ARİFE GÜNÜNDE KATLİAM YAPILDI

Bitlis'in Tatvan İlçesi’nden Karükan Köyü’ne 10 Haziran 1992 Çarşamba günü hareket eden ve içinde 13 kişiyi taşıyan minibüs, kimliği belirsiz kişilerce taranırken, minibüste bulunan 13 kişi yaşamını yitirdi.

ARİFE GÜNÜNDE KATLİAM YAPILDI
Olayda babası ve üç kardeşi ile akrabalarını kaybeden Maaruf Şişman aradan geçen 20 yıla rağmen olayın hala aydınlatılmadığını ve köylerinin de boşaltıldığını belirterek, "Raporlar, görgü tanıkları, siyasi partiler herkes devletin vurduğunu gördü. Ancak devlet inkar ve alay etti. Karükan'dan Roboski'ye aydınlatılmayan onlarca katliam var. Unutmayalım, unutturmayalım" dedi.

Dünyanın gözleri önünde gerçekleştirilen Roboski Katliamı"nın sorumlularının henüz açığa çıkmadığı ve yargılanmadığı Türkiye'de son 30 yılda çok sayıda katliam yapıldı, köyler boşaltıldı, faili meçhul cinayetler işlendi. Bu katliamlardan biri olan ve hala aydınlatılmayı bekleyen Bitlis'e bağlı Karükan Köyü katliamının da failleri hala açığa çıkmadı. 10 Haziran 1992 tarihinde Bitlis'in Tatvan İlçesi"ne bağlı Karükan Köyü"nde minibüsle köye gitmekte olan RP Bitlis İl Genel Meclis Üyesi Hikmetullah Diksin (55) ile köylüler; Hacı Mehmet Şişman (70), Ahmet Şişman (36), Mahmut Şişman (33), Adil Şişman (30), İbrahim Işık (32), Mahmut Üzer (35), Abdullah Özbaş (35), Yaşar Alayurt (27), M. Ali Şili (80), Kemal Şili (18), Aziz Taşoğlu (45) ve Mahmut Güreş'in (12) bulunduğu araba tarandı. Arabada bulunan 13 kişi de hayatını kaybetti. Katliamdan sonra Karükan Köyü boşaltıldı. Köylülerin büyük bir kısmı İstanbul başta olmak üzere, batı metropollerine göç etti. İstanbul'u terk etmek zorunda kalanlardan biri de Maaruf Şişman. Karükan'da katledilen 70 yaşındaki Hacı Mehmet'in oğlu ve Ahmet, Mahmut, Adil Şişman'ın kardeşi olan Maaruf Şişman, olaydan sonra tehditler aldı, tutuklandı, İstanbul'a yerleşti, olmadı Rusya'ya göç etti. Yıllar sonra Türkiye'ye dönen Şişman, aradan geçen 20 yıla rağmen olayın hala aydınlatılmadığını belirterek, "Karükan'dan Roboski'ye çok sayıda katliam yapıldı. Unutmayalım, unutturmayalım" dedi.

Arife gününde katliam yapıldı

Olayın gerçekleşme anı ile ilgili bilgi veren Şişman, "Olay Kurban Bayramı'na bir gün kala gerçekleşti. Arife gününde yani. Babamı 'PKK'ye yardım ediyor' iddiasıyla gözaltına almışlardı. Bir hafta gözaltında kalmıştı. Ben o zaman okul okuduğum için Tatvan'daydım. Babamın Jandarma Komutanlığı'na getirildiğini bilmiyordum. Sonradan haberim oldu. Ailem babamın durumunu öğrenmek için Mele Hikmet'i (öldürülenlerden Hikmetullah Diksin) jandarmaya gönderdi. Bize haber verdiğinde babamın durumunun iyi olduğunu öğrendik" dedi. Babasının olay günü gözaltından serbest bırakıldığını ifade eden Şişman, "Astsubay Mele Hikmet'i arayarak, babamın bırakılacağını söylüyor. Hikmet de bize telefon ediyor. 3 kardeşim, amcamın oğulları köyden geldiler, ben de Tatvan'daydım, karakolun önüne gittik. Babam çıkınca hepimiz sevindik tabii. Sonra babam, 3 kardeşim, amcamın oğulları, Mele Hikmet ve tanıdık akrabalar ile iki küçük çocuk, toplam 13 kişi minibüse bindiler. Ben de binmek istedim, ancak Mele Hikmet binmeme gerek olmadığını söyledi. Köyün biraz uzağında, bir araba ile önleri kesilerek, 13 kişi minibüsten indiriliyor ve minibüsün biraz ilerisinde hepsini infaz ediyorlar" diye konuştu.

'Olayın tek görgü tanığı susturuldu'

Olayın bir de görgü tanığı olduğunu dile getiren Şişman, minibüsün durdurulduğu yerin yakınlarında Sabri adında bir çobanın koyunlarını otlattığını, çobanın farkedilmesiyle oraya ateş açıldığını, 6 koyunun öldüğünü ve 10 koyununda yaralandığını söyledi. Sabri isimli çobana daha sonra Özgür Gündem gazetesinin ulaştığını ve olaydan 5 gün sonra 'Bitlis Katliamı Kontra-korucu işi' manşetiyle olayı duyurduğunu ifade eden Şişman, gazetedeki haberden sonra çobanın gözaltına alındığını ve bir daha konuşmadığını söyledi. Şişman, "Bitlis İl Alay Komutanlığı'nca olaydan sonra gözaltına alınmış ve 'Birlikte olayı araştırıyoruz' açıklaması yapılmıştı. 'Sabri bana 'Gördüklerimin hepsini sana anlatacağım' dedi. Ama sonra öğrendim ki, Sabri'yi gözaltına almışlar, işkence yapmışlar, gördüklerini unutması için kendisini ve ailesini tehdit etmişler. Sabri o günden beri konu hakkında ağzını açmadı. Bir iki kere daha konuşmak istedim, ama bana cevap vermek istemedi. Hâlâ korkuyor çünkü" dedi.

'Bitlis valisi PKK'nin yapmadığını söyledi'

Olay yerine ancak bir gün sonra gidebildiklerini söyleyen Şişman, "O gün Tatvan 6. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Korkmaz Tağma, vali ve polisler oradaydı. Komutan bana dönerek 'Hoca sen de ordaymışsın, minibüse binseydin sen de ölebilirdin. Başın sağ olsun' gibi imalı konuştu. Sonra 'Kim yaptı biliyor musun?' diye sordu. Ben de 'Bilmiyorum paşam, ama siz isteseniz yarım saatte bu olayı çözersiniz' diye cevap verdim. Korkmaz Paşa da bana 'PKK yaptı PKK' dedi. Olay esnasında ilginç bir şey vardı ki, onu unutamıyorum. Paşa benimle konuşurken, vali de gazetecilerin sorularını cevaplıyordu. 'Olayı PKK mi yaptı?' diye soran gazetecilere vali, 'Bilmiyorum, kesin olarak bir şey söyleyemeyiz. Kendi kişisel görüşüm PKK'nin yapmadığı. Olayda kontrgerilla parmağı var' diye cevap verdi" dedi.

'Köyümüz boşaltıldı'

Şişman, Roboski Katliamını"nda üstünün örtülmeye çalışıldığını belirterek, tıpkı Roboski'deki gibi o zamanda mağdurların tutuklandığını, köylerinin boşaltıldığını söyledi. Katliamdan sonra köylülerin sürekli baskı altına alındığını ve hiçbir haklarını arayamadığını ifade eden Şişman, daha sonra köylerinin boşaltıldığını, İstanbul'a geldiklerini, daha sonra da baskılardan dolayı Rusya'ya gittiklerini belirtti.

Sivil toplum örgütleri 'Bitlis katliamı raporu' hazırlıyor

Karükan Katliamı'ndan sonra Tatvan'da faaliyet yürüten DYP, RP ve HEP ilçe başkanları ile ANAP il encümen üyesinin de aralarında bulunduğu çeşitli siyasi parti ve kitle örgütü temsilcileri ortak bir rapor yayınlıyor. Raporda olaydan 'Bitlis Katliamı' şeklinde söz ediliyor ve olay yerinde bulunan mermilerin MKE yapımı mermiler olduğu kaydediliyor. Ancak bu mermilerin ve Karükan'a komşu Sak Köyü"nde bulunan korucuların silahlarının balistik incelemelerinin yapılmadığına dikkat çekiliyor. Olaydan iki gün sonra 12 Haziran'da Karükan Köyü"nde yapılan incelemelerin sonucu ise rapora, "Katliamın minibüsten önce plakası yarı yarıya kamufle edilmiş beyaz Renault marka bir otomobille olay yerine giden 5 kişi tarafından gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Renault marka arabayla gelen şoförle birlikte 6 kişi daha önce Reşadiye Köyü"nün içinden geçmiş. Bu kişilerin olay yerindeki bir ağacın altında uzun süre bekledikleri anlaşılıyor. Ağacın altında Van-et konservesi, barbunya konservesi kutuları, Macar salamı parçaları vardı. Konserveler yeniydi. Son kullanma tarihleri 1994'tü. Burada oturup, ceviz yemişler. Beyaz Renault araba içindekileri indirdikten sonra olay yerinden ayrılmış. Katliamdan sonra saldırganların iki kilometre kadar uzaktaki bir tepeden kalkıp komşu Arpet Köyü yakınlarına inen Apaçi bir helikopterle alındıkları Karükanlı köylüler tarafından görülmüş. Olayın görgü tanığı tek bir çoban var. Onu Bitlis İl Alay Komutanlığı'na götürdüklerini öğrendik. Devlet yetkilileri çobanın ismini ve şu anda nerede bulunduğunu açıklamıyorlar" deniliyor.

Katliamlar benzerlik gösteriyor: Karükan, Güçlükonak, Beşağaç, Peyanis

Güçlükonak katliamı

Bingöl'ün Güçlükonak ilçesinde Ocak 1996'da, 11 köylü minibüsten indirilerek tarandı ve hayatlarını kaybetti. Yetkililer 'PKK yaptı' açıklamasını yaparken o dönemin bakanlarından İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen, Şubat 2009'da, "Olayın perde arkasını öğrendiğimiz halde maalesef kamuoyuna açıklayamadık... Deniz Baykal'a bildiklerimi Başbakan Çiller'e anlatmayı teklif ettim. 'Sen bilirsin, ama Başbakan'ın bu ara işi başından aşkın' deyince vazgeçtim" açıklamasını yapmıştı. Yine Ocak 2010 tarihinde eski Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Özcan Tozlu, 11 köylünün Şemdinli olayından da sorumlu tutulan Korgeneral Selahattin Uğurlu'nun emriyle, Muhabere Arama Kurtarma (MAK) Timleri'nin gözetiminde, 7 korucu tarafından katledildiğini, daha sonra PKK'ye mal edildiğini açıkladı.

Beşağaç katliamı

9 Eylül 2007'de Şırnak'ın Beytüşebbap ilçesi Beşağaç (Hemkan) köyüne giden minibüste bulunan 12 kişi kurşuna dizildi. Yine bir minibüs ve yine toplu halde köylüler öldürüldü. Yetkililer yine "PKK yaptı" açıklamasında bulundu. Köylüler ise olayın korucular ve JİTEM'ciler tarafından yapıldığını söyledi. Köylüler Korucubaşı Tahir Adıyaman ile JİTEM ekiplerinin isimlerini verdi, ancak İçişleri Bakanı Beşir Atalay, PKK'nin yaptığında ısrar etti. Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı AKP'li Zafer Üskül de olayla ilgili yaptığı incelemelerden sonra ilkin PKK'nin olayı yaptığına ilişkin herhangi bir bulguya rastlamadıklarını söyledi sonra oda 'PKK yaptı' dedi ve olayın üstü örtüldü.

Peyanis katliamı

16 Eylül 2010 tarihinde Hakkari"nin merkeze bağlı Durankaya Beldesi"ne bağlı Geçitli (Peyanis) köyünden kent merkezine gitmek üzere olan Aydın Erol yönetimindeki minibüsün geçişi sırasında yaşanan patlamada şoför Aydın Erol (30), Eşref Gür (32), Enes Erol (22), Şirin Kurt (23), Abuzeyt Idem (40), Cane Dayan (50), Zarife Çiftçi (25), Semiha Dayan (35), Nurullah Çiftçi (2) ölürken, Özgür Idem, Sudenaz Kurt, Berivan Dayan, ve 6 aylık Zeynep Kurt yaralandı. Patlamanın duyulması ardından olay yerine gelen köylüler patlamanın yaşandığı yere 15 metre uzaklıkta buldukları çantalar içerisinde 2 mayın, MKE menşeli aydınlatma fişeği ve roket mermisi buldu. Ardından köylüler bunu olay yerine gelen basın mensuplarına göstermek isteyince askerlerin müdahalesine maruz kaldı. Jandarmalar köylüleri havaya ateş açarak durdurabildi. Ve ardından bulunan iki çanta ve içindeki mühimmatlar olay yerine gelen savcıya teslim edildi. Diha

Güncelleme Tarihi: 16 Haziran 2012, 09:42
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER