'Türkiye'de yargı yoktur'

Demokrat Yargı eş başkanları ve üyesi 5 hakim tarafından kaleme alınan "Türkiye'de Yargı Yoktur" kitabında Türkiye'de yargının "yargısız" olduğu belirtilerek, "Hukuk yurttaşların ne olduklarıyla ilgilenmez. Modern ceza hukuku olmakla değil, yapıp etmekle, fiillerle ilgilenir. İnsanların ne olduğunu sorguladığınızda toplumu iddianamelerle yönetmeye başlarsınız" deniyor.

'Türkiye'de yargı yoktur'
 Türkiye'de yargı sistemi ile ilgili çok sayıda kitap yazıldı, değerlendirme yapıldı. Ancak ilk defa Demokrat Yargı eş başkanları ve üyesi olan 5 hakim, (Orhan Gazi Ertekin, Faruk Özsu, Kemal Şahin, Muzaffer Şakar ve Uğur Yiğit) tarafından "Türkiye'de Yargı Yoktur" isimli kitap yayınlandı. Nika Yayınları tarafından yayınlanan kitabın tanıtımında, "Bir ülkede hâkimler, savcılar, adliye olması, o ülkede yargının olduğu anlamına gelmez. Bir ülkede adliyenin bulunması o ülkede yargının olduğu anlamına gelmez. Dünyanın bütün ülkelerinde hakimler, savcılar ve adliyeler vardır. Ama bütün ülkelerde yargı yoktur" deniliyor. 

Türkiye'deki yargı, yargısız!

Son yıllarda Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat davaları ve "KCK" davaları başta olmak üzere çok sayıda dava ile gündeme gelen Türkiye yargısının durumunu irdeleyen hakimler, kendi öznel deneyimlerini paylaştıkları kitapta Türkiye'deki yargının "yargısız" olduğunu belirtiyor. Türkiye yargısının uzun zamandır bir krizin içinde olduğuna işaret edilen kitapta, Türk yargısının artık mevcut haliyle varlığını koruyamayacak duruma geldiği, ancak yeni olanın da yaratılamadığına ve krizin daha da derinleştiğine vurgu yapılıyor. 

Yargı ordulaşıyor!

Kitapta demokrasinin lağvedildiğine vurgu yapılması dikkat çekiyor. Özellikle KCK, Balyoz ve Ergenekon gibi davalarda siyasi gerilimlerin ana zeminine yerleşen savcılık fezlekeleri ve iddianamelerin neredeyse temel siyasi analiz metinlerine dönüşmeye başladığına vurgu yapılıyor. Kitapta, "Geleneksel güç olan orduyu alaşağı eden bir yargının bu kez kendisinin ordulaşması, çok gerilimli bir siyaset alanını da beraberinde getiriyor. Demokrasi adına demokrasinin lağvı. Bunu bize ordu geçmişte pek güzel göstermişti" deniliyor.

Skandal bir algı

Tek tek hakimlerin görüşlerine yer verilen kitapta, Türkiye'de yargı tartışmalarının hep bir samimiyet sorunu ile malul olduğu vurgulanırken, "terör" damgası vurulan birçok durumun yaşandığına dikkat çekiliyor. Kitapta, "Terör eyleminden terör örgütüne gidilmiyor. Tersine örgütün tarifinden sonra eylemin ne olduğu belirtiliyor. Böylece önce PKK ve PKK tarafından kurulduğuna göre KCK ve onun bir kamu girişimi olan BDP hatta BDP Siyaset Akademisi sürekli aşağıya doğru indirgeme yoluyla bir 'terör' eylemine dönüştürülüyor. Kısacası normal bir sokak gösterisi, basın açıklaması, toplu yürüyüş ve mitingler vb. hepsi 'terör' faaliyeti oluyor. Nedeni ise 'suçlu örgüt'ten kaynaklanıyor. Oysa hukuk yurttaşların ne olduklarıyla ilgilenmez. Modern ceza hukuku olmakla değil, yapıp etmekle, fiillerle ilgilenir. İnsanların ne olduğunu sorguladığınızda toplumu iddianamelerle yönetmeye başlarsınız" değerlendirmesi yapılıyor. Türkiye'de bugün bir yandan TMK mevzuatı diğer yandan da yargı ve medya yorumu ile yaratılan "terör hukuku"nun modern ceza hukukunun tüm temel ilkelerini ihlal ettiğine vurgu yapılan kitapta, "Bu durum sadece hukuksal bir yorum hatasından değil aynı zamanda demokrasi ve siyaset konusundaki skandal algıdan kaynaklanıyor. Böyle bir algının üzerine ne hukuk inşa edebilirsiniz ne de dayanıklı bir demokrasi tecrübesi. Yarattığınız şey sadece bir 'skandal demokrasi' olur" deniliyor. 

Dosya okunmadan karar alındığına, mesleğinde fiili olarak 5 yılını doldurmamış hakimler tarafından dosyaların onanmasına ve bozulmasına karar verildiğine ve Sünni İslam'a dayalı bir ideolojik yeniden üretim düzeninin inşa edildiğine dikkat çekilen kitapta, AKP tarafından yürütülen bu hareket planının son derece olumsuz olduğuna vurgu yapılıyor. DİHA

Güncelleme Tarihi: 13 Eylül 2013, 11:35
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER