Savaş koalisyonuna karşı Barış Bloku

"Suriye'de savaşa son, Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesine hayır!" sloganıyla kurulan Barış Bloku'nun kurucuları ve sözcüleri arasında yer alan HDP MYK üyesi Gençay Gürsoy, AKP-MHP koalisyonu ile olası bir savaş hükümetine karşı barış koalisyonu kurmaya çalıştıklarını belirterek, yapılan kamuoyu yoklamalarında toplumun yüzde 90'nın savaş istemediğini ve bu toplumsal talebi görünür kılmaya çalıştıklarını söyledi.

Savaş koalisyonuna karşı Barış Bloku
İstanbul'da 3 gün önce bir araya gelen çok sayıda sivil toplum kuruluşu, kadın hareketi, siyasi parti, emek ve meslek örgütü, Barış Bloku'nun kuruluşunu ilan etti. "Suriye'de savaşa son, Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesine hayır!" sloganıyla yola çıkan Blok'un amacı AKP iktidarının Türkiye'yi savaş sürecine sürüklemesini engellemek. Her geçen gün desteğin arttığı ve birçok çalışma yürütmeyi hedefleyen Blok, Türkiye'nin her tarafında özellikle büyük kentlerde bu bloğun uzantılarını oluşturmak, Dünya Barış Günü olan 1 Eylül ve Uluslararası Barış Günü olan 21 Eylül tarihleri arasında kitlesel gösterilerle barış talebini görünür kılmayı hedefliyor.

Çalışmaları kapsamında Türkiye ve Kürdistan'da bulunan kurum ve kuruluşlarla görüşecek olan Blok, uluslararası kurumlarla da görüşmeler yaparak, destek isteyecek. Barış Bloku'nun kurucuları ve sözcüleri arasında yer alan HDP MYK üyesi Gençay Gürsoy, çalışmaları hakkında bilgi verdi. AKP ve Türkiye devletinin DAİŞ ile sınır komşusu olduğu günlerde hiçbir şekilde savaş politikasını devreye sokmadığını ancak YPG ile sınır komşusu olması ile birlikte savaş politikalarını devreye soktuğunu kaydeden Gürsoy, daha önce DAİŞ'in lojistik üs olarak kullandığı güney sınırında şimdilerde askeri yığınağın yaşandığına dikkat çekti. AKP'nin şu anda Türkiye'yi bir savaş iklimine koyduğunun altını çizen Gürsoy, "Dolayısıyla doğrudan bir Suriye müdahalesi bugünden yarına söz konusu olmayabilir. Ama yaratılan iklim, yaratılan gerilim, kışkırtıcı söylemler Türkiye içinde de bir takım grupları durumdan vazife çıkarıp, şiddet gösterilerine yol açıyor. Sınır boylarında asker olağan üstü sert tavırlar gösteriyor. Durmaksızın yeni tutuklamalar yapılıyor. Savaş çıksın ya da çıkmasın Türkiye'de bir savaş iklimi doğurmuş durumdalar. Sorun budur. Türkiye'de demokratik bir geleceğin inşası konusunda kararlar alınacaksa bunun birinci koşulu olan Kürt sorununun çözümü ve güneyde Kürt oluşumu ile demokratik, özgürlükçü yapılanma ile şu ya da bu şekilde ilişkileri düzeltmek, onları dost bir yapılanma olarak kabul etmekten geçiyor" dedi.

'Savaş koalisyonuna karşı barış koalisyonu kurmaya çalışıyoruz' Amaçlarının savaşa karşı barış talebini dile getirmek olduğunu söyleyen Gürsoy, şunları aktardı: "Bizim amacımız bu yönlü toplumsal talepleri dile getirmek. 30 yılı aşkın bir süredir büyük acılar çekerek, savaşın ne olduğunu çok iyi bilen Türkiye halkının yeni bir maceraya atılma konusunda ki hükümet tavırlarını engelleme konusunda harekete geçirmek." AKP ve MHP koalisyonu olaşacak hükümete dikkat çeken Gürsoy, böyle bir koalisyonun savaş koalisyonu olacağının altını çizdi. Savaş koalisyonu olan AKP-MHP koalisyonuna karşı bir barış koalisyonu kurmaya çalıştıklarını söyleyen Gürsoy, etnik kesim ve inanç grupları başta olmak üzere Türkiye'nin büyük bir kesiminin savaş istemediğinin altını çizen Gürsoy, "Yapılan kamuoyu yoklamaları yüzde 90'nın üzerinde. AKP kamuoyu ve MHP kamuoyunda olmak üzere Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesi, Kürt savaşının yeniden başlaması konusunda tetikte duruyor ve istemiyor. Dolayısıyla biz yüzde 90'nın talebini dillendirmeye çalışıyoruz. Barış talebimiz budur. Toplumsal talebi görünür hale getirmeye çalışıyoruz" diye belirtti.

'Amacımız barış taleplerini görünür kılmak' "Bunlar akıllarını, vicdanlarını, sağduyularını yitirmemişlerse, eğer çıldırmamışsa Suriye'ye bir savaşı, doğrudan yönelmeyi göze alacağını düşünmüyorum" diyen Gürsoy, yaratılan savaş ikliminin hızla değişmesi gerektiğini kaydetti. Bu iklimin devam edilmesi halinde Suriye'de yaşanan karanlığın er yada geç yaşanılacağını söyleyen Gürsoy, şöyle devam etti: "Bizim görevimiz bunu anlatmak. Sınıra gidip oradaki halk inisiyatifleri ile ilişki kurmak, uluslararası barışçıl örgütlerle ilişkiler kurmak. Türkiye'nin her tarafında özellikle büyük kentlerde bu bloğun uzantılarını oluşturmak, Dünya Barış Günü olan 1 Eylül ve Uluslararası Barış Günü olan 21 Eylül tarihleri arasında kitlesel gösterilerle bu talebi görünür hale getirmek." 'Hükümetin barış inandırıcılığı kalmadı' Kürdistan'da 90'lı yılların savaş politikalarının uygulandığını kaydeden Gürsoy, "Kürtlere yönelik belki açıktan bir savaş denklere edilmiş değil ama bu iklim yaratılmış durumda. 90'lı yılların baskısı, tutuklamaları ve politikaları uygulanıyor Kürdistan'da. Öcalan'ın tecridi bütün bunların üstüne tüy dikmiş durumda. Kürt halkı ve Kürt siyasi hareketi 'artık bıçak kemiğe dayandı' noktasına çekilmek isteniyor.

Tecrit sadece Öcalan'ın siyasi ve barış konusundaki öncülüğünün önündeki engel değil, doğrudan doğruya insan haklarına aykırı bir uygulamadır. Bu insanla yıllardır devlet yetkilileri yüz yüze görüşüyor, barış zemini oluşturulmaya çalışılıyor ama artık buna 'sözde' demek zorunda kalıyoruz. Çünkü inandırıcılığı kalmadı" dedi. Blok ilk 2013 yılında kuruldu ABD'nin 2013 yılında Irak'a askeri müdahalesi sonrası Türkiye'nin Federal Kürdistan Bölgesi'ne girmek istemesine karşı olarak, o dönemde de Barış Bloku kuruldu. Bu Bloka destek verenler arasında içerisinde AKP'nin kurucularından Bülent Arınç'ında olduğu bir grup AKP'li milletvekili de bulunuyordu. Ancak Suriye'ye karşı savaş olasılığına kurulan Barış Bloku'na ise AKP'den destek veren kimse bulunmuyor. Bloka, CHP'de parti olarak destek vermezken, çok sayıda CHP milletvekili Bloka imza atarken, bir kısım CHP'li milletvekili de önümüzdeki günlerde Bloka destek vereceği belirtiliyor. HDP'den ise 80 milletvekili Bloka destek verirken, MHP'de ise AKP'de olduğu gibi destek veren bulunmuyor./
BestaNüçe

Güncelleme Tarihi: 13 Temmuz 2015, 11:28
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER