Paramparça edilmiş, başları kesilmiş cesetler gördük. Buna rağmen hiçbir zaman intikam demedik" dedi. Roboski katliamında oğlunu yitiren Fadile Tosun ise, "Annelerin yüreğindeki bu büyük acıya, ancak barış merhem olabilir" diye konuştu.
Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) ve Akdeniz Belediye Meclisi kadın üyeleri, Anneler Günü etkinlikleri kapsamında Akdeniz Belediyesi Konferans Salonu'nda "Annelere en güzel hediye barıştır" konulu panel organize etti. Panele, Diyarbakır'dan gelen Barış Anneleri İnisiyatifi üyesi Nezahat Teke, 34 sivil insanın yaşamını yitirdiği Roboski katliamında oğlunu kaybeden Fadile Tosun, 12 Eylül döneminde gözaltında kaybedilen oğlu Cemil Kırbayır'ı 35 yıl boyunca arayan ve geçtiğimiz aylarda yaşamını yitiren Berfo (Ana) Kırbayır'ın kızları Fatma Gülmez ve Yıldız Çam, asker annesi Suret Özen ile 2 çocuğu PKK saflarındayken yaşamını yitiren Kader Akgündüz konuşmacı olarak katıldı. Yüzlerce kadının katıldığı panelde, zaman zaman duygusal anlar yaşandı ve anneler gözyaşlarını tutamadı. Panelin açılış konuşmasını yapan Akdeniz Belediyesi Meclis Üyesi Makbule Kaplan, konukları Kürtçe selamladı. Kaplan, 30 yıldır süren çatışmaların, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Diyarbakır'da okunan tarihi çağrısı ile barış sürecine evrildiğini dile getirdi.
'Berfo Ana'nın, annelere vasiyeti…'
Havva Avcı'nın moderatörlüğünü yaptığı panelde ilk söz alan Berfo Ana'nın kızı Fatma Gülmez, konuşmasına "Merhaba kader arkadaşlarım, annelerim" diye başladı. Gülmez, "Berfo Ana, sadece benim anam değildi, sizlerin de anasıydı. Onu getiremedik, gücü yetmedi. Ama sizlere bir vasiyeti var. Analar, 'Kenan Evren'in peşini bırakmasınlar. Çocuklarına sahip çıksınlar' dedi. Anam da sizler gibi, 80'ler öncesinde neşeli, çocuklarına bağlı bir köylü anasıydı. Anamı yıkan 80'ler oldu. Oğlu Cemil Kırbayır'ı kaybettikten sonra Berfo Ana bu hale geldi. Cemil'i evden almışlardı. Bu yüzden annem, yıllarca evinin kapısını kapatmadı, hep Cemil'in gelmesini bekledi. Hep, 'Benim oğlum bir gün gelecek' derdi. Cemil'i her yerde aradık ama bulamadık. Onu gözaltına alanlar, kaçtığını söylüyordu. Sadece Cemil'i almadılar. Bütün ailemizi parçaladılar. Bir ağabeyim kahrından öldü. Diğer ağabeyim sürgüne gitti. Babamı, 'Senin oğlun komünisttir' diyerek camilerden kovdular. Babam kan kusarak, ciğeri parçalanarak öldü. Bu acılarımızı hiç unutmayacağız elbette. Bütün bu yaşadıklarımıza rağmen hiç kimseye boyun eğmedik. Yaya da olsa yollara düştük, hiçbir zaman geri adım atmadık. Ve bu mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.
'Hiçbir zaman intikam demedik daima barışı savunduk'
Barış Annesi Nezahat Teke, Kürtçe yaptığı konuşmada Anneler Günü'nü kutladı ve "Biz annelerin son 30 yılı acı, ızdırap, keder ve gözyaşlarıyla geçiyor. 30 yıldır, ya çocuklarımızın fotoğraflarını kucağımıza alıp onları öptük, ya da mezarlarına gittik. Benim kızım, gözlerimin önünde bedenini ateşe verdi. 30 yıldır günlerimizi bu şekilde geçirdik. Evet, gerçekten çok zor bir yaşam bizimkisi. Ama onurlu bir mücadelenin de içindeyiz. Hiçbir zaman pişman olmadık, olmayacağız. Paramparça edilmiş, başları kesilmiş cesetler gördük. Buna rağmen hiçbir zaman intikam demedik. Daima barış ve çözüm dedik. Bu anlamda çocuklarımızın anısına ve onurlu miraslarına sahip çıkacağız" diye konuştu.
'Gözlerim halen kapıda!'
Asker annesi Suret Özen ise oğlunun acemilik döneminden sonra usta birliği için bölüğüne teslim olduğunu ve birkaç gün sonra da "kaza sonucu" öldüğü haberini aldıklarını söyledi. Kendilerine haber verildikten sonra cenazeyi görmek için hastaneye gittiklerini; ancak oğlunun cenazesini görmesine izin verilmediğini anlatan Özen, oğlunun sadece yüzünü görebildiğini; ancak yediği iğnelerden dolayı kendisinde olmadığını dile getirdi. Özen, "Ben, '24 yaşında gencecik bir çocuğu toprağa vereceğim. Onu görmeden buradan çıkmayacağım' dedim. 'Yasak, emir var' dediler. 'Oğlumu toprağa gömseniz, onu mezardan çıkarır yine bakarım' dedim. Vazgeçmediğimi görünce herkesi dışarı çıkardılar ve ben çocuğumun cenazesine baktım. Ama o anda kendimden geçmişim ve bayılmışım. Biraz zaman geçti, karakoldan bizi çağırdılar. Orada ne olduğunu anlattım. Benim oğlum izne geldiğinde bana anlatmıştı. 'Anne orada bir komutan var, 55 yaşlarında, benden gıcık alıyor, hoşlanmıyor' dedi. Ben de onu uyardım, 'Kendine dikkat et' dedim. Benim ciğerim parçalandı. Gözlerime uyku girmiyor. Gözlerim halen kapıda" dedi.
'Yüreğimizdeki acının merhemi barıştır'
Şırnak Uludere'ye bağlı Roboski köyünde savaş uçaklarının bombardımanı sonucu katledilenlerden Mehmet Ali Tosun'un annesi Fadile Tosun ise, "Annelerin yüreğindeki ateşi, en iyi anneler bilir. Acımız çok büyük. Mücadelemiz barış, adalet ve özgürlük içindir. Annelerin yüreğindeki bu büyük acıya, ancak barış merhem olabilir. Umudumuz, dünya annelerinin, barışı isteyenlerin Roboski katliamını unutmamalarıdır. Bizler barış istiyoruz. Hiçbir anne ağlamasın" dedi. Konuşurken boğazı düğümlenen Tosun, sözlerinin devamını getiremedi ve konuşmasını kısa kesti.
'Acılarımıza rağmen barış istiyoruz'
Panelde son olarak, çocukları PKK saflarında yaşamını yitiren Kader Akgündüz söz aldı. Anneler Günü'nü kutlayarak sözlerine başlayan Akgündüz, 2 çocuğunun dağda yaşamını yitirdiğini, 3'ünün de cezaevinde olduğunu anlattı. Gözyaşları içinde konuşan Akgündüz, "Bizler barış ve çözüm için buradayız. Bizler o gençlerimiz sayesinde bugün buradayız. Çocuklarımı evden toplayıp gözaltına aldıklarında, beni de tehdit ettiler, 'Senin de sıran gelecek' dediler. Bu acılarımıza rağmen barış ve çözüm istiyoruz. Asla pişman değiliz, davamızdan vazgeçmedik, geçmeyeceğiz" dedi.
Panel kadınlara dağıtılan güller ve ikramla son buldu./ Diha
Güncelleme Tarihi: 13 Mayıs 2013, 15:21
SIRADAKİ HABER