Kadınlar barışı planlayacak

Son otuz yıldır süren savaşın açtığı yaraların sağaltılması için kadınlar olarak bir barış planı oluşturacaklarını belirten Prof. Dr. Nükhet Sirman, onurlu ve kalıcı bir barışa ancak kadınlarla varılacağını söyledi. Yazar ve sendikacı Yaşar Seyman da, "Barış kadınların işidir

Kadınlar barışı planlayacak
 Bu nedenle umutluyum" dedi. Feminist Hasbiye Günaçtı da kadınlar için ayrı komisyonların kurulmasının önemine işaret etti. 

Yıllardır süren savaşın açtığı yaraların sağaltıması ve sarılması konusunda kadınlara büyük görev düşüyor. Hem kadınların savaş sürecinde yaşadıklarını anlamlandırması ve aşması hem de toplumun yaşadıklarına çözüm bulunması noktasına kadınların önünde büyük hedefler bulunuyor. Barış İçin Kadın Girişimi'nden Prof. Dr. Nükhet Sirman herşeyden önce kadın sorunlarının genel sorunlardan farklı olduğunu düşünerek hareket ettiklerini ifade etti. Savaşta da kadınların barışı farklı yaşadığını barışta da bunun böyle olduğunu dile getiren Sirman, "Kadınların yaşadıklarının farklı bir şekilde ele alınması lazım. Zaten kadınlar toplumda da insanlar arasında ki ilişkileri kuran küçük karıncalardır. Yani herkesin sorunlarına biz koşarız. Biz çözmeye çalışırız. Yine biz aynı şeyi yapacağız" dedi.

'Barış planı yapacağız'

Bu barışın sağlıklı ilerlemesi için gözlemler yapmaya gideceklerini ifade eden Sirman, "Neyi gözlemleyeceğiz? Çekilmeden sonra oradaki halkın ne yaşadığını, ne gördüğünü izleyeceğiz. Temas grupları kuracağız. Ve tüm taraflarla görüşmeye çalışacağız. Yani taraf derken savaş sırasında çocuğunu kaybetmiş bir kadın. Bu acıları yaşayan bütün insanlar bir taraftır. Dolayısıyla onların ne istediğini ortaya çıkarmaya çalışacağız. Ve onun üstünden de bir barış planı yapacağız. Bizim arzumuz böyle kadınların sorunlarını içeren bir barış planı yapmak. Yani biz kadınlar nasıl barışabiliriz? Bunun altını doldurmaya çalışacağız" dedi. Şu anda somut adım olarak gözlem grupları kurduklarını daha henüz öyle bir temaslarının olmadığını ifade eden Sirman, "Sorunu nasıl tarif ederseniz o şekilde çözüm bulursunuz. Sadece hükümet değil bütün iktidarlar kadınlar açısından sorunludur. Halbuki biz kadınlar yıllardır diyoruz ki şiddet patriyarkal, ataerkil bir toplumun normal bir uzantısıdır. Dolayısıyla yapılması gereken ataerkilliğe karşı bir önlem paketi geliştirmek" ifadesini kullandı. 

'ŞÖNİM'ler kadınları hapsediyor'

Son yapılan düzenlemelerin kadınları daha fazla eve hapsetmeyi amaçladığını ifade eden Sirman, "Kadına yönelik şidetle ilgili dar çözümler aranıyor. En korkuncu bu son zamanlarda Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) çıktı biliyorsunuz. Bu ŞÖNİM'ler bu çarpık sorunu çarpık bir şekilde tarif etmenin bir sonucu. Çünkü ŞÖNİM'ler kadınları alıyor ve neredeyse hapishane gibi hapsediyor. Kadınlara şiddet uygulayan erkeklerde serbest bir şekilde geziyor. Yani kadınların şikayetleri ciddiye alınmıyor. Kadınları alıp hapsediyorlar" dedi. Kadına yönelik şiddetin kaynağının uzakta aranmasının bir sonucu olarak bunların yaşandığını ifade eden Sirman, şiddete uğrayan kadınların istedikleri merkeze gitme şanslarının olması gerektiğini ifade etti. 

'Kadınlara tacizi tecavüzü savaş suçu sayan yaptırıma imza konulmalı'

HDK Kadın Meclisi'nden Gülsüm Aydoğdu da kadınların savaşın mağduriyetini işgal şeklinde yaşadıklarının altını çizerek, sonuçlarının da kadınlar açısından özel olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Kadın mültecilerin fuhuşa zorlanması, zorunlu göç başta olmak üzere yaşanan tüm şiddet şekillerine karşı ortak bir mücadele programı hazırlayacaklarını dile getiren Aydoğdu, "Roma sözleşmesinin yani 1325 No'lu yasanın kadına tacizi tecavüzü savaş suçu sayan yaptırımının kesinlikle Türkiye'de uygulanması ve buna imzaya zorlanması ve bu yaptırımın uygulanması konusunda tarafız" dedi. Kadın cinayetleri konusunda hükümetin çelişkili açıklamaların yeni olmadığını ifade eden Ağaoğlu, AKP'nin kadın bedenini denetleme ve eve hapsetme amacının olduğunu, ancak kadınların da buna karşı mücadele konusunda antremanlı olduğuna dikkat çekti. Devletin cinsiyetçi politikasının her alanda yansıdığına işaret eden Ağaoğlu, "Paris'te katledilen Kürt siyasetçi kadınlar ile ilgili gerçeğin ortaya çıkarılması konusunda, Sayın Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması konusunda, tarafız" dedi. 

Seyman: Barışı kadınlar inşa edebilir

Yazar ve sendikacı Yaşar Seyman yaşamını toplumsal mücadeleye adayan bir kadın olarak demokrat barışsever herkesin bir arada olmasının büyük bir önem arzettiğini söyledi. Barış ve demokrasi sözcüklerinin Türkiye'de yoksul sözcükleri olduğunu ifade eden Seyman, "Yani ikisini de arıyoruz. İkisi de yok. İkisi de birbirini besleyen kavramlar. Barışın savaştan çok daha zor olduğu bir gerçek" dedi. Bu süreci izlediğini ifade eden Seyman kaygılarını da dile getirerek, "Barış dille örülür. Dil çok önemli. Hani dil bilimciler derler ya 'Dil aklın ayak izidir'. Aklın ayak izi olan dille barışı kadınların danteli gibi, halısı gibi, kilimi gibi özenle, sevgiyle örmek lazım" ifadesini kullandı. Bundan sonra çocuklara hiçbir şekilde savaş adının konulmaması gerektiğini dile getiren Seyman, barışı kalıcılaştıracak olanın kadınlar olduğuna işaret etti. Seyman, "Barış için çok büyük bedeller ödendi. Tekrar bunları acıları yarıştırma niyetinde olmamak önemlidir" dedi. Barış konusunda kadınlara güvendiğinin altını çizen Seyman, "Barışı kadınlar inşa edebilir. Bu yüzden umutluyum. Çünkü zaten dünyada Margeret Thatcher ve Tansu Çiller dışında savaşı başlatan kadınlar olmamıştır. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Çünkü savaş kadınları çok vuruyor. İş yaşamında özel yaşamında her yerde büyük acılar yaşatıyor. Kadınlar inşa ederlerse daha özenle, kadın eli değerse, kadın sözü değerse daha güzel olur. Umutluyum. Umarım bu umudum çiçek açar" dedi. 

Günaçtı: Kadınlar için ayrı bir komisyon kurulmalı

Feminist Hasbiye Günaçtı da hakikat ve yüzleşmenin kadınlar için çok farklı bir durum arzettiğini ifade etti. Kürtlerin yıllardır vermiş olduğu mücadelenin bir sonucu olarak büyük kazanımlar elde ettiğini ifade eden Günaçtı, kadınların hem Kürt hem de Kürt kadını olmaları üzerinden hep sustuğunu ve konuşamadıklarını ifade etti. Günaçtı, savaş mağduriyeti yaşayan kadınların konuşamadığının altını çizerek "Kadınların konuşma yollarının oluşturulması, bunun için ayrıca komisyonların oluşturulması önemlidir" dedi. Taciz ve tecavüze uğrayan kadınlar için yüzleşmenin olamayacağını bunun kadınlar için ikinci bir travma anlamına geleceğini ifade eden Günaçtı, kadınların asla o suçları işleyenleri affetmeyeceğini vurguladı. Erkek egemen sistemin içinde kadınların çok fazla konuşamadığını dile getiren Günaçtı, ezilenlerin de ezdiği bir kesim olduğu için kadınların birbirlerine hikayelerini anlatarak, bunların tutanaklara geçmesinin önemli olduğunu belirtti. Bu hikayelerdeki şiddetçilerin cezalandırılmasını istediklerini belirten Günaçtı, "Kürt kadın hareketi bütün hepimize güç veren bir yerde duruyor. Taşın altına birlikte el koymaya hazırız. Biz feministler de bu anlamda birlikte mücadelenin yol ve yöntemlerini yaratmaya çalışıyoruz" dedi. 

Avcı: Kadınlar bu sürecin her yerinde

İktisatçı Sanem Avcı, "Kadınlar toplumsal barış ve hakikat meselelerine daha fazla yer verir. Daha çok hisseder. Bu anlamda hiçbir kadının sürecin dışında kalamayacağını ve kadınların bu sürecin her yerinde olduğunu düşünüyorum" dedi. Feminist gazeteci Candan Yıldız da kadınların bu süreçte kendilerini özneleştirmelerinin çok önemli olduğuna dikkat çekti. Yıldız, "Kadınlar açısından bağımsız bir hattın kurulması ve ortak bir iradenin kurulması bu süreçte daha anlamlı olur" dedi. Van Kent Konseyi Kadın Meclisi üyesi Diba Keskin'de batıdaki insanların halkın duygusunu alması ve onlarla ortaklaşması gerektiğine işaret ederek, bu konuda kadınlara çok görev düştüğünün altını çizdi. / Diha

Güncelleme Tarihi: 28 Mayıs 2013, 10:22
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER