Kenan Evren: Bizim işkence ile ilgimiz yok!

12 Eylül askeri darbesine ilişkin açılan davada dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile birlikte yargılanan dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya, savunmasının ardından mahkeme başkanı ve avukatların sorduğu soruların hiçbirini yanıtlamadı.

Kenan Evren: Bizim işkence ile ilgimiz yok!
 Kenan Evren ise müdafi avukatların işkence konusunun yargılamaya dahil edilmesi talebine ilişkin, "Bizim işkence ile ilgimiz yok" iddiasında bulundu.

12 Eylül askeri darbesine ilişkin açılan davanın görülmesine Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Mahkemenin sabah oturumunda yaşanan işkence tartışması devam etti. Müdafi avukatların ısrarla sanıkların işkencelere ilişkin soruları da yanıtlamasını ve yargılamanın da bu eksende olmasını istemesi üzerine mahkeme başkanı, sanık Kenan Evren'e bu konuyu sordu. Evren ise, "Ben bu konuda bir şey söylemiyorum. Bizim bu işkence olaylarıyla bir ilgimiz yok" iddiasında bulundu. Mahkeme heyeti müdafi avukatların bu talebini reddettikten sonra duruşmaya sanıklardan dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'nın savunması ile devam edildi. Savunmasında sık sık "Türk milleti" vurgusu yapan Şahinkaya, "Sayın başkan ben öncelikle kurucu iktidar ve sonra anayasal organ olan Milli Güvenlik Konseyi üyesiyim. MGK üyeliği görevini TBMM'nin faaliyete geçtiği 6 Aralık 1983'e kadar sürdürdüm. Daha sonra Cumhurbaşkanı üyesi olarak görevimi sürdürdüm. 12 Eylül 1980 ile 6 Aralık 1983 arasındaki her türlü tasarruf anayasal tasarruf olarak düzenlenmiştir. MGK asli kurucu iktidardır. Alınan müdahalelerin yapılış nedeni büyük ve asil Türk milletine açıklanmıştır. Bizler o gün için en doğru olanı yaptık" dedi.

'Yargının bizi yargılama yetkisi yok'

MGK'nin yeni anayasal düzeni oluşturmaya başladığı ve yeni anayasayı yaptığını ve anayasal düzenin tamamıyla kurulduğunu belirten Şahinkaya, savunmasında şunları kaydetti: "1982 anayasasında hükme bağlanmıştır, anayasa ile tasarrufa bağlananlar suç konusu olamaz. MGK'nin yapılanmasına 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndan almaktadır. Komutanımın benim ve diğer silah arkadaşlarımın 12 Eylül sonrasındaki tasarruflardan dolayı yetkisini 1982 Anayasası'ndan alan yargının bize suç isnat etme ve yargılama yetkisi de yoktur. Bana sanık sıfatı izafe edilmesi mümkün değildir. Emir komuta içinde bizim muhatap aldığımız büyük Türk milletidir. MGK, Türk milletine olan görevini yerine getirmiştir. 12 Eylül dünya tarihinde yerini almış tarihi bir olaydır. TSK; Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu ve 'en büyük eserim' dediği Türkiye Cumhuriyeti'nin koruyucusudur. Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığına vaki saldırıları önleme ve bastırma maalesef ortada açılmış bir dava vardır ve mahkeme de görevini yapmaktadır. Sanık sıfatım olmadığını açıklamıştım ve bu kapsamda herhangi bir soruya da yanıt vermeyeceğim."

Mahkemenin sorularına yanıt vermedi

Mahkeme Başkanı İnce Şahinkaya'ya yanıtlaması için şu soruları yöneltti. "Bireysel olarak bir darbe yapmanın gerekliliğine ne zaman inandınız? Bu kararınızı kimlerle paylaştınız? Darbe yapılması yönündeki karara hangi tarihi toplantıda hangi komuta kademesi ile hangi komutanlarla karar verdiniz? Sizin dışınızda kalan yani emir komuta zinciri dışındaki TSK görevlilerince veya TSK dışında bir silahlı güç tarafından darbe yapılsa idi buna o dönemdeki tepkiniz ne olurdu? 12 Eylül askeri darbesinin yapılmasıyla birlikte önceden isimleri tespit edilen kişilerin bulundukları yerden toplanmaya başlandıkları dikkate alındığında bu kişilerin listeleri ne şekilde oluşturulmuştur? Bunlar arasında suç işlediği iddia edilen kişilerin adresleri ve yerleri belli iken 12 Eylül 1980 öncesinde gözaltı ve yakalama işlemlerinin yapılmamasının nedeni nedir? İddianamede anlatım olarak yer verilen 16 Mart İstanbul Üniversitesi, 1 Mayıs 1977 Taksim, Sivas, Çorum, Kahramanmaraş olaylarında birçok aydın, yazar, gazeteci, öğretim üyesinin katledilmesinin toplumda darbe beklentisi yarattığı ve iddia edildiği dikkate alındığında bu olaylara göz yumulması söz konusu mudur? 12 Eylül askeri darbesi yapıldıktan sonra gözaltında ölümler yaşanmış başta Diyarbakır ve Mamak cezaevlerinde işkence sonucu ölümler olmuştur. Bu olayların engellenmesi için bir çaba gösterdiniz mi? 12 Eylül 1980 askeri darbesinin yapılmasında ABD veya başka bir ülkenin bilgisi veya onayı var mıdır?" Şahinkaya, mahkemenin sorularına "Müsaade edersiniz cevap vermeyeceğim efendim" ifadeleri ile yanıt verdi.

Adını söyledi ama soruları yanıtlamadı

Bunun üzerine müdahil avukatlar Şahinkaya'ya öğrenim yıllarından, eşi Sema Şimşek'in mal varlığına, askeri darbe sırası ve sonrasında yaşananlara kadar pek çok soru yöneltti. Sorulara yanıt vermeyen Şahinkaya, Avukat Kavili'nin adını sorması üzerine "Tahsin Şahinkaya" dedi. Kavili'nin "Ali adı size mi ait" sorusuna Şahinkaya "Evet rahmetli amcama ait" dedi. Şahinkaya'nın sorulara yanıt vermemesi üzerine söz alan sanıkların avukatlarından Bülent Hayri Acar, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi dili Türkçedir. Müvekkilim yanıtlamayacağını söyledi. Bir kişiye doğrudan veya taraf sorgusu adı altında soru sorulmaya devam edilmesi kişinin özgür iradesine müdahale niteliği taşımaktadır. Bu kapsamda sanığa herhangi bir soru sorulmamasını talep ederim" dedi. Acar'ın talebini reddeden mahkeme, müdahillerin sanıklara soru sormaya devam etmelerini kararlaştırarak, duruşmaya öğle arası verdi. Öğlen arasının ardından sanık avukatları Şahinkaya'ya sorularını yöneltmeye devam ederken, Şahinkaya ise hiçbir soruya yanıt vermedi.

Baskın Oran'dan Erdal Eren sorusu

Ayrıca davada müdahillik talebi kabul edilen Baskın Oran da, Şahinkaya'ya 5 tane soru yöneltti. Oran'ın "Erdal Eren'in idam kararına imza attığınızda 'titremeden, vicdan azabı çekmeden idam kararını imzaladım' dediniz. Şimdi aynı şeyi yapar mıydınız? Peki vicdanınız şimdi sızlıyor mu?" sorusu ve diğer 4 soruyu Şahinkaya yanıtsız bıraktı. İHD Genel Başkanı Öztürk Türkoğan ise, Şahinkaya'ya Diyarbakır Cezaevi'nde yaşamını yitire Mazlum Doğan, Mahmut Zengin, Ali Çiçek, Ferhat Kurtay ve Necmi Öner'i sordu; ancak Şahinkaya bunları da yanıtsız bıraktı. Avukat Osman Şener ise, 11 yıl Mamak Cezaevi'nde kaldığını belirterek, "Size şunu diyorum; sorularıma cevap vermeseniz de sizi burada sanık olarak görmem bile bana yeter" dedi.

Öte yandan verilen aranın ardından müdafi avukatları Ankara Adliye Sarayı önünde davaya ilişkin açıklama yaptı. Avukatlar adına konuşan Avukat Arif Cangı, sanıklara iddianame okunurken birbirilerinden etkilenmemeleri için birisinin savunması alınırken diğerinin duymamasının sağlanmasını talep ettiklerini ve bunun mahkeme tarafından kabul edilmediğini kaydetti. Cangı, sanıkların hiçbir soruya cevap vermeyerek, mahkemeyi tanımadıklarını gösterdiklerini söyledi. Ayrıca 12 Eylül'ü Yargılama Platformu, Devrimci 78'liler Federasyonu ve dönemin ülkücülerinin derneği olan Yusufiye Derneği ise darbe dönemine ilişkin hazırladıkları pankartları adliyenin ana girişine astı.

Duruşma, avukatların Şahinkaya'ya yönelttiği sorularla devam ederken, Şahinkaya'nın ardından ise Kenan Evren'in ifadesine geçilecek.  / Diha

Güncelleme Tarihi: 21 Kasım 2012, 15:45
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER