Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde kayıp yakınları ve İHD temsilcileri, "faili meçhul" cinayetlere kurban gidenlerin akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 26'ncı kez Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Kayıp yakınlarının ve İHD temsilcilerinin katıldığı eylemde, kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Eylemde Yüksekova'da 23 Kasım 2006 tarihinde Efeler Taburu olarak bilinen özel harekatçılar tarafından katledilen İslam Terkoğlu'nun hikayesi anlatıldı. Eylem, Rojava'da yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulunulması ile başladı. Dağlıca (Oremar) köyünden dönerken özel harekâtçılar tarafından katledilen eşinin hikâyesini anlatan Kamile Terkoğlu, eşi katledildiğinde bir yıllık evli ve çocuklarının henüz bir aylık olduğunu söyledi.
24 yaşındaki eşinin geçimlerini sağlamak amacıyla daha önce Yüksekova İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı'ndan aldığı izinle topladığı bir kamyon odunu arkadaşı Reşit Soydan'ı da yanına alarak satmaya götürmek üzere evden ayrıldığını söyleyen Terkoğlu, dönüş yolunda etraflarının askerlerce sarıldığını söyledi. Herhangi bir uyarı yapılmadan yakın mesafeden eşi ve arkadaşına ateş edildiğini dile getiren Terkoğlu, "Orada İslam'ı yaraladılar. İslam'ın sattığı odunların yüklendiği araç ise 200 metre ileride bulunan Yeşiltaş Karakolu tarafından durdurulmuş ve araç sürücüsü orada dövülerek olay yerine geri gönderilmişlerdi. Odun taşıyan aracın sahibi olay yerine gidince orada bulunan askerler tarafından 'Hepiniz ölümü hak ediyorsunuz' denilerek bir daha dövülmüş" dedi.
Eşi ve arkadaşının kamyonun üzerinden aşağı atıldığını belirten Terkoğlu, yaralı olan eşinin saatlerce kan kaybettiğini, Yeşiltaş Karakolu'nda doktor olmasına rağmen kimsenin müdahale etmediğini anlattı. Üstüne üstlük işkencenin de sürdüğüne dikkat çeken Terkoğlu, "İslam ve Reşit'i sabaha karşı saat 03.00'te köyün yolcu servisine bindirirler. Yüksekova'dan istenen ambulans ise daha gelmemiştir. Yolda ambulansla karşılaşılır. İslam ve Reşit ambulansa bindirilir ve orda müdahale edilir. Fakat Kamışlı (Sinava) köyüne geldiklerinde İslam kan kaybından ölür" ifadelerini kullandı.
Eşinin ölüm haberini alması ile dünyasının başına yıkıldığını ifade eden Terkoğlu, 5'inci günün sonunda eşinin cenazesinin Yüksekova Taburu'na getirildiğini söyledi. Terkoğlu, "Biz Yüksekova Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduk. Ancak İslam'ın katilleri yargılanmadı. Bunun üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurduk. Buradaki davamız devam ediyor. Biz aile olarak eşimin davasına sonuna kadar takipçisi olacağımıza söz veriyoruz" dedi.
Cenazeyi defnettikleri gün Hakkari Valiliği'nin Dağlıca'da (Oremar) 2 PKK'linin "dur" ihtarına ateşle karşılık verdiği ve çıkan çatışmada yaralanan bir PKK'linin Yüksekova Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken yolda öldüğü şeklinde açıklama yaptığını hatırlatan Terkoğlu, "Şimdi soruyorum yetkililere; eğer eşim PKK'li ise siz neden helikopterle Dağlıca köyüne götürdünüz? Silahlı çatışmada sağ olarak ele geçirildiği söylenen Reşit Soydan, şayet PKK'li ise ve silahlı çatışmaya girmiş ise olaydan hemen sonra neden serbest bırakılmıştır ve silahı nerdedir? Olayda herhangi bir silahlı çatışma olmadığı halde, Valilik açıklamasında silahlı çatışma olduğu iddia edilerek, olayda görevini kötüye kullanan güvenlik görevlilerini himaye etmesini doğru buluyor musunuz? Açılan ateş sonucu yaralanan İslam Terkoğlu olay yerinde uzun süre bekletilmiş ve bu arada çok kan kaybetmiştir. Daha sonra da yolda ölmüştür. Neden hastaneye hemen götürülmemiştir. Acaba potansiyel suçlu olarak gördüğünüz için mi?" diye sordu.