" ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, "Erdoğan medya patronluğunu bırak. insan haklarına saygılıysan gel huzur içinde bu parlamentoyu çalıştıralım" demesi dikkat çekti. DİHA