Işık hızına nispet!
Yine de şans kapıyı çalmıştı. Ama onlar, siz atsanız dahi her gole iki golle cevap verecek gibi duruyorlardı. Evet, rakip Real Madrid’di. Ve bunu bize maç boyunca sık sık hatırlattılar. Haklılar, çünkü unutanlarımız oldu. Özgüven biriktirelim derken enginlere sığmayıp taşanlar için ancak böyle bir tokat ayıltırdı. Sanırım ayılttı da...
Önce Di Maria’dan ve tabii ki Mor-Beyazlılar’ın bazen ışık hızına nispet yapan süratinden korktuk. Meğer bu ilk hamleler atletizmdeki tavşanmış. 10’da ağır çekimde bile hızlı akacak bir atak gelişti. Mesut nefis kaçırdı Ronaldo’yu. Dünyanın en iyi ikinci oyuncusu da çok akıllı vurdu: 1-0. Olsundu. Atılacak bir gol çok şeyi değiştirirdi. O hevesle yüklenmeye devam etti Cim Bom. Fakat neredeyse kalesinde gördüğü her tehlikeyi de bu hevesi yüzünden gördü. Adeta bir tür ‘hilal’ taktiğiyle oynuyordu Real Madrid. Üzerine çekiyor, sonra jet hızıyla çıkıyordu.
Terim’den şaşırtıcı hamle
İlk yarıdan devşirilecek umut varsa, o da bol bol denenen uzaktan şutlar değil 27’deki gibi kombine ataklardı. Birkaç tane denedi Galatasaray . Ama atamadı. Oysa rakip 29’da gene basit bir gol daha attı. Essien ortaladı, Ronaldo vuramayınca arkada Benzema topla buluştu ve rahatlıkla plaseledi: 2-0. Aslında hiçbiri basit değildi ama bize çok kolay atıyorlar gibi geldi. 44’te Drogba ve Eboue paslaşması güzel bir Fildişi golüyle sonuçlansa devre arasında yine de kâğıt kalemi çıkarırdık. Olmadı. İkinci devre Fatih Hoca’nın şaşırtıcı hamlesiyle başladı. Sahanın en silik ismi Sneijder yerini Gökhan Zan’a bıraktı ve Cim Bom üçlü defansa döndü. Neredeyse yıllardır görmediğimiz bu formasyonun nedeni belliydi. Hiç değilse daha fazla gol yememek ve gafil avlanmamak. Bir süre tuttu da. 62’de Di Maria’nın arkaya sarkışına dek Madrid ekibi bir tehlike yaratamadı. Ama gole ihtiyaç duyan Sarı-Kırmızılılardı. 66’da iyi yüklendi temsilcimiz. Olmadı. Drogba bir türlü hızlanamıyor, Burak da Varane-Ramos’un arkasına kaçamıyordu. Rakibin Real Madrid olduğunu bir kez daha hatırlamakta fayda vardı. 73’te bu sefer de bir duran top organizasyonuyla hatırlattılar. Oyuna Benzema’nın yerine giren Higuain, Alonso’nun ortasına iyi dokundu: 3-0. Aslında 81’de Selçuk, oyuna giren Umut-Amrabat falan derken skor 3-1 bile olsa havaya girerdik. Fakat rakip başka bir seviyenin takımıydı ve hiç umuda hiç yer bırakmamışlardı.
Son söz şu olmalı: Ne bekliyordunuz? Öyle had bildirmek için, ‘olacağı buydu’ kıvamında sormuyorum. Gerçek bir soru bu. Çünkü hayal kırıklığınızın sınırını bu soruya vereceğiniz cevap belirleyecek. Ben pek şaşırmadım. İrademin iyi niyeti aklımın karamsar bakışları altında hep ezildi çünkü. Açık konuşayım, benim tek dileğim İstanbul ’a hesabın bir bölümün kalmasıydı. Kaldı mı? Seyrantepe’yi inletmek isteyenler skorborda bakmayacaktır. Bu işe yarar mı? Rakip Real Madrid...
Hem güzel hem çirkin anlar
Maç öncesi Madrid sokakları adeta sarı-kırmızıydı. Madrid sokaklarında Galatasaray taraftarlarının yoğunluğu dikkat çekerken zaman zaman istenmeyen görüntüler de vardı.Bazı taraftarlar İspanyol polisiyle gerginlik yaşarken gözaltına alınan ve ‘Şiddete meyilli taraftar’ statüsünde gösterilen bu kişilerin maça girişine izin verilmedi.
İlk mücadele sosyal medyada
Maç öncesi bir rekabet de sosyal medyada yaşandı. Real Madrid, resmi Twitter hesabından “Hatırlıyor musunuz? 2001: Bernabeu’da Real Madrid-Galatasaray çeyrek finali” iletisi ile 18 Nisan 2001’de oynanan 3-0’lık maçla ilgili bir fotoğraf paylaştı. Bunun üzerine Galatasaray da Twitter’dan “Hatırlıyor musunuz? 25 Ağustos 2000, Galatasaray-Real Madrid: 2-1, UEFA Süper Kupası” mesajı ile maç sonundan bir fotoğraf gönderdi.
Bernabeu alev alev!
Real Madrid Kulübü’nce konuk takım taraftarları için 3 bin 900 biletin ayrıldığı Santiago Bernabeu Stadı’nda yaklaşık 15 bin Galatasaray taraftarınun bulunduğu görüldü. Tüm tribünlerde yer alan sarı-kırmızılı taraftarlar, maç içinde meşale yakarken bu nedenle Sarı-Kırmızılı kulüp muhtemelen ceza alacak.