18 YILDIR KAYIP CENAZELER

Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'ne bağlı Ortaklar Köyü'nde gözaltına alınan 14 kişiden aradan 18 yıl geçmesine rağmen hala haber alınamıyor.

18 YILDIR KAYIP CENAZELER
Bir askerin itiraf mektubu sonucu cenazelerin bulunması için 2009'da yapılan kazılar da sonuçsuz kalınca ailelerin bekleyişi başka bahara kaldı. Yakınlarının kemiklerinin kendilerine verilmesini isteyen Bezar Çelik, "Biz katliamlara alıştık, bari mezarsızlığa alıştırmayın, yakınlarımızın kemikleri bize verilsin" dedi.

Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'ne bağlı Ortaklar Köyü'nde 24 Temmuz 1994 tarihinde çıkan çatışma sonrası uçaklar bölgeyi bombardımana tutmuş ve mezrayı boşaltmıştı. Askerler mezrada yaşayan ve 12'si köy korucusu olan Casım Çelik, Yusuf Çelik, Mihraç Çelik, Hurşit Taşkın, Kemal İzci, Abdülaziz İnan, Salih Şengül, Naci Şengül, Sıdık Şengül, Cabbar Selvi, Reşit Selvi, Hayrettin Öztürk, Aşur Seçkin ve Kerem İnan'ı olay günü gözaltına almıştı. Gözaltına alınanlardan Kerem İnan'ın köylülerin gözleri önünde gördüğü işkence ile Aşur Seçkin'in ise Hapuşte Yaylası'nda Ali Yarbay (Çamurcu) isimli asker tarafından öldürüldüğü belirtilmişti.

Bir askerin ihbar mektubuyla kazılar başladı

Karakolda o dönemde görev yapan bir asker, daha sonra kayıp 12 kişinin cesedinin Derecik Güvenlik İç Taburu'na gömüldüğünü Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği ihbar mektubuyla bildirmişti. Durumdan umutlanan Ormancık mezra halkı kazı çalışmaları için Şemdinli Savcılığı'na müracaatta bulunmuş 21 Temmuz 2009 tarihinde kazılar başlamıştı. 2 gün süren kazı çalışmasında ise herhangi bir bulguya rastlanılmamıştı. Ancak gündemde yer alan diğer dikkat çekici nokta ise kazılardan önce bölgede gizlice yapılan bir kazıyla cenazelerin kamyonlarla Toprak Samanlı Karakolu'na taşındığı iddiasıydı. Kazılarda bir bulgunun elde edilmemesi üzerine savcılığa ihbar mektubunu gönderen asker, cenazelerin gömüldüğü yerin krokisi olmasına rağmen yanlış yerde kazı yapıldığını iddia ederek can güvenliğinin sağlanması halinde cenazelerin gömüldüğü yeri gösterebileceğini belirtmişti.

'Biz katliamlara alıştık, bari mezarsızlığa alıştırmayın'

Aradan 18 yıl geçmesine rağmen ne faillerin ne de yakınlarının cenazelerinin bulunmadığını belirten Bezar Çelik, "Katliamın üstünden o kadar yıl geçti. Bizim yakınlarımızı katledenler hesap vermediği gibi Roboski katliamında da hesap vermedi. Roboski'de yaşanan ile Ormancık'ta yaşananlar aynı. İkisinde de keyfi bir şekilde Kürtler katledildi. Biz katliamlara alıştık, bari mezarsızlığa alıştırmayın, yakınlarımızın kemikleri bize verilsin" dedi.

'Bizleri köy meydanında toplayıp işkence yaptılar'

Evleri yakıldıktan sonra babası Casım Çelik'in de tabura götürülenler arasında olduğunu belirten Azat Çelik ise, "Evlerimizi Derecik Tabur Komutanı Ali Çamurcu ve Ortaklar Karakol Komutanı Fatih Akçay ateşe verdi. Bizleri köy meydanında toplayıp işkenceden geçirdiler" dedi. Yetkililere seslenen Çelik, "Özelikle Ali Çamurcu ve Fatih Akçay'a sesleniyorum. Eğer biraz vicdanınız varsa babalarımızın nereye gömüldüğünü bize söylesinler biz de bilelim babamın bir mezarı olsun ve yetkililerden bu gibi insanların yargılanmasını istiyorum" dedi.

'Oğlum o dönem bebekti şimdi ise çocukları oldu'

Kayıplardan Yusuf Çelik'in eşi Bahar Şengül ise, "Bakın oğlum yanımda eşim gözaltına alındığında bebekti daha. Şimdi ise çocukları var" dedi. Köylerinin yakıldığını ve kendilerine hakaretlerin yağdırıldığını söyleyen Şengül, "Tek bir isteğim var yakınlarımızın mezarları belli olsun. Herkes gibi biz de bayramlarda yakınlarımızın mezarına gitmek istiyoruz" sözleriyle yaşadıklarını dile getirdi.

'Asker karnıma vurarak çocuğumu düşürdü'

O dönemde köyde yaşananlara tanık olan Mihraç Çelik'in eşi Amine Çelik ise, devletin köylerinde katliam yaptığını dile getirerek, "Devlet katliam yapmadığını iddia ediyorsa katiller belli olsun yargılasın" dedi. Olayların olduğu dönemde hamile olduğunu söyleyen Çelik, "Yarbay Ali Çamurcu evimize gelerek Türkçe bilmediğim halde benimle Türkçe konuştu. Ne söylediğini anlamadığım için beni yere atarak karnıma tekmelerle vurdu. Aldığım darbelerden ötürü karnımdaki çocuk düştü" dedi.

Davanın avukatlığını üstlenen Mehmet Ekici ise, 90'lı yıllar ile bugün arasında bir fark olmadığını, hala savaşın bölgede yoğun şekilde devam ettiğini kaydetti. Köyde yaşananlar ile ilgili soruşturmanın hala devam ettiğini kaydeden Ekici, yeniden yapılması gereken keşifler sonucunda gereken kazıların yapılacağını ve hukuki işlemlerin devam edeceğini sözlerine ekledi. Diha

Güncelleme Tarihi: 26 Temmuz 2012, 10:13
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER