ERSİN TEK/YAZDI
Yazar Ersin Tek 'İlişkilerin Matematiği' adlı yazısını okuyucuları için yayınladı.
ERSİN TEK'İN YENİ YAZISI ŞÖYLE:
Bazı insanlar vardır; kalplerinden taşan iyi niyet, ellerine ve gözlerine bulaşır. Hatta bütün ömürlerini ele geçirir. Bir yanlış gördüklerinde susmaz, bir acı sezince geride duramazlar. Onlar için iyilik, bir davranış değil bir refleks gibidir. Yardım etmek, düzeltmek, anlamak ve anlatmak: hayatlarının merkezine yerleşmiş bir vicdan pratiğidir. Ancak bu safiyet, zamanla yorucu bir döngüye dönüşebilir. Çünkü insan ilişkileri, yalnızca niyetle değil, dikkatle, dengeyle ve matematikle yürür.
İyi niyet değerlidir ama kontrolsüz olduğunda sınır ihlallerine neden olabilir. “Ben sadece yardım etmek istemiştim,” diyen birinin gözlerinin ardında çoğu zaman yorgun düşmüş zamanlar, yanlış anlaşılmış çabalar ve kırılmış sınırlar kalır. Çünkü ilişki dediğimiz şey, sadece ne istediğimiz değil; neyi, ne zaman, ne şekilde ve kime karşı yaptığımızla da ilgilidir. İlişkilerin de bir hesabı vardır: söylenen sözler, verilen emekler, yapılan fedakârlıklar hep bu görünmeyen hesap defterine yazılır. Bu yüzden iyi niyet, ancak öngörü ile birleştiğinde erdem olur. Aksi halde, insan kendini “iyi olduğu için yıpranmış” bir varlık olarak bulur.
İnsanın içindeki “düzeltme arzusu” çoğu zaman geçmişin izlerini taşır. Belki çocukken kimse onu dinlememiştir, şimdi herkesi dinlemek ister. Belki bir zamanlar acı çekmiş ama sesini çıkaramamıştır, şimdi herkesin acısına ses olmak ister. Bu da anlaşılırdır. Fakat geçmişin izlerini bugünün ilişkilerine taşımak, sağlıklı sınırlar kurmayı zorlaştırır. İlişkinin matematiği, geçmişin yaralarıyla değil, bugünün sorumluluğuyla çözülür.
Mesela samimiyetin dışa vurumu bazen “sınır bilmezlik” olarak etiketlenir; oysa belki de o kişi sadece içindeki iyiliği dışarı taşırmaktadır. Yine de, toplumsal yapıdan tamamen koparak yaşamak da başka bir tür körlük doğurur. İnsan hem içten olmalı hem de toplumu okuyabilmelidir. Bu da bir tür denge, yani bir matematik gerektirir.
İşte burada niyetle algı arasındaki gerilim ortaya çıkar. Bir kadın hem samimi hem dindar olabilir mi? Hem modern hem geleneksel değerlere bağlı kalabilir mi? Bu sorular çoğu kez ya “ya o, ya bu” şeklinde dikotomilere dönüşür. Oysa insan, hem iç dünyasında saf bir inanç taşıyabilir, hem de dış dünyada samimi ilişkiler kurabilir. Ama bu ikisinin arasında dikkatli bir geçiş hattı gerekir. Çünkü ilişkilerin matematiği yalnızca bireyin kendisine değil, içinde yaşadığı toplumun kodlarına da bağlıdır.
İlişkilerin matematiği; sadece ne kadar verdiğinle değil, ne zaman durduğunla, neye hayır dediğinle, kimi ne kadar yaklaştırıp neyi uzak tuttuğunla ilgilidir. Sevmek kadar sınırlamak da erdemdir. Merhamet kadar mesafe de gerekir. Aksi halde insan, kendi içindeki iyilikle başkalarının kötülüğüne zemin hazırlar. Her adımın, her bakışın, her dokunuşun bir yankısı vardır. Bazen, en temiz niyetle uzatılan el, en karmaşık sonuçları doğurur.
İlişkilerin dili kadar, suskunluğu da kıymetlidir. Her şeyi konuşmak değil, neyin konuşulması gerektiğini bilmek önemlidir. Herkese yardım etmek değil, kime yardım edebileceğini ölçmek erdemdir. Çünkü iyi niyetin ötesinde bir sorumluluk vardır: etkiyi öngörmek. İnsan, yaptığı şeyin doğuracağı anlamı da taşır omuzlarında. Bu farkındalık olmadan yapılan iyilik, bazen fark edilmeden bir ihlale ve zarara dönüşebilir.
Kimi zaman “ilişkilerin mantığı” ile “kalbin ahlakı” çelişir. Kalp paylaşmak ister, mantık sınırlamak. Kalp konuşmak ister, mantık susmak. İnsan bu ikisi arasında bir terazidir aslında. Doğru ilişkiler, yalnızca sevgiyle değil; zamanla, ayarla, mesafeyle, ritimle kurulur. Tıpkı müzik gibi: çok sesli olabilir ama bir ölçüsü olmalıdır.
Kısacası; ilişkiler bir aritmetiktir. Her adım bir toplam, her ihmal bir eksiltme, her söz bir çarpan gibidir. Bu matematiği bilmeden yaşamak, iyi niyetle ama bilinçsizce yol almak gibidir. Güzeldir, ama çabuk yorulur insan. En sonunda şu gerçekle yüzleşir: iyi olmak yetmez. Yerinde, zamanında ve dengeli olmak gerekir.
Güncelleme Tarihi: 09 Haziran 2025, 15:19