Yetkin: Gazeteci soramaz, bilim insanı söyleyemezken Yargı Reformu

TBMM'nin açılışı ile birlikte yargıda önemli değişiklikler öngören taslak yeniden gündeme gelecek. Gazeteci Murat Yetkin, taslakta önemli eksikliklere dikkat çekti.

Yetkin: Gazeteci soramaz, bilim insanı söyleyemezken Yargı Reformu
 TBMM yeni yasama dönemine yarın başlıyor. Meclisin gündeminde ilk sırada ‘Yargı Reformu’ olarak anılan yasa taslağı var. Gazeteci Murat Yetkin, Mehmet Yılmaz’a açılan dava ve Bülent Şık’a verilen cezanın ışığında taslaktaki sorunlara dikkat çekti.

İşte yazının bir bölümü:

Gazeteci Mehmet Yılmaz aleyhine 27 Eylül’de 4 yıl hapis talebiyle dava açıldı. Sebep, T24’teki yazılarında eski Başbakan Binali Yıldırım’a çocuklarının nasıl servet edindiğini sormasının ‘hakaret’ sayılması. Bir gün önce de bilim insanı Bülent Şık, içinde yer aldığı bir çalışmada tarım ürünlerine bulaşmış kanser yapıcı madde bulgularını açıkladığı için, gizli belge yayınladığı gerekçesiyle 15 ay hapse mahkûm edildi. Yargı Reformunu 1 Ekim’de Meclis açılışıyla birlikte tartışmaya işte bu koşullarda başlıyoruz.

Yargı Reform taslağını okudum. Hakkını yemeyeyim, eleştirinin –kimin bu kararı vereceği muğlaklık taşımakla birlikte- suçlama nedeni sayılmaması ve cinsel şiddet cezalarının artırılması gibi birkaç olumlu madde dışında, yargı bağımsızlığı ve demokrasinin kalitesini yükseltme yönünde atılmış pek bir adım yok.

HDP’nin önceki eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 4 Kasım 2016’dan bu yana PKK’ya yardım suçlamasıyla, terörizm suçlamasıyla tutuklu. Diyalog sürecinde, özel izinle devlet ile PKK arasında arabulucu/kurye gibi çalışmış olan Sırrı Süreyya Önder, terör propagandası yapma suçlamasıyla 6 Aralık 2018’den bu yana hapiste. CHP’li Eren Erdem, yine terörizm bağlantısı suçlamasıyla 29 Haziran 2018’den bu yana hapiste.

Bir zamanlar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Batılı aydın çevrelere takdiminde emeği de geçmiş olan sivil toplumcu Osman Kavala, bugün, yani 30 Eylül 2019 itibarıyla 699 gündür hapiste.

Şimdi, Bülent Şık’ın hepimizin, AK Partililerin çocukların da sağlığını ilgilendiren raporu yayınlamasını yasaklanıp –istinaf mahkemesi onaylarsa- hapse konulursa, o bilgilerin kitlelere ulaşmayacağı, dahası o zehirli gıdaların zarar vermeyeceği mi düşünülüyor?

Mehmet Yılmaz’ın Yıldırım ailesinin sahip olduğu zenginlik üzerine sorulan sorulara yayın yasağı getirilip soran gazeteciye “hakaret” davası açılınca, vatandaşın o konudan söz etmeyeceği mi sanılıyor?

İfade özgürlüğü, sesini duyurma hakkı gün geliyor, herkese lazım oluyor. Özgürlükler, işinize gelmediğinde üzerini örtebileceğiniz bir eşya değil. Kaldı ki yasaklamalar belki kısa dönemde işinize gelebilecek sonuçlar veriyor, ama uzun dönemde ters tepiyor.

Bir nokta daha var. Erdoğan’ın Yargı Reformu ile gözettiği hedeflerden birisinin de Avrupa Birliği (AB) ile ilişkileri yeniden ısıtmak, fena halde açılan mesafeyi biraz kapatmak olduğu biliniyor. Bu paketi AB ile ilişkilere beklenen olumlu etkiyi yapması zor. Yapılması gereken, Meclis’e sunulan Yargı Reformu taslağının ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü açısından genişletilmesi olduğu ise kolaylıkla görülüyor.

Yazının tümünü okumak için tıklayınız

Güncelleme Tarihi: 07 Ekim 2019, 13:57
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER