Devlet baskısı bir aileyi dağa çıkardı!

Devletin baskıları sonucu köylerinden göç edip Diyarbakır'a yerleşen Demir ailesinin 4 çocuğu PKK saflarına katıldı. İki çocuklarını çatışmada yitiren Demir ailesinin 2 çocukları ise halen HPG saflarında yerini alırken, bir çocukları ise cezaevinde. Anne Mürüvet Demir, dağa çıkan her bir çocuğu için bir şarkı besteleyerek, saz eşliğinde acısını dindirmeye çalışıyor.

Devlet baskısı bir aileyi dağa çıkardı!
 Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Uçarlı (Firdewsê) köyünde 1988 yılında devletin koruculuk dayatmasına karşı Diyarbakır'a göç eden Demir ailesi, o zamandan beri burada yaşam mücadelesi veriyor. Demir ailesi de birçok Kürt ailesi gibi koruculuğu kabul etmeyerek, evlerini barklarını terk etmek zorunda kaldı. Geldikleri Diyarbakır'da ise bu kez de polislerin baskısı ile karşılaştı. 9 çocuklu Demir ailesinin fertlerinden 4'ü çeşitli tarihlerde PKK saflarına katıldı.

Devlet baskısından Diyarbakır'a göç ettiklerini ifade eden anne Mürüvet Demir, "Devlet bize baskı yaptı. 'Korucu olacaksınız' dedi. Eşim de kabul etmedi. Korucu olmaktansa göç etmeyi göze aldık" dedi. Çocuklarının 30 yıldır devam eden çatışmalı ortamdan etkilendiğini ifade eden anne Demir, 9 çocuğundan 4'nün PKK'ye katıldığını ve 2 çocuğunun çatışmalarda yaşamını yitirdiğini aktardı. Anne Demir, oğlu Felat'ın lise dönemlerinde DEHAP'ın gençlik çalışmaları içerisinde yer alırken iki kez gözaltına alındığını ifade ederek, çocuğunun polis baskısına dayanamayarak İstanbul'a gittiğini söyledi. Oğlunun İstanbul'da parti çalışmalarında kaldığını belirten Demir, oğlunun PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 1999 yılında tutuklanmasına karşı devlete tepki gösterdiğini ve bunun için de PKK'ye katıldığını söyledi. Demir, oğlu Felat'ın iki yıl sonra Bingöl'ün Sancak ilçesi kırsalında çıkan çatışmada yaşamını yitirdiğini kaydetti.

Oğlu Nazıl'ı anlattı

Anne Demir, oğlu Mehmet Nazıl'ın ise 2005 yılında bir cenaze törenine katıldığı için gözaltına alındığını ve diğer oğlu Osman'ın kardeşinin gözaltına alınmasına tepki gösterdiği için onun da gözaltına alındığını aktardı. Her iki oğlunun 6 ay boyunca cezaevinde kaldığını dile getiren anne Demir, oğlu Mehmet Nazıl'ın cezaevinden çıktıktan 6 gün sonra ise HPG saflarına katıldığını dile getirerek, "Nazıl'ım evde olduğu zamanlarda beraber evin işlerini yapardık. Dışarıdan geldiği zamanlarda benim evi temizlediğimi gördüğünde hemen paçalarını sıvar benimle temizlik yapardı. Ben hamur yoğurduğum zaman kollarını sıvar benimle hamur yoğururdu. Ben ekmek açardım o pişirirdi. Her zaman bana yardım ederdi. Benden iyi yemek yapardı" dedi.

'Gitti, güle güle…'

Anne Demir, oğlu Felat'ın 2001 yılında yaşamını yitirdiğinde oğlu Mehmet Nazıl'ın kendisine "Ben gideceğim Felat'ın silahını alacağım, onun silahı yerde kalmasın" dediğini ifade ederek, "Angul Karakolu'na eylem düzenleyince arkadaşı Agit karakola giriyor. Onun tarafına yardım için gidiyor. Arkadaşı Agit ve Ruhat orada şehit düştüğünde o da tankın üzerine gidiyor. Arkadaşlarına daha fazla zarar vermesin diye tankı imha ediyor. Tanktan fırlayan şarapnel parçası başına çarpıyor. Yaralı haliyle 400-500 metre karakoldan uzaklaşıyor ve bir gün sonra şehit düşüyor. Felat 2001'de şehit düştüğünde barış zamanıydı. Özgürlüğün savaşçısı, barışın şehidiydi. Gitti, güle güle. Mehmet Nazıl'ım özgürlüğün savaşçısı, dirilişin şehididir. Barış barış dedik para etmedi. Biz artık barış demiyoruz. Artık biz diyoruz zaman direnmenin, ayaklanmanın yükselişin ve savaşın zamanıdır. Herkes bunu böyle bilsin. Uğurlar olsun Nazıl'ım, Felat'ıma selamlarımı ilet" dedi.

'Kızım üniversite okurken katıldı'

"Mehmet Nazıl çok becerikliydi, yola çıktığı zaman onda bir kahraman edası vardı yiğit bir insandı. Silahını omzuna atıp yürüdüğünde ben onun gönlünden neyin geçtiğini biliyordum. Ne kadar güzel yürüyordu. Bana 'anne bak bu benim silahım. Ben ağabeyimin intikamını alacağım' diyordu. Felat'tan sonra, Mehmet Nazıl gittiği zaman benim evim bir daha yıkıldı" diyen anne Demir, kızı Yadigar'ın da üniversite okuduğu sırada HPG saflarına katıldığını söyledi. Kızı Yadigar'ın üniversitedeyken kendisine "ben Kürdistan için savaşmak istiyorum okumayacağım. Kürdistan'da okuyan çok, parti çalışanı az. Ben parti çalışmalara katılacağım" dediğini aktaran anne Demir, kendisine "Sen nasıl istiyorsan öyle yap" dediğini dile getirdi.


Kızı Yadigâr'ın HPG saflarına katıldıktan sonra evde yanında sadece oğlu Serbest'in kaldığını belirten anne Demir, "Serbest liseye gidiyordu, polis bizi rahat bıraksın diye evimizin yerini değiştirdik. Aradan 3-4 ay geçmeden sabahın 05.00'inde evimizi bastılar. Evimizi bastıklarında öyle vahşi bir şekilde bastılar ki çocuğum kapıyı açınca boğazından tutup kafasına silah dayadılar. Çok sayıda polis içeriye kameralarıyla daldılar, yanlarında sadece köpekleri eksikti. Serbest 16 yaşındaydı tutuklayıp götürdüler. Onu da 5-6 ay cezaevinde tuttular" diye belirtti. Oğlu Serbest'in tahliye olmasından sonra hakkında açılan 3-4 dava nedeniyle mahkeme üstüne mahkemeye çıkarıldığını ifade eden anne Demir, "Devlet bu oğlumu da rahat bırakmadı. 'Beni tutuklayıp cezaevine atacaklarına ben gideceğim' dedi. Serbest de çekip HPG saflarına katıldı" dedi.

Çocukları için beste hazırladı

Oğlu Serbest'in HPG saflarına katıldığı sırada oğlu Sertan'ın da askerde olduğunu dile getiren anne Demir, oğlu askerden döndükten bir ay içerisinde tutuklandığını ve 3 ay cezaevinde kaldığını söyledi. Demir, kızı Baver'in de anadilde savunma vermek istediğinden dolayı 8 aydır Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu olduğunu dile getirerek, "Kızım açlık grevine de girdi. Kürtçe savunma yapmak istiyor, mahkeme de kabul etmiyor. Yaşamımız hep zulüm ve zorluklarla geçti. Bazen iki çocuğumu birden tutukluyorlar. Bazen birini hapishanelerin kapısında, cenazelerin kapısında bekliyorum. Hep böyle geçiyor zamanım. Biz hiç rahat yüzü görmedik ne kadar anlatsam bitmez çektiklerim" diye ifade etti. HPG saflarına katılan her bir çocuğu için bir şarkı yazıp besteleyen anne Demir, saz eşliğinde çalarak acısını dindirmeye çalışıyor.

Yaşamları boyunca yurtsever bir aile olduklarını belirten baba Arif Demir ise, devletin çocuklarını çaresiz bıraktığı için çocuklarının kurtuluşu HPG saflarına katılmakta bulduğunu dile getirdi. Çocuklarını kimsenin zorla bir yere götürmediğini kaydeden baba Demir, "Çocuklarımızın yüreğine özgürlük ateşi girdiğinden bu ateş onları yaktığından dolayı gittiler. Devlet ne kadar baskı zulüm uygularsa o kadar zarar veriyor onlara, daha fazla insanlar gidiyor. Öldürmekle kimse bir yere varmaz. Hangi babanın yüreği 4-5 çocuğunu kaybedince rahat olur" dedi.

'Devlet katliam yapmakla öldürmekle bir yere varamaz'

"Bu memleketi biz yapmadık, Kürt ve Kürdistan'ı biz önümüzde gördük. Ben ve çocuklarım bu memleketi kucağımızda gördük. Bu yüzden omuzlarımızda büyük yük var. Bu herkesin omzundaki yüktür" diyen baba Demir, devletin katliam yapmakla öldürmekle bir yere varamayacağını dile getirdi. / Diha

Güncelleme Tarihi: 02 Ocak 2013, 09:56
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER