Musa Anter davası kapsamında Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Genelkurmay Başkanlığı'ndan dönemin Jandarma İstihbarat Grup Genel Komutanlığı'nda görevli personelin listesinin istenmesini ve bunun şartlı olarak mahkemeye gönderilmesini değerlendiren Diyarbakır Barosu Başkanı ve Anter davası avukatlarından Tahir Elçi, liste hakkında gizlilik kararının verilmesinin adil yargılama hakkına aykırı olduğunu ifade ederek, belgelerin JİTEM'in varlığını gösterdiğini dile getirdi.
Kürt bilge Musa Anter'in Diyarbakır'da 20 Eylül 1992 tarihinde katledilmesinin ardından açılan dava Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye devam ediyor. Korucu Hamit Yıldırım, eski emekli Albay Savaş Gevrekçi, "Yeşil" kod adlı kontrgerilla elemanı Mahmut Yıldırım, hakkında yakalama kararı bulunan itirafçı Abdülkadir Aygan'ın yargılandığı davanın önemli gelişmelerinden biri de Genelkurmay Başkanlığı'ndan dönemin Jandarma İstihbaratı'nda görevli personelin listesinin istenmesi oldu. Liste, davanın 3'üncü duruşması öncesinde Genelkurmay Başkanlığı'ndan şartlı olarak mahkemeye gönderildi. Listeye basın yasağı konulurken, çoğaltılması, fotokopi çekilmesi yasaklandı ve avukatların sadece listeyi incelemesine izin verildi.
'Belgeler JİTEM'in varlığını gösterdi'
Konu hakkında görüşlerini belirten Diyarbakır Barosu Başkanı ve Musa Anter davasının avukatlarından Tahir Elçi, ilk defa bir mahkemenin JİTEM yapısında görevli personel listesini istediğini ifade ederek, mahkeme heyetinin personelin can güvenliğini gerekçe göstererek listeye gizlilik kararı getirdiğini belirtti. Bu gizlilik kararını anlamanın mümkün olmadığını aktaran Elçi, "Adil yargılama hakkına aykırıdır. Biz yinede listeye bakacağız ve taleplerimizi mahkeme heyetine sunacağız" dedi. Bölgede JİTEM faaliyeti olarak işlenen binlerce cinayetin olduğunu dile getiren Elçi, "Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı JİTEM'in olmadığını söylüyordu. Ama belgeler varlığını gösterdi. Arif Doğan'ın bürosunda elde edilen birçok belge var. Hanefi Avcı ve Suriye asıllı Hacı Hasan'ın (İbrahim Babat) anlatımları ile Susurluk raporları JİTEM'in varlığını belli ettiriyordu zaten" dedi.
'Bu soruşturmanın derinleşmesi gerekiyor'
JİTEM soruşturmasının daha da derinleştirilmesi gerektiğini ifade eden Elçi, "JİTEM'in nasıl bir yapı olduğu, Jandarma bünyesinde nereye oturtulacağı kapalıdır. Diğer davalarında bu çerçevede ele alınması, Jandarma İstihbarat Grup Genel Komutanlığı'nın anlaşılması ve soruşturmanın derinleştirilmesi gerekiyor. Mahkemeye ulaşan JİTEM listesi ile diğer soruşturma ve kavuşturmalar daha ciddi bir şekilde ele alınması gerekiyor" dedi. Bu listeyi inceledikten sonra yeni araştırmalar için mahkeme heyetinden talepte bulanacaklarını belirten Elçi, "Bu listeyi inceleyeceğiz. 90'lı yıllarda başta Diyarbakır ve Şırnak olmak üzere görevlilerin listesi var. Diğer dava dosyaları ile karşılaştırma yaparak yeni irade taleplerinde bulunacağız. Yeni araştırmalar talebinde bulunacağız" diye konuştu.
'Yasağın nedeni devletin faili meçhul cinayetlerdeki iradesini gösteriyor'
Bölgede çok sayıda "faili meçhul" cinayetin yaşandığının bilindiğini belirten Av. Mesut Beştaş ise, hükümet "Faili meçhul" cinayetleri çözme konusunda ne kadar iradeli olduklarını gösterseler dahi Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanan ve "Faili meçhul" cinayetlerle ilişkisi olduğu düşünülen kişilerin soruşturulmamasının bu iradenin gerçek olmadığının göstergesi olduğunu belirtti. Ergenekon ve Balyoz davalarının eksik yönünün de bu olduğunu ifade eden Beştaş, şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye'de baktığımız zaman faili meçhul cinayetlerle ilgili açılmış bir kaç dava var. Bunlardan biri de Musa Anter cinayetidir ve bana göre en önemlisidir. Bu davanın sanıkları hakkında bazı ipuçları bulunmuş bazıları ise az çok kamuoyu tarafından tahmin edilebiliyor. Davaya bakan mahkemeye gelen bazı bilgi ve belgelere de yayın yasağının konulması da yargı mercilerinin ve bir bütünen devletin 'faili meçhul' cinayetlere ilişkin iradesinin de ne aşamada olduğunu gösteriyor. Eğer bu 'faili meçhul' cinayetlerinin failleri yargılanmak isteniyorsa bir iradenin ortaya konulma zorunluluğu kaçınılmaz olmalıdır."
'Herkesin kendi eteğindeki taşları dökmesi gerekiyor'
"Faili meçhul" cinayetlere ilişkin herkesin elinde var olan bilgi ve belgeleri ortaya koyması gerektiğini aktaran Beştaş, "Başta herkesin kendi eteğindeki taşları dökmesi gerekiyor. Elinde bulunan bilgi ve belgeleri hem kamuoyuna hem yargı mercilerine sunması gerekiyor. Bir faili meçhul dosyada bunun faillerinin isimleri gelmişse ve bunun üzerine yayın yasağı konulmuşsa, avukatlar dahi fotokopisini çekme hakkına sahip değilse, böyle bir yasaklama getiriliyorsa, bu faili meçhul cinayetlerle ilgili yargı mercilerinin ve hükümetin faili meçhul cinayetleri aydınlatma konusunda güçlü bir iradeye sahip olmadığını veya öyle bir iradeyi ortaya koyma isteminde olmadığını açıklığa kavuşturuyor" diye belirtti.
Genelkurmay Başkanlığı, son olarak 2009 yılında Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği yazıda, "başkanlık bünyesinde JİTEM diye kurulmuş herhangi bir birimin mevcut olmadığını" bildirmiş ve bu konu ile ilgili bir oluşum olmadığı için herhangi bir mensubun da olmadığını iddia etmişti. / Diha
Güncelleme Tarihi: 14 Ekim 2013, 10:38
SIRADAKİ HABER