Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi ve yönetim Kurulu üyeleri ile Cizre’de yakınlarını kaybeden ve zarar gören ailelerle birlikte dün Cizre Raporu’nu açıkladı. Doğu ve Güneydoğu Gazetecileri Cemiyeti’nde düzenlenen basın toplantısına Cizre’de yaşamını yitiren Özgür Taşkın adlı gencin babası Sadun Taşkın, kızı Cemile’nin ölü bedenini günlerce evinde buzdolabında muhafaza eden Emine Çağırga, yakınlarını kaybeden Ahmet Edin ve namaz kıldığı sırada eve atılan bomba ile ayağını kaybeden Abdullah Özcan da katıldı.
‘42 ÖRGÜT MENSUBUNUN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNE DAİR BİR BELGE YOK’
Raporu açıklayan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, “Sokağa çıkma yasağı süresi boyunca ilçeye su, elektrik, çöp, sağlık, eğitim, adli vb. tüm kamusal hizmetler tümüyle durmuş, ilçe halkı yiyecek-içecek gibi gıda, ilaç, süt ve çocuk maması gibi tüm temel yaşam gereksinimlerinden yoksun bırakılmıştır. Özellikle su, elektrik, ambulans ve sağlık gereksinimlerinde yaşanan sorunlar toplum sağlığını önemli ölçüde etkilemiş ve ölümlere neden olmuştur” dedi. Sokağa çıkma süresi ve bu süre boyunca yürütülen operasyon ve yaşanan silahlı çatışmalar sonunda 15 sivil yurttaşın ateşli silah veya şarapnel parçalarıyla 6 kişinin de hastaneye kaldırılamadığı için yaşamını yitirdiğini hatırlatan Elçi, Valiliğin öne sürdüğü 42 ‘örgüt mensubu’nun öldürüldüğüne dair hiçbir bilgi ve belgeye ulaşamadıklarını açıkladı. Yaşamını yitiren yurttaşların sivil yurttaşlar olduğuna vurgu yapan Elçi, Cizre Kaymakamlığından edinilen bilgilere göre 04 Eylül-12 Eylül 2015 tarihleri arasında 10’u çok hafif, 2’si ağır olmak üzere toplam 25 güvenlik görevlisinin yaralandığını, olaylarda hayatını kaybeden güvenlik görevlisi bulunmadığını da ifade etti.
CİZRE’DEKİ UYGULAMALAR HUKUK DIŞI
Başbakan Davutoğlu’nun, “ihtiyaçlar karşılanıyor” sözünün aksine bölgeye hiçbir yardım gitmediğini de ifade eden Elçi, “Dükkân, market, eczane ve fırınlar dâhil tüm iş- yerleri kapalı kalmıştır. Bu süre içerisinde dışarıdan Cizre’ye herhangi bir gıda veya içecek ulaştırılamamıştır” dedi. Elçi, Cizre’ye dair hukuk dışı uygulamalara dikkat çekerek,” Hukuk dışı, keyfi ve kısa yoldan infazdan kuşkulanılan bütün olaylarda ve ayrıca yukarıdaki şartlarda doğal olmayan bir ölümün meydana geldiğine dair yakınların şikâyetçi olması veya güvenilir kaynaklardan haber alınması halinde, hemen tam ve tarafsız bir soruşturma yapılır” dedi. Ancak Elçi, şimdiye dek hiç bir hiçbir soruşturma ve incelemenin yapılmadığını belirterek, yapılan operasyonlar ile sokağa çıkma yasağının da hukuka, anayasaya ve uluslar arası sözleşmelere aykırı olduğunu söyledi. Elçi,“Anayasanın 13. ve 15. maddeleri bağlamında 120. maddesi uyarınca Olağanüstü Hal veya Sıkıyönetim ilan edilmeksizin 4442 sayılı İller İdaresi Yasasının 11/c maddesi kapsamında ‘önleyici kolluk/suçu önleme’ çerçevesinde tüm yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini tümüyle durduracak şekilde sokağa çıkma yasağı yoluna gidilmesinin, ölçüsüz, aşırı ve keyfi bir uygulama niteliğinde olduğu, anayasa ve yasa hükümlerine aykırı olduğu gibi Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine (AİHS) aykırı olduğu aşikârdır” dedi.
Sivil halkın 8 gün boyunca askeri abluka altında; su, elektrik, gıda, ilaç vs. insanı ihtiyaçlardan yoksun bırakılması, yaralı ve hastaların sağlık merkezlerine sevkinin engellendiğini de hatırlatan Elçi, Cenevre Sözleşmeleri, İnsancıl Hukuk İlkeleri, Çatışma Hukuku kurallarının da ihlal edildiğini söyledi.
‘VALİNİN GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILMASI DEĞERLENDİRİLMELİ’
Soruşturma makamlarının hızla ölüm ve yaralanmaların meydana geldiği yerlere giderek gerekli inceleme ve delil toplama işlemlerini acil yapması gerektiğine vurgu yapan Elçi, polis araçları üzerinde bulunan kamera ve telsiz kayıtlarına el konularak gerekli incelemelerin yapılması; olay mahallindeki kovan, kurşun ve diğer bulguların toplanarak hızla balistik incelemelerinin yapılması ve görevlilerin kullandıkları silahlarla karşılaştırmanın yapılması lazım” dedi. Şırnak Valisi Ali İhsan Su’nun da görevden alınması gerektiğini belirten Elçi,” Bilindiği gibi, 4442 Sayılı İller İdaresi Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca, ‘Vali, il sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvetlerinin ve teşkilatının amiridir. Dolayısıyla kolluk kuvvetlerinin yaptığı her türlü uygulamadan Şırnak Valisi’nin sorumluluğu bulunmaktadır. İlçede yaşanan olaylar neticesinde yirmi bir (21) sivilin hayatını kaybettiği göz önüne alındığında, Şırnak Valisi hakkında bir an önce cezai ve idari soruşturma başlatılmalı ve bu kamu görevlisinin görevden uzaklaştırılması değerlendirilmelidir” diye konuştu.
‘BM’Yİ İNCELEME YAPMAYA DAVET EDECEĞİZ’
Zarar gören yurttaşların zararlarının da biran önce karşılanması gerektiğini belirten Elçi, Birleşmiş Milletler (BM) Hukuk Dışı, Kısa yoldan Keyfi İnfazlar Özel Raportörü’nü Cizre’de yaşanan ölüm ve yaralanmaları incelemek üzere davet etmeye de karar verdiklerini duyurdu. Toplantı da söz alan mağdur Abdullah Özcan da, büyük bir vahşet yaşandığını belirterek, bir an önce sorumluların cezalandırılmasını istedi. Özcan, güvenlik güçlerinin mahallelerine girdiğini kendisinin namaz kıldığı sırada evlerine bomba atıldığını belirterek, ayağını kaybettiğini söyledi. Yaşananların son bulmasını isteyen Özcan, “yeni bir acıya dayanacak durumda değiliz” dedi. kızı Cemile’nin ölü bedenini günlerce evinde buzdolabında muhafaza eden Emine Çağırga da, o gün yaşadıklarını anlatarak, barış istediklerini artık kimsenin ölmemesini istediğini söyledi. Yaşamını yitiren Özgür Taşkın adlı gencin babası Sadun Taşkın da, “Türk, Kürt kardeşliği her ne olursa olsun bozulmamalı. Herkes barış için birleşmeli. Benim oğlum gitti. Başka evlatlar gitmesin” dedi.Evrensel
Güncelleme Tarihi: 21 Eylül 2015, 14:58