Kadın tutsaklardan Erdoğan'a yanıt

Başbakan Erdoğan'ın açlık grevindeki tutsaklar için söylediği "şov yapıyorlar" sözlerine cevap veren Şakran Kadın Cezaevi'ndeki tutsaklar, "Biz ne kimseye şantaj yapıyoruz ne de ölümüne şov yapıyoruz. Bizler sorunları çözmeyenlerin ve sorunların çözümü için yeterli çabayı harcamayanların sorumsuzlukları nedeniyle ölümüne bir eylem gerçekleştiriyoruz.

Kadın tutsaklardan Erdoğan'a yanıt
Biz Kürtler ölmediğimiz sürece kimse ne sesimizi duyuyor ne de uğradığımız haksızlıklara ses çıkarıyor" diye belirtti. 

Aliağa ilçesinde bulunan Şakran Kadın Cezaevi'nde 3 ve 13 Ekim tarihlerinde açlık grevine başlayan Gülistan Seçkin, Sabahat Oğur, Hatice Çakmak, Müzehher Bulut, Halime Demir, Şükran Aydın, Ayfer Ayçiçek ve Sevim Devrim isimli tutsaklar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açlık grevindeki tutsaklara yönelik sözlerine ve açlık grevi eylemine yönelik kamuoyundaki eleştirilere yanıt verdi. DİHA'ya mektup gönderen kadın tutsaklar, açlık grevi eylemini tamamen kendi iradeleriyle başladıklarının altını çizerek, şu cümlelere yer verdi: "Devlet yetkililerinin çarpıtmak için söylediği gibi bize birileri girin ya da girmeyin demedi. Eğer irademizi teslim etmek durumumuz olsaydı cezaevinde kalma gerekçemizde ortadan kalkardı. Bir insan en önemli düzeyde öldürülmekle korkutulup, istediğinizi yaptırmaya çalışırsanız o da ya can korkusundan size boyun eğer ya da canı pahasına boyun eğmez. Hâlbuki biz zaten sonunda ölümün olduğunu bildiğimiz bir eyleme başladık. Bu eyleme eğer zorlanmış isek ne ile korkutulup, zorlanmış olabiliriz. Bu akla mantığa ve vicdana aykırı 'politik' söylemleri değerlendirmeye dahi gerek duymuyoruz. Buna benzer egemenlerin yüzyıllarca biriktirdiği kirlilikte birçok 'politika' yürütülüyor. O denli abes şeyler söyleniyor ki, şaşmamak ve anlamak elde değil. Açlık grevinde olmayan insanlar yemek yediği için suçlu gösterilmeye çalışılıyor. Biz grevdekiler neden hemen ölmediğimiz için suçlanıyoruz." 

'Kürt halkının acıları hiçleştirilerek suçlama gerekçesi yapılıyor'

Başbakan Erdoğan ve muhalefet partilerinin son dönem Kürt sorunu ve cezaevlerindeki açlık grevlerine ilişkin sözlerini eleştiren kadın tutsaklar, " 'Biz Kürtler her gün kardeşiz ' çağrısı yapan Erdoğan'dan sadece 2 dakika durup şunu düşünmesini istiyoruz. 30 yıldır süren savaşta binlerce insan öldü ölüyor. Kürt tarafından ölenlerin 'İmha edildi' denilerek, insanlık dışı algı ve tanımlamayla veriliyor. Kürt halkının acıları hiçleştirilerek, suçlama gerekçesi yapılıyor. Gözyaşlarının renginin aynı olmadığı her an her konuşma ve uygulamada vurgulanıyor. İçişler Bakanı her fırsatta 'Tek bir Kürt kalmayıncaya kadar öldürmeye devam edeceklerini' vurguluyor. Tüm Kürtler ve insan hakları savunucuları 'terörist' ilan edilerek, kendi faşizan tutumu meşrulaştırmaya çalışıyor. MHP gibi milliyetçi ve faşizan tutum ve politikalarıyla bilinen bir partinin yetkilileri bile Başbakanın tavırlarını faşizan olarak tanımlıyor. Bu da hükümetin politikalarının en yalın tanımı oluyor" değerlendirmesinde bulundu. 

'Birimizin acısı diğerimizin sevinci olmaya başlarsa…' 

Tutsaklar, "Açlık grevlerinin Öcalan ile yapılacak görüşmeleri engellediği" sözlerine tepki göstererek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Zaten bizler bu görüşlerin başlaması için greve başladık. Neden ve nasıl engel oluyoruz? Sanırım bahsedilen engel Başbakanın saltanat planlarının bizim direnişimizi çarpıtma çabalarından kaynaklı sekteye uğramasıdır. Yoksa bizler ölüme yatırdığımız bedenlerimize ne İmralı yolunu kapatıyoruz ne de o bir türlü tamir edilmeyen kosteri bozuyoruz. Bizler ölüyoruz, diye kızanlara da şunu söylemek istiyoruz; inanın ki bizler sizler kadar yaşama ve yaşatma savunucularıyız. Ama gelin görün ki, biz Kürtler ölmediğimiz sürece kimse ne sesimizi duyuyor ne de uğradığımız haksızlıklara ses çıkarıyor." Başbakan başta olmak üzere herkesi ciddi olmaya davet eden kadın tutsaklar, "Biz ne kimseye şantaj yapıyoruz ne de ölümüne şov yapıyoruz. Bizler sorunları çözmeyenlerin ve sorunların çözümü için yeterli çabayı harcamayanların sorumsuzlukları nedeniyle ölümüne bir eylem gerçekleştiriyoruz. Bu eylemi hem aklımızla hem de vicdanımızla gerçekleştiriyoruz. Sizlerden de bizler gibi aynı ciddiyeti sergileyip, çözüm için yapmanız gerekeni yapmanızı istiyoruz. Birimizin acısı diğerinin sevinci olmaya başlarsa burada kardeşlik değil, düşmanlık başlamıştır. Biz ölüme, ölümüne ve ölümle direniyoruz. Çünkü başka bir direniş aracımız yok. Biz ölürsek insanlığı yaşatmak için ölmüş olacağız. Ama siz yaşasanız bile insanlığın ölümünün sorumlusu, ortağı ve izleyicisi olacaksınız" diye belirtti. DİHA

Güncelleme Tarihi: 14 Kasım 2012, 09:25
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER