'Ez Tirkî nizanim'

2 yaşında babası, 3 yaşında da annesi cezaevine giren ve annesi ile gözaltına alındığında polislere "Ez Tirkî nizanim" diyerek gündeme oturan tutsak Suruç Belediye Başkanı Ethem Şahin'in oğlu Agır Şahin, şimdi 6 yaşında ve başladığı ilköğretim okulunda Türkçe öğrenmeye zorlanıyor.

'Ez Tirkî nizanim'
 "Ez mektebê Kurmancî dixwazim" diyen Agır'ın annesi Aynur Şahin, çocuğunun anadilinin yasaklı olduğunu anlamadığını, Kürtçe okul istediğini ve okula gitmek istemediğini belirtti.

Anadilde eğitimin yasaklı olduğu Türkiye'de 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü, Kürt çocukları için bilmedikleri bir dili öğrenmenin zorluğu ile karşılanıyor. Anadilde eğitimin yasaklı oluşunun acısını derinden yaşayan yüzbinlerce çocuktan sadece biri tutsak Suruç Belediye Başkanı Ethem Şahin'in 6 yaşındaki oğlu Agır Şahin. 1 Ekim 2010 tarihinde 3 yaşında iken annesi Aynur Şahin ile beraber Urfa "KCK" dosyasından gözaltına alınan ve kendisini Türkçe konuşmaya zorlayan polislere "Ez Tirkî nizanim" diyerek gündem olan Agır, Türkçe konuşmaya zorlandığı okula gitmek istemiyor. Babası 24 Aralık 2009 tarihinde "KCK" adı altında BDP'li belediye başkanlarına karşı düzenlenen operasyonlarda tutuklanıp Diyarbakır D Tipi Cezaevi'ne konulan Agır, anaokulunda Türkçe konuşmaya zorlandığını, şimdi gittiği ilköğretim 1. sınıfta da aynı baskının devam ettiğini; ama kendisinin okulda "Kurmancî" konuşmak istediğini ifade etti.

Babasının bırakılmasını ve okulda Kürtçe konuşulmasını istiyor

Agır Şahin, dilinin yasaklı oluşuna ve babasının cezaevinde tutulmasına anlam veremediği gibi, dünyasını da dile ve babasına özgürlük ile süslüyor. Babasının Kürtçeyi sevdiğini, Erdoğan'ın babasına "Kürtçe konuşma" dediğini; ancak babasının Kürtçe konuştuğu için Erdoğan'ın babasını cezaevine attığını düşünen Agır, yaşadığı trajediyi "Hem ji tirkan, hem jî ji polisan diqeherim (Hem Türklere, hem de polislere kızıyorum)" diyerek ifade ediyor. Agır isteğini ise "Ez dixwazim bavê min bê berdan û kurmancî biaxifim (Babamın bırakılmasını ve Kürtçe konuşmak istiyorum" cümlesi ile anlatıyor. Sonra masasına oturan Agır çizdiği resimler ile duygularını anlatıyor. Çizdiği resimlerin ilkinde yaptığı evi cezaevi olarak tanımlayan Agır, evin içindeki iki kişiyi ise "Yek bavê min e, yek jî bijî Apo ye (Birisi babam, digeri bijî Apo)" diyerek tanıtıyor. İkinci resimde evin içindeki birçok kişiyi ise, "Bavê min û hevalên wî ne (Babam ve arkadaşları)" diyerek tanıtan Agır, hayal dünyasını Kürtçeyi sevenlerin cezaevi ile cezalandırıldığı gerçeği ile süslüyor. 

Agır hapse girmemenin yolunu barışta görüyor

"Ez kurmanci hezdikim, li mektebê bila hem kurmancî hemjî tirki hebe (Kürtçeyi seviyorum, okulda hem Kürtçe hem de Türkçe olsun)" diye talebini ifade eden Agır, büyüyünce hakim olmak istiyor. "Ê işiga sor derbasbin û polîsên işiga sor derbasbûy ezê bixim hepsê (Kırmızı işikta geçenleri ve işikta geçen polisleri cezaevine atarım)" diyen Agır, "Bila bijî Apo û Erdogan li hevdû werin, aştiyê çêkin bila kes nekeve hepsê (Erdoğan ve Öcalan barışsın, kimse hapse girmesin)" cümleleri ile cezaevinin üzerinde yarattığı tahribatı görmeye yönlendiriyor. Küçük yaşına rağmen yaşadıkları yüzünden politik cümleler kuran Agır, Erdoğan ile Öcalan'ın barışmasının yolunun da Öcalan'ın özgürlüğünden geçtiğini ifade ediyor. 

'Türkçe okula gitmek istemiyor'

24 Aralık 2006 tarihinde Agır doğduğunda eşi ile birlikte çocuğun anadili olan Kürtçeyi öğrenmesine karar verdiklerini ve çocukla sadece Kürtçe konuştuklarını söyleyen anne Aynur Şahin, Agır'ın okula başlayana kadar tek kelime Türkçe bilmediğini ifade etti. Geniş ailelerinde Kürtçe konuşulduğunu, bu yüzden Agır'ın da Kürtçe kendisini rahat ifade ettiğine vurgu yapan Şahin, "Agır anaokuluna başladığında Türkçe bilmiyordu. Öğretmeni de Kürtçe bilmiyordu. Çok zorlandığı için okula gitmek istemiyordu. Psikolojisi bozuluyor, 'Anlamıyorum' diyordu. Bir defasında sınıfına girdim. Öğretmeni kuyunun resmini asmış, Agır'a ne olduğunu soruyordu. Agır da 'Bîr' diyordu. Öğretmeni, 'O rakam değil, ne olduğunu söyle' diyordu. Çünkü öğretmeni Bîr'i rakam zannetmişti. Oysa Agır gördüğü resmin Kürtçesini söylüyordu. Öğretmen 10'a kadar sayıları öğretmeye çalışıyor, Agır sayamıyordu. Oysa Agır Kürtçe 50'ye kadar sayabiliyordu" şeklinde Agır'ın yabancı dilden kaynaklı yaşadığı sorunlara dikkat çekti.

'Agır Kürtçe okul istiyor'

Agır'ın kendi anadilinde hayal dünyasının çok geniş olduğunu, ancak Türkçe kendisini ifade etmekte zorlandığına işaret eden Şahin, şöyle konuştu: "Onunla Kürtçe konuşanlara yakınlık duymaya başladı. Bir defasında bir alışveriş merkezinde kasiyer benim Agır ile Kürtçe konuştuğumu görünce, o da Agır ile Kürtçe konuştu. Agır hemen yakınlık gösterip, 'Bavê min hepsê de ye' dedi. Oysa babasına ilişkin kolay kolay konuşmaz. Anadilinde konuşan kasiyeri, kendisinden biri olarak algıladı." Dilin çocuğun tüm gelişimini etkilediğini söyleyen Şahin, "Agır Türkçe ile beraber kendi dilinden uzaklaşmaya başladı. Çünkü dili eğitim dili değil. Kamusal alanda ve pazarda kullanılmıyor. Çocuk egemen dile teslim oluyor. Kürtçe okula gitmek istediğini söylüyor. 5 yaşındaki çocuğa yasak olduğunu anlatamıyorsunuz. Onun dünyasında böyle bir algı yok" dedi. Agır'ın da diğer Kürt çocukları gibi erken politikleştiğini söyleyen Şahin, "Bazen Türkçeyi sevmediğini ve Kürtçe bir okula gitmek istediğini söylüyor. Öğrenemiyor, çok zorlanıyor. Temelinde bu çocuklara karşı işlenen büyük bir suçtur, hak ihlalidir" diye konuştu. 

Agır 3 yaşında iken annesiz babasız kaldı

Agır'ın 3 yaşında iken babasının cezaevine girdiğini söyleyen Şahin, "9 ay sonra da ben cezaevine girdim. Benle gözaltında kaldı ve cezaevine geldi. Yaşadıklarını bir oyun sanıyordu. Cezaevinden annesiz ve babasız babaannesinin yanına gitti. Henüz 3 yaşında idi ve psikiyatrdan yardım aldı. Anksiyete bozuklukları, uyku durum bozuklukları gösterdi. Ajite, tepkisel, laf anlamaz bir çocuk oldu. Bunlar Agır'ı çok etkiledi. 1 yıl sonra ben tahliye edildim. Agır kendisini toparlamaya başladı. Bu arada babası arka planda kaldı. Bu yüzden eşim ve oğlum bir birilerine yabancı düştüler. Bir açık görüşte eşimle Agır'ı 5 dakikalığına yalnız bıraktım. Geri döndüğümde Agır ağlıyordu. Nedenini sorduğumda eşimin espiri amaçlı Agır'a 'Dersên te xirab bune (Derslerin kötü imiş)' dediğini öğrendim. Şunu fark ettim, eşimle oğlum iki yabancılar. Aralarındaki tek bağ kan bağı. Duygu boyutuyla, anlama, tanıma yönleri hiç yok. Eşim Agır'ın neye kızabileceğini, neye üzüleceğini, Agır da babasının yaptığının espiri olduğunu anlayacak kadar yakın değiller" diyerek Agır'ın annesiz ve babasız yaşadığı trajediyi anlattı.DİHA

Güncelleme Tarihi: 21 Şubat 2013, 10:55
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER