'KCK Ana Davası'na katılım çağrısı

Kürdistan Hukukçular Meclisi, Türkiye ve Kürt coğrafyasında son zamanlarda hukuk alanında yaşanan gelişmelere ve yarın başlayacak olan "KCK Ana Davası"nın 60'ıncı duruşmasına katılım çağrısında bulundu.

 'KCK Ana Davası'na katılım çağrısı
 Kürdistan Hukukçular Meclisi, Türkiye ve Kürt coğrafyasında son zamanlarda hukuk alanında yaşanan gelişmelere ve yarın başlayacak olan "KCK Ana Davası"nın 60'ıncı duruşmasına katılım çağrısında bulundu. BDP Eş Genel Başkanı Meral Danış Beştaş, Türkiye Barolar Birliği Başkanının beyanları ve girişimlerinin arkasında olmadıklarını belirtirken, Diyarbakır Barosu eski Başkanı Mehmet Emin Aktar yarın başlayacak "KCK Ana Davası"nda vicdan ve ahlak sahibi olan tüm hukukçuları yanlarında yer almaya çağırdı. 

Kürdistan Hukukçular Meclisi, Türkiye ve Kürt coğrafyasında son zamanlarda hukuk alanında yaşanan gelişmelere ve yarın başlayacak olan "KCK Ana Davası"nın 60'ıncı duruşmasına dikkat çekmek amacıyla Demokratik Toplum Kongresi'nde (DTK) basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya, BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, Diyarbakır Barosu eski Başkanı Mehmet Emin Aktar, Van Belediye Başkanı Bekir Kaya, Toplum ve Hukuk Araştırma Vakfı (TOHAV) ile Özgürlükçü Hukukçular Derneği başkanları katıldı. Toplantıda konuşan Beştaş, 17 Aralık öncesi ve sonrasında çok güçlü bir yargısızlık, cezasızlık, cezalandırma tartışmalarının devam ettiğini ifade ederek, Kürt ve "Kurdistani" hukukçular olarak tartışmalar karşısında ki tavırlarını açıklamak istediklerini belirtti. Beştaş, "Önceden planlandığı çok açık olan Ergenekon ve Balyoz tartışmalarını gündeme getirerek bir tartışma yürütülmek isteniyor. Ama tarihsel olarak cumhuriyet tarihinin neresine kadar gidersek gidelim Türkiye'de ikili bir hukuk sistemi olduğu, hukukun herkese eşit uygulanmadığı, cezalandırma, cezasızlandırma ve korumalar karşısında bir çifte standardın olduğu aşikardır. Gerçek anlamda bir sömürge hukuku uygulanmaktadır. Daha dün Roboski'de 34 yurttaşın katledilmesi davası takipsizlikle sonuçlandı. Aslında Roboski davasında bir soruşturmaya gerek yoktu. Roboski davasında failler ve fiiller açıktır ve herkesin gözü önünde meydana gelmiştir bu katliam. Bu kararı veren savcılar sadece katliamın faillerinin isimlerini verip bu davanın devam etmesini sağlayabilirlerdi. Ama 2 yıl boyunca 'Dosyada failleri nasıl gizleriz, nasıl takipsizlik kararı veririz' diye açık olan fail ve fiilleri gizleme yönünde bir çaba sarf edildi" diye belirtti. 
Kürtlere ve Türkiye'de ki muhaliflere yönelik her türlü işkence ve her türlü hukuksuzluğun cezasızlık zırhı ile karşılandığını aktaran Beştaş şunları aktardı: "Kürtlere karşı uygulanan suçlarda cezalandırmama, Kürtlerin işlemediği dosyalarda ise yüksek cezalar vermek kural haline dönüştü. Hukuk bu şekilde işliyor." 

'Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın girişimlerinin karşısındayız'

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı ile son zamanlarda yaptığı görüşmelere de değinen Beştaş, "Türkiye'de geçmişe dönük Ergenekon ve Balyoz davaları ile ilgili yeniden yargılamaların yapılması için formül üretti. Hazır bir formülü kamuoyuna sundu. Bu konuda sözümüz şudur. Kürt hukukçular ve aramızda bulunan Türk hukukçularla birlikte Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın beyanları, girişimlerinin arkasında değiliz. Biz bunun karşısındayız. Çünkü Ergenekon ve Balyoz için üretilen bir formül hukuki bir formül zaten değil. Bu tamamıyla siyasi arka planı olan, daha önceden projelendirilen ve belirli bir zamanlamaya denk getirilen bir siyasi projenin adıdır. Bizler de hepimiz kendi barolarımıza üyeyiz. Türkiye Barolar Birliği'nin tüm avukatlar adına konuşması mümkün değildir. Biz ona böyle bir yetki vermedik. Kendisi Kürtlerin cellatlarını aklamak, işledikleri suçların cezasız kalması için girişimlerde bulunmuştur" dedi. 

Aktar: Biz artık bu yargılamaları ret etmeliyiz

Ardından konuşan Diyarbakır Barosu eski Başkanı Mehmet Emin Aktar ise, yargının Kürtlere karşı yüzyıllardır bir mücadele aracı olarak kullanıldığını ifade ederek şöyle devam etti: "Bu mücadele aygıtı ile Kürtlere karşı mücadele ederken kendini bir hukuka bağlı hissetmiyor. Kendi ürettiği hukuka da bağlı hissetmiyor. Bu nedenle son derece keyfi ve adil olmayan yargılamalarla karşılaşıyoruz. Adı yargılamadır diyorum. Çünkü bir yargılama değil rehin tutulmadır. Bu İstiklal Mahkemeleri'nde de böyleydi bu günde aynı şekilde devam ediyor. Son zamanlarda ki tartışmalarla artık ayyuka çıkmış durum karşısında bizimde bir tutum almamız gerekiyor. Biz artık bu yargılamaları ret etmeliyiz. Bu açıdan da yarın başlayacak dava ilk basamak olmak üzere Kürtlerin her anlamda mağdur edildiği, katledildiği Lice, Roboski, Kulp katliamları ve Kürdistan'ın çeşitli yerlerinde açılan sembolik davalara ilişkin ortak bir tutum sergilemeliyiz. Buna karşı durmak zorundayız." 

'Hukukçu ahlakı ve onuru taşıyan herkesi yanımızda yer almaya çağırıyoruz'

Yarın Diyarbakır 6. ACM'de görülecek olan "KCK Ana Davası"nın 60'ıncı duruşmasına katılım çağrısında bulunan Aktar, "Buradan bizim çağrımız vicdan sahibi olan, hukukçu ahlakı ve onuru taşıyan herkesi yanımızda yer almaya, bu mücadelede bize destek vermeye ve sesimizi yükseltmeye çağırıyoruz. Bunu sadece KCK ana davası için söylemiyorum. Lice davası, basın davası için ve bunun gibi diğer davalar için söylüyorum" diye belirtti.

Güncelleme Tarihi: 12 Ocak 2014, 18:25
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER