Yüksekova Güncel

'Zaman daralıyor'

Politika

DP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Rojava'da demokratik kurtuluş devrimi yaşandığını, bölgesel ve uluslararası güçlerin bu devrimi boğmak istediğini belirterek, "Rojava'da Kürdistan'ı işgal etme girişimi var. Her kesimin bu devrimi sahiplenmesi hayati önemde" dedi.

 "1 Eylül'e az zaman kaldı. Demokrasi paketi konusunda herkes sesini yükseltmelidir. Kapalı kapılar ardında Kürt halkını muhatap almadan hazırlanacak bir paketin derde deva olması mümkün değil" diyen Kışanak, Diyarbakır, Van, Mersin ve İstanbul'da "Rojava devrimini" sahiplenme, Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşulları ile demokratikleşme programının güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi mesajıyla mitingler düzenleyeceklerini söyledi. 

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak "Rojava devrimi", Kürt Ulusal Kongresi çalışmaları, hükümetin hazırladığı demokrasi paketi ve 1 Eylül için yaptıkları hazırlıklara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Rojava'daki gelişmelerin doğru anlaşılması gerektiğini belirten Kışanak, oldukça kritik bir konu olduğunu ve pratik politikanın içinde gelip geçici olan bir durum olmadığının altını çizdi. Kışanak, "Rojava'da Kürt halkı artık kendisine özgün bir gelecek hazırlamaya çalışıyor. Bir devrim süreci yaşanıyor. Bir kurtuluş süreci yaşıyor ve birileri de bu süreci engellemeye çalışıyor. Bu uzun süreli bir mücadele olacak. Halkımızın bunu doğru anlaması ve buna göre Rojava'ya ilişkin tutumunu yaklaşımını çok daha sıcak, daha güçlü tutması gerekiyor. Çünkü Rojava'da olan şey bir bütün olarak Kürdistan'ın geleceğini, kaderini etkileyecek önemli bir gelişmedir. Rojava'da ki devrimi boğmak istiyorlar. Bölgesel güçler, uluslararası güç odakları bunu istiyor. Çeşitli çete gruplarını teşvik ediyorlar, destekliyorlar, onların önünü açıyorlar. Yani Rojava devrimini bu şekilde yarım bırakmak ve kesintiye uğratmak gibi bir girişim var. Bu öyle küçük bir çete grubunu saldırısı olarak görülmemeli" dedi. 

'Rojava'da Kürdistan'ı işgal etme girişimi var'

Kışanak, "Orada bir Kürdistan'ı işgal etme girişimi var. Ortadaki durum budur. Açık ve net adını koymak lazım. Yapmak istedikleri şey aslında Kürdistan'ı işgal etmek ve Rojava devrimini sonuçsuz bırakmaktır. Bu kadar büyük bir tehlikeden bahsediyoruz. Bunu doğru anlarsak ona karşıda tutumumuz aynı ölçüde güçlü ve net olur. Herkesin bu devrimi sahiplenmesi hayati önemdedir. Aslında Türkiye elinden gelse yani Kürtlerin sadece Kuzaydeki Kürtlerin değil Rojava'da da güney ve doğu Kürdistan'da da Kürtlerin giderek elimine oldukları, pasifize oldukları ve siyasal bir aktör olmaktan düştükleri bir ortamın yaratılmasını ister. Çünkü Türkiye'deki devlet yapısı hala Kürt halkı ile birlikte yaşama ölçülerine gelmiş durumda değil. Kürt halkı mücadelesiyle bunu zorladı. Büyük bir direniş ve mücadele sergiledi. Bunu büyük ölçüde kırdı. Ancak bunu tamamıyla başarmış değil. Buna bir de Rojava'daki devrime yönelik Türkiye'nin politikası da ne yazık ki negatif" dedi. 


'Kürdistan'ı işgal etmek isteyen bir yaklaşım var'

Kışanak, "Sayın Öcalan'ın başlattığı demokratik hamle Türkiye'nin politikasını birazcık olsun olumlu etkiledi. Başlatılan bu hamle aynı zamanda Rojava devriminin önünü açan ve Rojava devrimine yeni alanlar açan bir süreç oldu. Bu anlamda da devlet ve hükümet politikalarını zaman zaman yumuşatmak zorunda kalıyor. Ama köklü bir değişim henüz yaşanmış değildir. Çok açıktır ki Rojava'da özerk bir yapılanmanın oluşmuş olması Türkiye açısından bir tehdit olarak algılanıyor ve bunun engellenmesi yönünde çabalar yaşanıyor. Türkiye'nin desteği ve himayesi olmasa, Türkiye onlara imkan sunmasa bu çete gruplarının Rojava'da saldırı yapma imkanları yoktur. Bir bütün olarak karşımızda Rojava'daki halk devrimini akamete uğratmak isteyen, onu engellemek isteyen ve Kürdistan'ı işgal etmek isteyen bir yaklaşım ve anlayış var. Bunu doğru anlamak gerekiyor ve güçlü bir tutum sergilemek gerekiyor" dedi.

'Sınırların bizim için bir kıymeti yok'

Bu anlamda herkese sorumluluk düştüğünü dile getiren Kışanak, başta partileri olmak üzere her kesimin 24 saat duyarlılık içinde olması gerektiğini belirterek, "Eylem ve etkinliklerle devrime sahip çıkmak lazım. Bu işgalci saldırgan çetelere karşı net bir tutum almak lazım. Ancak bu politikaları böyle boşa çıkarabiliriz. Sınır kapılarının açılması ile ilgili siyasi girişimlerimiz devam ediyor. Hem de fiili olarak yardımlarımızı geçirmemiz lazım. Sınırları ancak böyle anlamsızlaştırabiliriz. Çünkü bu sınırlar yapay, anlamsız sınırlar. Bizim için bunların bir kıymeti yok. Biz bütün kurumlarımızla, belediyelerimizle yardım kampanyalarını çok daha güçlü yürütüp, sınır kapılarının kapalı olmasına çok da takılmadan yardımları Rojava'daki halkımıza ulaştırmalıyız. Bunun için çalışıyoruz" dedi. Kışanak, "Güney Kürdistan'daki yönetimin sınırları kapatması çok anlaşılır değil. Rojava'da bugün insanlar katlediliyor. Güney Kürdistan hükümetinden beklenen şey bu sınır kapılarını açmasıdır" ifadesini kullandı. 

'Muslim Ortadoğu'nun geleceği ile ilgili görüşmeler yapan bir liderdir'

Türkiye'de olan PYD Eş Genel Başkanı Salih Muslim ile planlanmış bir görüşmelerinin olmadığını dile getiren Kışanak, bu diplomatik çabaları çok önemsediklerini ve desteklediklerini kaydetti. Muslim'in İran, Rusya ve Avrupa ülkeleri ile yoğun bir diplomasi yürüttüğünü ifade eden Kışanak, bunun Kürt halkının bir kazanımı olduğunun altını çizdi. Kışanak, "Rojava artık Ortadoğu'da en güçlü politik aktör durumuna gelmiştir. Geleceği belirleyen, bütün ülkeleri hem bölgesel hem uluslararası güçleri ilgilendiren bir noktaya gelmiştir. Bu durum Kürt halkı adına önemli bir gelişmedir. Bunun ilerletilmesi için daha fazla güç biriktirmek gerekiyor. Bu ziyaretler vesilesiyle zaman zaman Türkiye medyasında çıkan değerlendirmelere katılmıyorum. İşte 'çağrıldı, uyarıldı' şeklinde tanımlamalar yapılıyor. En nihayetinde bu görüşmelerde tabiki herkes kendi taleplerini ifade edebilir. Ama Salih Müslim'de burada Suriye'nin, Rojava'nın, Kürt halkının, tüm Ortadoğu'nun geleceği ile ilgili siyasi ve diplomatik görüşmeler yapan bir liderdir artık. Önemli olan budur" dedi. 

'Kongreden Rojava devriminin korunması kararı çıkmasını bekliyoruz'

Hewler'de yapılacak olan "Kürt Ulusal Kongresi"ne hazırlandıklarını belirten Kışanak, teknik olarak hazırlık komitesinin çalışmalarını yürüttüğünü söyledi. Kışanak, "Çok tarihi bir kongre olacak. Bu kongrede Kürtlerin artık bundan sonra gelecek konusunda birlikte hareket edeceklerine dair politik bir tutum ortaya çıkması, hem Rojava, hem İran'daki Kürtlerin geleceğiyle ilgili ortak kararların alınması oldukça önemlidir. Bizler Rojava'daki devrimin korunması ile ilgili güçlü bir karar çıkmasını arzuluyoruz. Buna yönelik hazırlıklarımız var. Türkiye'deki çözüm sürecinin desteklenmesi ve demokratik kurtuluş sürecinin ilerletilmesi konusunda Kürt siyasal aktörlerinin ortaklaşması yönünde bir hazırlığımız var. Yine İran'daki Kürtlerin örgütlenme hakları ile ilgili hazırlıklarımız var. Politik olarak kongreye hazırlanıyoruz. Bu kongreden çok güçlü kararların çıkması yönünde çalışmalarımız olacak" dedi. 

'Demokrasi paketi konusunda herkes sesini yükseltmelidir'

Demokrasi paketi meselesinin çok önemli olduğunu ve bu konuda kamuoyunun sesini yükseltmesi gerektiğini dile getiren Kışanak, AKP hükümetinin "Her şeyi ben bilirim, ben yaparım, benim istediğim kadar, benim çizdiğim sınırlar içerisinde" şeklinde bir yaklaşıma sahip olduğunu belirtti. Bu yaklaşımın Türkiye demokrasisi adına büyük sıkıntılar yarattığını, Kürt sorununun çözümü konusunda da bir tıkanma ve çatışma zemini yarattığını ifade eden Kışanak, "Kürt halkını muhatap almadan hazırlanacak bir paketin derde deva olması mümkün değil. Ki geçmişte çıkardıkları paketlerde öyle oldu. Artık Türkiye'de paketler serisi var. Ama bunların hiçbirisi de ihtiyaca cevap vermiyor. Beklentileri karşılamıyor. Özgürlük alanlarını genişleten, demokratik siyasetin önünü açan bir tutum ve yaklaşım yok. O nedenle biz önümüzdeki günlerde biz AKP hükümetine bu paketi böyle kapalı kapılar ardında 'Ben bilirim' tarzıyla hazırlayıp toplumun önüne sunarsınız buradan da beklentileri karşılayan bir durum çıkmazsa bu bir krizdir. Bunu anlatacağız hükümete. Yapılması gereken halkın beklentilerini karşılayan güçlü bir demokratikleşme anlayışının çıkması lazım. Böyle öteleyen, oyalayan, sınırlayan, adım atıyormuş gibi gözüken ama adım atmayan yaklaşımlar kriz yaratır. Bu geçiştirilebilecek bir durum değil. AKP içinde bulunduğu durumun ciddiyetini kavramak zorundadır. Kürt sorunu gibi ağır bir sorunu çözmek için bir süreç başlatılmış. Müzakereler var. Bunun bir ciddiyetinin, ağırlığının, resmiyetinin olması lazım. Böyle bir yaklaşım süreci tıkatır. Biz 25 maddelik bir demokratikleşme paketi sunduk. Kamuoyuna da sunduk. Şunu çok iyi biliyoruz ki kamuoyuna bizim sunduğumuz 25 madde ile tamamen örtüşen bir beklenti içindedir. Demokratik siyasetin önünü açan bir tutum ve yaklaşım içeriyordu bu paket. Çünkü bu sürecin asıl ilerletilmesinin önemli adımları demokratik siyasette yatıyor. Demokratik siyasetin önündeki engelleri kaldıracak. AKP hükümetini uyarıyoruz. Halkın kendini sürece katacağı bir tutum olmazsa bu süreçte bir ilerleme olmaz. Bundan sonra da çok daha politik bir tutum alacağız" dedi. 

'Zaman daralıyor'

Zamanın daraldığını ve bu zamanı kaybetmeye kimsenin hakkı olmadığını belirten Kışanak, bir bütün olarak Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren bir konuda AKP'nin bu kadar keyfi yaklaşamayacağını söyledi. Bu konuda uyarıcı olmak istediklerini ve sürecin tıkanmasını kesinlikle engellemek istemediklerini dile getiren Kışanak, şimdiye kadar yapılan çeşitli çözüm çabaları içerisinde en ciddi olan müzakerelerin yapıldığını kaydetti. Kışanak, "Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan büyük bir ciddiyetle yaklaştı. Newroz'daki çözüm deklarasyonu tam bir manifestoydu. Bir çözüme işaret ediyordu. KCK'de buna denk bir tutum aldı. Partimiz demokratik siyaseti güçlendirmek için büyük bir gayret ve çaba içinde. Ama hükümet hala ben bir paket hazırlayacağım, tatile çıktım şeklinde sürecin ciddiyetiyle bağdaşmayan bir tutum içinde. Bu nedenle halkın beklentilerini ve taleplerini açıkortaya koymalı. Bizimle görüşmelerini daha ciddi bir şekilde yürütmeli" ifadesini kullandı. 

'4 büyük merkezde 3 ana talep için mitingler yapılacak'

1 Eylül'e kadar bu konuda ki çabalarının sürecini ifade eden Kışanak, "1 Eylül'de halkımızı 'Hükümet adım at' sloganıyla alanlara çok güçlü bir şekilde çıkması için çalışmalarımız var. 1 Eylül'de 4 büyük merkezde Amed, Van, Mersin ve İstanbul'da merkezi olarak planlayacağız. Onun dışında bütün illerde kendilerini hazırlayacaklar. İstanbul'daki mitingi HDK ve Demokrasi ve Barış Konferansı bileşenleri ile birlikte tartışıyoruz. Bunun hazırlıkları başladı. Amed'de yine sivil toplum kuruluşları ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Diğer yerlerde böyle. Çok güçlü bir katılımla örgütleyeceğiz. Onun dışındaki il ve ilçelerde halkla birlikte alanlar siyasi örgütlerimiz çıkacak. Demokratik reformlar konusunda çok net bir tutum alacağız. Bu seneki 1 Eylül mitinglerinin ana teması hükümetin yapması gerekenlere dikkat çekilmesi, Sayın Öcalan'a sağlıklı müzakere yapmasını sağlayacak imkanların sağlanması, reform paketinin bir an önce halkın taleplerini karşılayacak şekilde hayata geçirilmesi ve Rojava'daki çetelere Türkiye hükümetinin desteğini kesilmesi yönünde olacak. Kısaca üç ana başlıkta taleplerimiz toplanacak. Bunlar; Rojava devrimini sahiplenme, Sayın Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşulları ve demokratikleşme programının güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi ile ilgili mesajların verildiği mitingler olacak. Ben şimdiden halkımızı bu mitinglere güçlü bir şekilde katılmaya davet ediyorum. Her yerde bu mitinglerin çalışması çok güçlü bir şekilde yürütülmeli. Barışa sahip çıkan ve hükümeti de bu konuda adım atmaya zorlayan bir tutum ortaya çıkmalıdır" dedi. DİHA
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.