Mehmet Topal kenara değişiklik için işaret fişeği gönderdiğinde kimse mutlu değildi. Fenerbahçeoyunu fazla geride kabulleniyor, Plzen de giderek artan bir özgüvenle yüklendikçe yükleniyordu. Topal da bu savunma hattının önemli neferiydi. Bu yüzden Salih girerken onu maçın muhtemel kahramanı olarak gören pek kimse yoktu. Ama işte yıldızlar kumaşını böyle zamanlarda gösterirler. Bazen 10 dakika yeter. Yeter ki bir kez ateş aldıktan sonra o cevher kenarda sönmesin. Aykut Hocam haddimiz değil; tasvip de etmeyiz. Ama oynasın bu çocuk! Oynasın ki futbol sevgimize bir oksijen alanı daha açılsın. Bunu bir yarı final uğuru olarak kabul eder misiniz?
Bir anda güzelleşirken
Maçın röntgeni 14. dakikadaki kornerde ortaya çıktı. Plzen 11 futbolcusunun 10’unun ceza alanı menziline yerleştirmişti. İlk 20 dakikanın dümeninde hep onlar vardı. Bu bölümde uzaktan şutlarla görünür olmaya çalıştı temsilcimiz. Daha fazlasına ihtiyaçları vardı. Rakibin giderek artan özgüvenini daha da büyümeden önlemiydiler. 23’te Darida’nın dokunuşu neyse ki tek ayakta yakalanan Volkan’ın yanından auta çıktı. Ama bu böyle gitmeyecek gibiydi. Mikrofonlarımızı yeniden ‘Küçük Prens’e uzatma zamanıydı. Girdiken hemen sonra 41’de önce Sow’u pozisyona soktu Salih. Sonra da 44’te kendi başlattığı atağı kendi bitirdi: 1-0. Devre arası bir anda güzelleşti, başkalaştı.
İkinci devreyi Volkan’ın yakın tarihindeki anlamsız hareketlerini hatırlatan bir hamlesi açtı. Sanırım maça heyecan gelsin diye çıktı kalesinden ve Plzen’lilere boş kaleye plase fırsatı verdi. Ama Rajtoral vuruşu iyi değildi. Meğer bu pozisyon yeni devrenin de eskisini taklit edeceğinin bir belirtisiymiş. Akın akın gelmeye başladı Çek temsilcisi. 53’te Salih’in golündeki en büyük paya sahip kaptan Horvath kaleyi tutturamadı. 56’da ardışık iki kontratakla tepki vermek istedi Fenerbahçe. Başaramadı. 61’de Darida’nın ‘yapı sökümüne’ uğratan golü tamamen kombine defans hatasından geldi ve artık ‘emniyet kemeriyle’ bu maçı almak mümkün değildi: 1-1. Hipertansiyon etkisinde bir yarım saat izlemeye başladık. Atan galip’e dönüyordu oyun. Ama Fenerbahçe’nin atmaya pek mecali yoktu. 69’da Limbersky’nin direkten dönen şutu maçın kardiyolog gözetiminde takibini şart kılıyordu artık. İhtimal o ki stat dolu da olsa bu dakikalarda çıt çıkmazdı. 77’de Çekler bir gol daha kaçırınca kenarda Topuz göründü. Ama o girmeden 82’de bir de Duris kaçırdı. Son dakikada kaleci Kozacik bile gol kaçırınca EKG’de artık sorun giderek belirginleşti. O yüzden son düdük kalp masajı gibi geldi.
Sonunda zorlandık...
Böylece çeyrek final kapısı zor da olsa aralanmış oldu. İki takımı Avrupa’da çeyrek final görmüş iki memleketten birinin (diğeri İtalya) şımarmaya hakkı olan spor yazarları olarak keyifle çıktık tribünden. Yalnızdık. Seyircisizliğin tadı yoktu. Ama olsundu. Çeyrek finalde bu stadı dopdolu görmenin heyecanı şimdiden hepimizi sarmıştı. Artık kuradan takım beğenme zamanıydı...
Rakİpler bellİ oluyor
Avrupa Ligi’nde çeyrek finale çıkan Fenerbahçe ve Şampiyonlar Ligi’nde ‘son 8’e kalan Galatasaray ’ın rakipleri bugün belli oluyor. Avrupa Ligi kura çekimi saat 13.30’da, Şampiyonlar Ligi ise 13.00’te yapılacak. Kura çekimleri D-Smart ve NTVSpor’dan naklen yayımlanacak.
Fenerbahçe’nİn rakİplerİ
Chelsea (İNG)
Tottenham Hotspur (İNG)
Newcastle United (İNG)
Rubin Kazan (RUS)
Benfica (POR)
Lazio (İTA)
Basel (İSÇ)