Gazetecilerin yargılandığı dava 4 Şubat'ta

Kürt basın kurumlarına yapılan operasyonun ardından haklarında dava açılan 32'si tutuklu 44 gazetecinin yargılandığı davanın üçüncü duruşması 4 Şubat Pazartesi günü görülecek.

Gazetecilerin yargılandığı dava 4 Şubat'ta
  Baştan sona gazetecilik faaliyetlerinin yargılandığı davada, önceki duruşmalarda 15. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin keyfi tutumları, krizlere ve protestolara yol açmıştı.

Kürt basın kurumlarına yönelik operasyonun ardından 32'si tutuklu 44 gazetecinin yargılandığı davanın üçüncü duruşması 4 Şubat'ta görülmeye başlanacak. "KCK" adı altında 20 Aralık 2011'de Kürt basın kurumları Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite, Etik Ajans ve Fırat Dağıtım şirketinin merkez ve tüm bürolarına yapılan baskınların ardından haklarında dava açılan gazeteciler Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampusu içinde bulunan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkarılacak. Üçüncü duruşmanın, iddianamenin 405'inci sayfasından itibaren okunması ile devam etmesi bekleniyor.

Haber faaliyetleri delil oldu!

11 Mayıs 2012 tarihinde Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar tarafından hazırlanan ve gazetecilerin haber takibi sırasında çekilen fotoğraflar, editörleriyle yaptıkları haber içerikli telefon görüşmeleri, basın açıklamasını takip etmek, röportaj yapmak, gazetenin manşetine karar vermek, haber kaynaklarından haber bilgisi almak gibi mesleki faaliyetlerinin suç delili olarak gösterildiği 800 sayfalık iddianame kabul edildi. İddianamede 12 basın çalışanının "örgüt yöneticisi", 32 basın çalışanının ise "örgüt üyesi" olduğu öne sürüldü. Haber müdürlerinin muhabirleri, haber yapmakla görevlendirmesi ya da BDP'lilerin basın açıklaması yapacaklarını bildirmelerinin "örgüt talimatı" olarak yer aldığı iddianamede, muhabirlerin "Basın açıklaması nerede?", "Ben ajanstayım sen neredesin?" gibi çalışma arkadaşlarıyla yaptığı gündelik telefon görüşmeleri de iddianamede delil olarak yer aldı.

İlk duruşma kriz ve protestolarla başladı

Bir yılı aşkın süredir, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi ve Kandıra 1 ve 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutulan gazeteciler bu süreç içerisinde içerden de olsa haber yapmaya devam ederken, iddianamenin kabul edilmesinin ardından ilk duruşma 10 Eylül 2012 tarihinde Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda görüldü. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada salonun küçüklüğü nedeniyle avukatlara bile oturacak yer kalmaması üzerine Mahkeme Başkanı Ali Alçık'ın avukatların izleyici bölümünde oturmasını söylemesiyle duruşma başlamadan ilk kriz yaşandı. 100 avukatın izlediği ve uluslararası basın meslek örgütlerinin de yakından takip ettiği davada Mahkeme Başkanı Ali Alçık'ın salonu boşaltması üzerine tutuklu gazeteciler mahkeme heyetine arkasını dönerek bu tutumu protesto etti. 5 gün sürmesi planlanan duruşma sırasında, salonda sık sık "Özgür basın susturulamaz" sloganları yükseldi.

12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıl dönümüne denk gelen duruşmanın üçüncü gününde ise, gazeteciler darbeyi protesto etmek için siyah kıyafetlerle salona geldi. Kürtçe savunma taleplerinin reddedildiği duruşmanın üçüncü günü, Mahkeme Başkanı Alçık duruşmayı seyircisiz yapma kararı aldı. Mahkeme heyetinin kararlarını protesto eden avukatlar, duruşma salonunu terk ederken, yargılanan gazeteciler de ağızlarına siyah bant çekerek ve heyete arkasını dönerek alkışlarla protesto etti. Mahkeme heyeti bunun üzerine 5 gün sürmesi planlanan duruşmayı 3'üncü gününde bitirme kararı aldı. Mahkeme heyetinin avukatlara yazılı olarak gönderdiği kararında, bir sonraki duruşma Silivri'de görülmek üzere 12 Kasım 2012'ye ertelendi.

Mahkeme, Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus ve Fırat Dağıtım çalışanı Cihat Ablay'ın tahliyesine karar verdi. Adliye önünde duruşmanın ardından açıklama yapan avukatlar, 12 Eylül yargılamalarını aratmayacak yargılamaların yaşandığı kaydetti. İlk duruşmanın ardından avukatlar, hukuka aykırı delillerin tespiti, bu nedenle iddianamenin iadesi veya hukuka aykırı delillerin dosyadan çıkarılması hususunda beyan ve taleplerini ileterek, iddianamenin reddini istedi.

Basın çalışanları açlık grevinde

12 Eylül'de yani duruşmanın son gününde, tüm cezaevlerinde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması ile anadilde savunma ve eğitim hakkının tanınması amacı ile açlık grevi başlatıldı. Eylemin ilk grubunda Azadiya Welat Genel Yayın Yönetmeni Tayip Temel yer alırken, ikinci grupta ise DİHA Yazı İşleri Müdürü Fatma Koçak, DİHA muhasebecisi Pervin Yerlikaya, Özgür Gündem gazetesi Editörü Ayşe Oyman, Demokratik Modernite dergisi çalışanı Selahattin Arslan, Azadiya Welat Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Emin Yıldırım, DİHA muhabirleri Faysal Tunç, Şahabettin Demir ve Özgür Halk Dergisi çalışanı Ömer Faruk Çalışkan açlık grevine girdi. 5 Kasım 2012'de ise tüm tutsak özgür basın çalışanları açlık grevine başladı.

Açlık grevindeki gazetecilere şeker ve tuz verilmedi

12 Kasım'da Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampusu'nda görülen ikinci duruşmanın ilk gününde, açlık grevleri hakkında konuşmak için mahkeme heyetinden söz hakkı isteyen DİHA Ankara Temsilcisi Kenan Kırkaya'nın zorla salondan çıkarılmak istenmesi ile ikinci duruşma da krizle başladı. Mahkeme Başkanı Alçık'ın bu tutumunu protesto eden gazeteciler, alkışlarla salonu terk etti. Duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, duruşma tekrar başladıktan sonra ise seyircilerin salona girmesine izin vermedi. Mahkeme boş salona iddianame okunması ile devam ederken, mahkeme heyeti ile avukatlar arasında tartışma yaşandı. Tartışmalar üzerine, asker salona girerek davayı takip eden basın mensuplarını ve avukatları salondan çıkarmaya çalıştı. Ayrıca Mahkeme Başkanı Alçık'ın açlık grevinde olan basın mensuplarına tuz, su ve şeker verilmesini reddetmesi de tartışmalara yol açtı. Gazetecilerin yargılandığı duruşmayı izleyen İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan, yargılamadaki çarpıklıklara dikkat çekerek "Ne 12 Mart ne de 12 Eylül faşizminde böyle zulüm gördüm" değerlendirmesinde bulundu. Avukatlar, müvekkillerinin sadece gerçekleri yazdıkları ve Kürt oldukları için yargılandıklarını, dosyanın polisler tarafından hazırlandığını ve tüm ifadelerin hukuka aykırı olduğunu belirterek, tüm müvekkillerinin tahliyesini talep etti. Mahkeme heyeti, tutuklu gazetecilerden sadece DİHA eski muhabiri Oktay Candemir ve Fırat Dağıtım çalışanı Çiğdem Aslan'ı tahliye etti.

Tutuklu gazeteciler hedef haline getirildi

Gazetecilerin tutukluluk süreleri ve Türkiye'nin en çok tutuklu gazeteci bulunduran ülke olması uluslararası kamuoyunda da konuşuldu. Hükümet yetkilileri özellikle yurtdışında yaptıkları açıklamalarda sık sık tutuklu gazetecilerin gazetecilik faaliyetleri ile ilgili değil "terör" faaliyetleri yüzünden tutuklu oldukları yalanını söylemeye devam etti. Tutuklu gazetecilere ilişkin uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi'nin (CPJ) hazırladığı raporda Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin çarpıcı veriye yer verilmesinin hemen ardından ise Adalet Bakanlığı neye dayandırıldığı anlaşılmayan karşı raporu ortaya sürdü. Bakanlığın raporunda iddianamelerde ve ek klasörlerde tek kelimesi dahi geçmeyen suçlamalara yer verildi. Bakanlığın raporunda, DİHA İstanbul muhabiri Çağdaş Kaplan hakkında, "Bir müteahhidin silahla tehdit ederek kaçırılıp örgüt evine götürülmesi ve gasp edilmesi" suçlamasına yer verilirken, diğer gazeteciler hakkında da, "Terör örgütünün silahlı dağ kadrosuna elaman kazandırmak için çalışmak", "Resmi belgede sahtecilik, (Başkası adına düzenlenmiş sahte kimlik belgesi kullanmak)" gibi iddialar ortaya atıldı.

Üçüncü duruşma, yaklaşırken ise, gazetecilerin avukatları tarafından yalanlanan ve milletvekilleri tarafından Adalet Bakanlığı'na sunulan soru önergesi ile hesabı sorulan rapor, AKP yanlısı Star gazetesi tarafından servis edilen haberle tekrar gündeme getirilmeye çalışıldı. Tutuklu gazetecilerin bir kez daha hedef haline getirildiği haber hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Davaya Balyoz hakimi atandı

Öte yandan, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Balyoz davasında gerekçeli kararın açıklanmasından kısa bir süre sonra Hakim Ali Efendi Peksak'ı, KCK ana davasının da görüldüğü İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi üyeliğine getirmesi de dikkat çekti.  / Diha

Güncelleme Tarihi: 02 Şubat 2013, 09:55
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER