'KCK' ana davasında Adli Tıp raporuna tepki!

Diyarbakır'da 110'u tutuklu 175 kişi hakkında açılan 'KCK' Ana davasının 57. duruşmasına öğleden sonra devam edildi.

'KCK' ana davasında Adli Tıp raporuna tepki!
Diyarbakır'da 110'u tutuklu 175 kişi hakkında açılan davanın 57. duruşması görüldü. Duruşmada konuşan Avukat Cihan Aydın, yüzde 80 özürlü raporu alan Ümit Aydın'a ilişkin Adlı Tıp Kurumu'nun raporunu eleştirerek, "Yüzde 80 özürlü raporu aldığı halde Adlı Tıp Kurumu cezaevinde kalabilir raporu veriyor. Bu rapor rezalettir. Bu raporu tanımıyorum" dedi.

Diyarbakır'da 110'u tutuklu 175 kişi hakkında açılan 'KCK' Ana davasının 57. duruşmasına öğleden sonra devam edildi. Öğleden sonraki duruşmada, kapatılan DTP'nin PM Üyesi Zahide Besil'in delil ikamesi okundu. Besil'in delil ikamesinde, PM üyelerinin isimlerinin olduğu liste, parti çalışmaları, kadın kotası, aday adaylarına ilişkin yapılan mülakatlar, çatı parti çalışması gibi tüm parti içi çalışmaların "suç" olarak isnat edilmesi dikkat çekti. Ayrıca, içinde bulunduğu partinin çalışmalarını yetersiz bulması, konferans ve eğitim çalışması yapması da "suç" olarak gösterildi. Besil Kürtçe yaptığı savunmasında, kendisine ait olduğu söylenen belgelerin kendisinin olmadığını belirterek, zaten içinde suç olacak herhangi bir şeyin de olmadığını vurguladı. Ortam dinlemelerinde Çimen Işık'ın konuştuğunu belirten Besil, ancak Işık kim ile konuştuğunun belli olmadığını söyleyerek, "Kendi kendisi ile mi konuşuyor?" dedi. Besil'in PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın görüşme notlarının, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Murat Karayılan'ın verdiği bir röportajı yanında taşıması da "suç" sayıldı. Av. Meral Danış Beştaş ise konuşmasında, müvekkilinin hiç bir suçlamayı kabul etmediğini belirterek, bundan sonra delillerin okunmaması gerektiğini kaydetti. Mahkeme başkanı itirazı kabul etmeyerek, delil okumanın hızlı bir şekilde yapıldığını savundu.

Adli Tıp Kurumu'nun skandal raporuna tepki!

Av. Nuşin Uysal ise savunmasında, bulunan bazı belgelerin müvekkilinin daha önce gittiği Elazığ'daki bir evde yapıldığına dikkat çekerek, "Zaten bulunanlar da laptop, flash bellek gibi taşınır şeyler. İnsanlar bu tür malzemeleri niye alırlar yanlarında taşımak için, ancak müvekkilimin ise kendisine ait olduğu söylenen laptop ve flash bellek gibi şeyler yüzlerce kilometre uzaklıkta eskiden kaldığı bir evde bulunuyor. Bu hayatın akışına ters bir durum" dedi. "Hukuksuzca" toplanan delillerin dosyadan çıkartılması gerektiğini belirten Uysal, "Mesela bulunan onlarca not defterinin, flashın kime ait olduğunu bilmiyoruz. Tamam eskiden kısas diye bir şey vardı. Bir köylü suç işlediği zaman tüm köye ceza verilirdi. Ancak bu iki bin yıl önce yapılırdı. Şimdi 2012'deyiz böyle bir şey yapılamaz. Suçu aralarında bölüştüremezsiniz" dedi. Uysal'ın ardından konuşan Av. Cihan Aydın ise, aslında söz almayacağını belirterek, "Ancak şu an bu davada tutuklu bulunan Ümit Aydın'ın sağlık durumu ciddi. Yüzde 80 özürlü raporu aldığı halde Adlı Tıp Kurumu 'cezaevinde kalabilir' raporu veriyor. Bu rapor rezalettir. Bu raporu tanımıyorum. Bu raporu yırtıp, atsak ayıp olmaz. Bu nasıl bir kurumdur ki; daha görmediği cezaevi için 'kalabilir raporu' yazıyor. Adlı Tıp Kurumu bu silahı sizin kucağınıza bırakmıştır. Eğer Ümit Aydın ölürse bunda sizin de sorumluluğunuz vardır" dedi. Mahkeme başkanı ise konuşmasında, kimsenin ölmesini istemediklerini iddia ederek, Adlı Tıp Kurumu'nun raporuna uymak zorunda olduklarını ileri sürdü.

Danış: Böyle bir rapor nasıl verilir?

Aydın'ın ardından konuşan Av. Meral Danış Beştaş ise, Aydın'ın ilk "KCK" tutuklamalarında hakimin sadece dışarıdan bakmasının ardından sağlık durumunun ciddiyeti görüldükten sonra serbest bırakıldığını belirterek, "Ancak daha sonra savcılık itiraz etti, tekrar tutuklanma istemi ile mahkemeye sevk edildi. Bir kaç şekilde bir inatlaşma oldu. Ve her seferinde mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Ancak inatlaşma devam etti. Ve Ümit, Ege Üniversitesi'ne tedavi olmak için giderken tutuklandı. Ümit bırakıldıktan sonra tek gün kaçmadı, zaten kaçma durumu da yok" dedi. Adlı Tıp Kurumu'nun verdiği raporu eleştiren Danış, "Şimdi bilerek bir suç işleyeceğim Adlı Tıp Kurumu ırkçı bir kurumdur. Böyle bir rapor olabilir mi? Ümit her an ölüm riski taşıyan birine böyle bir rapor verilebilir mi?" dedi. Cezaevlerinin "5 yıldızlı otel" söylemini eleştiren Danış, "O zaman gidelim hepimiz cezaevinde kalalım. Ancak gerçek şu ki; cezaevlerinde hijyen diye bir şey yok. Biz bile çıkarken 10 kez elimizi yıkıyoruz. Ümit ölünce adalet yerini mi bulacak?" diye sordu. Ergenekon ve "KCK" tutukluları için farklı bir hukukun uygulandığına dikkat çeken Danış, "Eğer bu tutuklu Ergenekon tutuklusu olsaydı tahliye olurdu. Ama KCK tutuklusu olunca cezaevinde kalıyor. Mesela Haberal tüm tutukluluğunu hastanede geçirdi" dedi.

Avukatların savunmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmayı 4 Ekim Perşembe gününe ertelendi.  / Diha

Güncelleme Tarihi: 02 Ekim 2012, 20:35
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER